Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Prof. Dr. Türkel Minibaş'ı 6 Şubat 2009'da yitirmiştik. Bir yıl oldu. Anısına, aklına, fikrine, gözlerinin içiyle gülümsemesinin güzelliğine sevgi ve saygılarımla... Bilim insanıydı. Göz ucuyla bakıp, insanların ekmek ve aş mücadelesi için direnişe ve sokağın derdine derman yazılar yazdı.
1 Ekim 2002 günü "çiftçi dostu" Sadullah Usumi'yi yitirmiştik...
Cumhuriyet Gazetesi yazarı eski parlamenter, eski Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Sadullah Usumi, ''Çiftçinin Dostu'' adlı köşesindeki yazılarıyla yıllarca tarımcıların, pazarcıların, büyük-küçükbaş hayvan üreticilerinin, tütüncülerin, şekercilerin, buğdaycıların, soğancıların, zeytincilerin derdini yazdı.
İki güzel insan artık yoklar. Bize kalan onların anıları ve yazıları... Bu yazıların tam da ortasında tütün işçileri ve TEKEL duruyor...
Sadullah Usumi 12 yıl önce bu gün olacakları yazdı... "TEKEL parçalanarak yabancılaştırıldıktan sonra Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar gene Reji döneminde olduğu gibi tütün ve sigara pazarlarımızı ele geçirecekler ve Türkiye'de Türk devletini bile etkisiz hale getireceklerdir. Nitekim Turgut Özal' ın başbakanlığı döneminde Meclis'ten bir gece yarısı çıkarılan yasa ile Türk tütün piyasası tamamen yabancı şirketlerin eline geçmiştir. Türk ihracatçıları bile yabancı şirketlerin emrine girmiştir. Şu anda tütün piyasalarında Amerikan şirketlerinin istemediği hiçbir şeyi yapmak mümkün değildir...
Yabancı şirketler artık elbette insanlarımızı silahla öldürmeyeceklerdir. Ama 20. ve 21. yüzyılın metotları ile kul köle yapacaklardır. Ölümden de beter bir ortam yaratılacaktır. Milyonlarca Türk tütün üreticisi, yirmi milyona yakın sigara tüketicisi, yabancı şirketlerin elinde oyuncak olacak ve nesiller boyu sömürülecektir... Türk ekonomisi de bundan payını alacak, milyonlarca, milyarlarca dolarımız Amerikan, İngiliz ve Fransız bankalarına uçup gidecek... Türk halkının paraları ile yabancı ülkelerin üreticileri ve sigara sanayicileri zengin olacak... Türkiye de fakirleşmeye devam edecek... Aklımız başımıza geldiği zaman, çoktan iş işten geçmiş olacak! ( 10.07.1998 Cumhuriyet. Reji Faciası 2)
"Tekel İşçileri Tokat'ta Eylem Yapacak" başlıklı 23 Ekim 1998 tarihli yazısında Türk tütününden yapılmış bir tek sigara kalmayacağını ve hepsinin tarihe karışacağını ve Türk hükümetlerinin devre dışı bırakılacağını yazan oydu. Dediği oldu. Usumi, milyonlarca Türk tütün üreticisinin, sigara tiryakisinin de Amerikan, İngiliz ve Fransız şirketlerinin kölesi haline geleceğini ve sonra ne olacakları şöyle yazmıştı. "Ardından TEKEL çökecek... 40 bine yakın TEKEL işçisinin kaderi yabancı şirketlerin yöneticilerinin iki dudağı arasında olacak. Toplusözleşme yaptırmayacaklar. Sendikalı işçileri sokağa atacaklar. Tam bir eli sopalı yönetim kurulacak. Ya, dayak yiyeceksin, hakarete uğrayacaksın... Ya da aç kalacaksın..."
24.05.2000 günlü ''12 Eylül'e Yargı Yolu Açılıyor mu?'' başlıklı yazısı şöyle bitiyordu: ''12 Eylül ülkenin kaderini değiştirdi. Gelişmesini engelledi. Halkımızı iç ve dış sömürüye teslim etti. Türk halkı soyuldu. 'Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz' veya 'Benim memurum işini bilir' anlayışı ülkede egemen oldu. (...) Ve... yağma düzeni başladı. Türk tarımının idam fermanı imzalandı. İşçi, memur, emekli, küçük esnaf sefalete sürüklendi. Gelir dengeleri altüst oldu. Halkımız açlıkla savaşırken zenginlerimiz dünya sıralamasında baş tarafa tırmandı... Bütün bunlar 12 Eylül'ün sorgulanması için yetmez mi?''
Bu yazı yüzünden eski TCK'nin 159. maddesine aykırılıktan dolayı devletin askeri kuvvetlerini tahkir ve tezyif ettiği suçlamasıyla yargılandı. Beraat eden Usumi, mahkemedeki savunmasında; ''Bugün Türkiye yangın yerine dönmüştür. Kaçakçılar, vurguncular, çeteler devlete başkaldırır hale gelmiştir. Ülkemiz Cumhuriyetin kurulduğu yıldan bu yana görülmemiş bir soygun düzenine teslim edilmiştir. Kısıtlı iç kaynaklarımız dış ülkeler tarafından yağmalanmaktadır. Halkımızı, iç ve dış sömürüye karşı koruyan kuruluşlar etkisiz hale getirilmiştir. Bütün bu üzücü gelişmelerin sorumlusu, yasama ve yürütme erkini kullanan 12 Eylülcülerdir. Onları yönlendiren Yeni Dünya Düzeni yandaşlarıdır'' demişti...
Ölümünün birinci yılında andığımız Türkel Minibaş, Cumhuriyet gazetesinde "Göz Ucuyla" adlı köşesinde yedi yıl önce yazdığı 28.04.2003 tarihli "Altın yumurtlayan Tekel" başlıklı yazısında, TEKEL'in özelleştirilmesiyle Diyarbakır, Samsun, Elazığ, Malatya, Adıyaman, İstanbul'da "işsiz kalacak binlerce işçi" olduğunu ve her birini 5'le çarpınca ekmek sorununa katılacakların sayısının daha da büyüyeceğine işaret etmişti!
Minibaş'a göre TEKEL'in özelleştirilmesi 1980'den beri Türkiye'nin gündeminde... "Hatırlarsanız, 12 Eylül 1980 darbe döneminde toplumla olan uzlaşmazlıklar yabancı sigara satışlarıyla çözülmeye çalışılırken TEKEL'in özelleştirilmesinin zemini de oluşmaya başlamıştı" diyen Türkel Minibaş; çokuluslu firmaların bu denli genç nüfuslu bir sigara pazarının rantını kamuya bırakmayacağını bilmek için herhalde kâhin olmaya gerek olmadığını belirterek "...TEKEL işçilerinin sendikalarına: "Biraz geç kalmadınız mı" diye sormaktan kendimi alamıyorum" derken bence haklıydı. 2010 yılında geçmişin hesabını sormaktan vazgeçip, geleceğe dönük direnişe ve ekmek mücadelesi için başkaldırıya destek vermek gerekiyor...
Zihniyet 12 Eylül 1980 ürünü. Özelleştirme İdare Başkanlığı 2008'de tam da Şubat ayında Tekel'in sigara ve tütün bölümünü 17 dakika süren ihaleyle satıverdi. British Amerikan Tabacco (BAT) 146 yıllık Tekel'e ait Adana, Ballıcı, Bitlis, Malatya, Samsun, Tokat sigara fabrikalarının 1 milyar 720 milyon dolar karşılığı sahibi oldu. BAT, önceden de vardı. Kökü, tütünde eski Reji dönemine uzanıyor.
Sadullah Usumi, "Türk milleti, TEKEL'i özelleştirme bahanesi ile yabancılara satanları affetmeyecektir..." demişti (21 Temmuz 1999). Şimdi ben onun değil ama Türk milletinin cebindeki sigara markalarına bakarak kendi inancımı sorguluyorum. Gerçekten affetmeyecek mi?
Bir gününüz içinde bir dakikanızı ayırın. Bu bir dakika içinde önümüzdeki günlerde emniyet güçlerinden biber gazı yemiş Tekel işçileri, belki de yeniden dayak yiyecek, hakarete uğrayacak... Tarih yazan tekel işçilerinin tanık olduğumuz direnişlerine dair hayat hikâyelerini anımsayın. Ya bizim hayatımız?
Onların direnişleri için ne yapabiliriz? Bir dakika durun ve Tekel işçilerinin direnişindeki ekmeklerini nasıl çoğaltabiliriz, onlarla hayatı nasıl paylaşabiliriz düşünün... (Fİ/TK)