Zonguldak’ta kaçak kömür madeninde çalıştırılan Afganistanlı göçmen işçi Vezir Mohammad Nourtani, çalışma koşulları ve insan hakları ihlalleriyle dolu bir ortamda yaşamından oldu.
25 yıl önce ailesiyle Afganistan’dan İran’a, 5 ay önce de İran’dan Türkiye’ye göç eden Nourtani’nin cenazesi bu şehirdeki bir ormanda yakılarak yok edilmek istendi.
Nourtani’nin hikayesi sadece bireysel bir kaybı değil, aynı zamanda kaçak madenlerde çalıştırılan göçmen işçilerin maruz bırakıldığı riskleri de Türkiye gösteriyor.
Kaçak maden ocaklarını ve göçmen işçilerin çalışma koşullarını 28 yıldır Zonguldak’ta gazetecilik yapan Mustafa Özdemir’le konuştuk.
Özgür Halkın Sesi Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Özdemir’e göre Nourtani vakası ilk değil:
Kaçak ocakta ölen bir maden işçisini yıkayıp, temiz kıyafetler giydirip, alkollü zannedilsin diye rakı içirip, elektrik direğinin dibine bırakıp, elektrik çarpmış gibi göstermek isterken yakalanan ve bu yüzden ceza alan oldu Zonguldak’ta.
Kaçak ocakta, göçükte kalmış olmasına rağmen işçinin üzerinden kamyon geçirerek yolun kenarına atan, olayı trafik kazası gibi gösteren var bu şehirde.
Yine madende öldükten sonra kaçak ocağın sahibi gibi gösterilen işçiler oldu burada. Geride kalan suçlular hiç ceza almadan kurtuldular.
"Kaçak ocaklardan herkesin bilgisi var"
Özdemir, kaçak maden ocaklarının Türkiye'nin madencilik sektöründeki düzenleme ve denetim eksiklikleri ile birlikte göçmenlerin yaşam güvenliği açısından acil bir sorun teşkil ettiğini söylüyor.
“Kaçak maden ocakları bir Zonguldak gerçeği” diyen Özdemir sözlerine “Bu maden ocakları aslında kaçak değil” diye not düşüyor.
Nedenine de “Kaçak, devletin bilgisi dışında, gizli saklı olana denir. Ancak buradaki ocakların tamamından kolluk kuvvetlerinin, Zonguldak Valiliğinin ve siyasetçilerin hepsinin haberi var. Buna göz yumuluyor” diye açıklıyor.
O kadar çok kaçak ocak ve bu ocaklarda çalışan o kadar çok insan var ki, bu ocaklar kapandığında doğabilecek ekonomik ve sosyal sorunları göze alamıyor devlet. Ancak insanlar öldüğünde kaçak ocaklar gündeme geliyor.
Devlet münferit zamanlarda, kamu görevlileri üzerlerindeki sorumluluğu atmak istediğinde ya da şikayet olduğunda bu ocakların girişlerini bombalayarak kapatıyor. Ancak bu bombalamalar genellikle sembolik oluyor.
Ocağın sahibi bir süre sonra aynı yerden ya da başka bir yerden yeni bir giriş açarak içeri giriyor. Sonra üretime devam ediyor. Sayısını hiç kimse veremez ama devlet bunların sayısını ve yerlerini nokta atışı biliyor.
"Kaçak ocaklarda sadece göçmen işçiler çalışıyor"
Özdemir Zonguldak’taki ruhsatlı madenlerde 2500-3000 civarında göçmen işçinin çalıştığının tahmin edildiğini söylüyor. Kaçak maden ocaklarında çalışanların sayısını ise tahmini olarak 300 ile 500 arasında olduğundan bahsediyor.
Zonguldak’ta kaçak maden ocaklarının bir rant kapısı olduğunu ifade eden Özdemir bu nedenle kentte “suiistimallerin yaşandığını ve inanılmaz bir emek sömürüsü olduğunu” anlatıyor:
2014’te Soma Katliamından sonra ruhsatlı madenlerde çalışan işçilerin maaşları iki asgari ücret seviyesine çıkartıldı. Ödeniyor ancak göçmen işçilerin kartları elinden alınarak maaşın bir kısmı yatırıldıktan sonra geri çekiliyor. Çünkü Zonguldak’ta göçmen işçilerin çalışabilecekleri başka bir istihdam alanı yok.
Kaçak ocaklarsa ruhsatlı maden ocaklarından az ücret ödedikleri için Türkiyeli işçi bulamıyor. Bu açığı da Afganistanlılar kapatıyor.
Kaçak ocaklarda asgari ücretten daha fazla kazanan işçi de, daha düşük miktarlarda maaş alan işçi de, kömür küreğinin sapıyla dövülüp korkutulup hiç para verilmeden gönderilen işçi de var.
Burada insanlar evinin bahçesine kazmayı vurduğunda kömür çıkıyor. Kent merkezindeki herhangi bir inşaatın temel kazısında iş makinesi kepçeyi vurduğunda kömüre denk geliyor. Yer altında inanılmaz zengin kömür damarları var. Dolayısıyla insanlar Zonguldak’ın herhangi bir yerinde, derme çatma, ilkel yöntemlerle maden ocağı açabiliyor.
Bu ocakları köstebek çukuru gibi düşünün. Maden ocağı bile değil bunlar. 10 metre ile 30 metrede kazı yapıyorlar, damarı buluyorlar. Buralar 3-5 kişinin çalıştığı yerler. Damar zenginse 5-6 kişi iki vardiya halinde çalışıyordur. 10 kişi çalışan kaçak ocak çok azdır.
Ruhsatlı özel şirketler, bu ocakların çıkardığı kömürü çok çok ucuza alıp, kendi üretimi gibi gösterip yasallaştırıyor. Sonra da buralardan çıkan kömürü hiçbir pazar sorunu yaşamadan aracılara ya da Zonguldak’taki iki termik santrale satılıyor.
Devlet buna göz yumuyor dedik ama göz yuman sadece devlet değil. Yasal statüdeki ocaklar da bunu kolay kazanç olarak gördükleri için sesini çıkarmıyor. Dolayısıyla bir haksız kazanç ve bir sömürü düzeni var Zonguldak’ta.
Kaçak madende ölen göçmen işçinin cenazesi yakılmış halde bulundu
Herkesin işleneceğini bildiği bir cinayetin öyküsü: Kaçak ocaklar
(HA)