Kaçak ocak, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ya da Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından üretim izni verilmeden kömür üretilen ruhsatsız maden ocaklarını ifade ediyor. Zonguldak’ta artık hayatın bir parçası olan kaçak ocaklar, 2-3 yılda bir yaşanan ve ülke gündemine düşebilen kazalar sonrasında gündeme gelip belirli bir süre sonra yeniden unutuluyor. Kaçak ocaklar konusu, Vezir Mohammad Nourtani isimli göçmen bir işçinin kaçak ocakta kaza geçirdikten sonra ocak sahipleri tarafından vahşi bir şekilde yakılarak öldürülmesinin ardından yeniden gündem oldu.
Ereğli’den başlayarak Bartın-Amasra ve Kastamonu-Cide’ye kadar uzanan Zonguldak havzasında bulunan kömürlerin işletme ve ruhsat hakkı Maden Kanunu’na göre TTK’ye aitti. Havzada üretim sadece TTK tarafından yapılıyordu. Rödövans uygulaması ile bu ortadan kaldırıldı. Havzada önce TTK tarafından iş güvenliği şartları nedeni ile üretilmeyen ince damarlar, sonra da TTK tarafından faaliyette bulunulmayan bölgeler özel firmalara rödövans ile kiralandı. Havzada TTK ve bu özel firmalar tarafından çıkarılmayan ruhsatsız ve denetimsiz kömürler bu kaçak ocaklarda üretiliyor. Benzer kaçak ocaklar TKİ’nin Şırnak’ta bulunan rödövanslı sahalarında da bulunuyor ve aynı süreçler işliyor.
Kaçak üretimler nasıl başladı?
Kömür damarları yeraltında, damarlı, eğimli ve havzaya yayılan uzun bir yapıya sahip. Havzada irili ufaklı onlarca kömür damarı bulunuyor. Geçmişte mostra veren, yani yüzeyde beliren kömür damarlarının kazılması ile başlayan kaçak üretimler yıllar geçtikçe kendi değişimini de gerçekleştiriyor. Havzada uzun yıllar yeraltında çalışmış, bölgeyi bilen deneyimli madenciler kömür damarlarının izini takip ederek, damarın geçtiği noktayı ve derinliği tahmin ederek yeraltına doğru inmeye başlıyor.
Yeraltı kömür madenciliğinin en tehlikeli konuları göçük, grizu patlaması ve su basmasıdır. Uygun bir tahkimat yapılmazsa, kömür içeriğinde bulunan zehirleyici karbonmonoksit, boğucu karbondioksit ve patlayıcı metan gazları için teknik önlemler alınmazsa, yeterli ve doğru havalandırma sağlanmazsa Soma, Kozlu, Karadon, Ermenek ve Amasra’daki gibi katliamlara yol açabiliyor.
İlkel ve tehlikeli bir şekilde yapılıyor
Kaçak ocaklar, bir evin arka bahçesinde odunluk olarak yapılan bir kulübede ya da kimsenin uğramadığı, yolu olmayan bir orman içinde olabilir. Bu noktalardan galerilerin/tünellerin kazılması ile girilen yeraltında kömür damarı kesene, bulana kadar ilerleniyor. Galeriler ilerledikçe göçüğe karşı ahşap tahkimatlar yapılıyor, aydınlatma evlerde kullandığımız lambalarla ilkel ve tehlikeli bir şekilde yapılıyor.*
Havalandırma, kamuda ya da özel ocaklarda bile yeterince sağlanamazken kaçak ocaktaki durumu söylemeye gerek bile yok… Teknik bir altyapıya sahip olmayan ocaklarda yaşanan kazalar sonrasında eğer kişi kaçak ocak içinde öldüyse, ocağın bu ölen kişiye ait olduğu söylenerek olayın kapatılması da bir teamül haline gelmiş durumda.
Maden Kanunu ve yönetmeliğine göre, ürettiğiniz bir madeni satabilmeniz, nakliye edebilmeniz için kantar fişine ve sevk fişine ihtiyaç vardır. Kaçak ocaklarda üretilen kömür, havzada bulunan özel ocakların üretimi gibi gösterilerek resmiyet kazandırılıp satışa hazır hale getiriliyor. Zonguldak’a yakın bir dönemde doğalgaz gelmeden önce evlerde ısınma kömür ile yapılıyordu ve bugün hala ısınmaya kömürle devam eden yüzlerce ev-apartman bulunuyor. Kaçak ocak kömürü diğer kömüre göre daha ucuzdur ve Zonguldak’ta üniversite öğrencileri bile kolaylıkla bu kömüre ulaşabiliyor.
Belirli dönemlerde kaçak ocaklara baskınlar yapılarak, ocak girişleri dinamite patlatılarak erişilemez hale getirilse de yeni bir galeri açılarak bu kaçakçılığa devam ediliyor. Olayın yaşandığı bu kaçak ocağın da yakın bir dönemde kapandığı, daha sonra tekrar faaliyete geçtiği, hatta ocak sahibinin birden fazla kaçak ocağının olduğu belirtiliyor.
Suç o kadar aleni ki...
Üniversite öğrencisinin bile kaçak kömüre kolaylıkla ulaşabildiği bir ortamda Zonguldak Valisi’nden TTK’ye, Emniyet’ten Jandarma’ya kadar herkesin bildiği bir suç gözümüzün önünde işlenmeye devam ediyor. Suç o kadar aleni bir şekilde işleniyor ki birkaç yıl önce ocakları dinamitlenerek kapatılan kaçak ocak sahipleri toplanarak bir basın açıklaması bile yaptılar.
Dün ‘kıvırcık’ denilerek hor görülen işsiz bir Zonguldaklı, bugün emperyalizmin ülkesini yok ettiği göçmen bir Afgan ve yarın bir başkası… Ya bir göçük altında kalacaklar ya grizuya yakalanacaklar ya da vahşice katledilecekler. Emeğin ve bilimin kol gezeceği günlere kadar herkesin işleneceğini bildiği bu iş cinayetleri yaşanmaya devam edecek.
*Belgesel önerisi: Zonguldak’taki kaçak ocakları, burada çalışan çocukları ve hala kullanılan maden katırlarını yine bir kaçak ocakta çekilmiş olan Metin Kaya’nın “Soluk” belgeselini izleyebilirsiniz.
(MM/VC)