Ümraniye’de ele geçirilen “bombalarla” ilgili yayın yasağı yeni değildir. Yayın yasağı kararı 2007 yılı haziran ayında verilmiştir. Bu yasak kararı yedi ay sonra basın yayın kuruluşlarına yeniden tebliğ edildi. Kimin kararıdır bilinmez ama; eski bir kararı yeniden tebliğe çıkarmakla ne amaçlanmaktadır?
Tek kelimeyle sansür
Kestirmek zor. Belki de eğer böyle bir suç varsa “yayın yasağına aykırı yayın yapma” suçunun işlendiğine dair kanıt oluşturulmaya mı çalışılıyor? Yoksa asıl neden “Ergenekon” adı verilen örgüt hakkındaki soruşturmanın güncellik kazanması, gözaltı ve tutuklama işlemlerinin artması mıdır?
Her ne olursa olsun; “Ergenekon” soruşturması ve “Ümraniye’de ele geçirilen patlayıcılar” hakkındaki yayın yasağı kararı; tek kelimeyle “sansür”dür.
Ümraniye’deki “el bombaları” hakkında İstanbul 9 No’lu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21.06.2007 gün ve 2007/617 Teknik takip ve Soruşturma No: 2007/ 1536 sayılı kararı ile verdiği “Yayın yapma yasağı kararı” şöyledir:
“12.06.2007 tarihinde Ümraniye’de ele geçirilen bombalarla alakalı yapılan soruşturma çerçevesinde, gözaltına alınan şahısların emekli asker olması ve bazı önemli bilgilerin soruşturma kapsamında ele geçirilmiş olması hususları göz önüne alındığında, basında çıkan çeşitli haberlerin kamu düzeni, kamu güveni ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanması veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite veya tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabileceğinden bahisle,
"Gereği Düşünüldü: Söz konusu soruşturma ile alakalı olarak soruşturmanın amacından saptırılmak istenmesi ve kamuoyunda yanlış anlamalara sebebiyet verilmemesi amacıyla, tüm yazılı ve görsel basın ve medya kuruluşlarında konu ile ilgili olarak Basın Kanunu 3. maddesi gereğince: YAYIN YAPMA YASAĞINA karar verildi.21.06.2007”
Yasak yasaya da hukuka da ayrı
Demek ki; yedi ay önce “gözaltına alınan şahısların emekli asker olması”, “bazı önemli bilgilerin soruşturma kapsamında ele geçirilmiş olması” Basın Kanunu'nun 3. maddesi gereğince; “yayın yapma yasağına” karar verilmiştir. Bu karar hukuka ve yasaya aykırı “yasak” kararıdır. İfade özgürlüğü ihlal edilmiştir. Önceden konulmuş olmakla açıkça “haberlerin” sansürüdür. Halkın gerçekleri öğrenme hakkının ihlalidir.
1982 Anayasasının 28.madde 6. fıkrasına göre “Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz.”
Yani, asıl kurala göre; yayın yasağı yasaktır. Olaylar hakkında yayın yasağı konamaz. İstisnaları, yasal olmalıdır. Sınırlandırma “yargılama görevinin etkiden uzak tutulması” amacına yöneliktir. Ortada “yargılama” yoktur, “soruşturma” vardır. Soruşturma aşamasında açılmış bir dava yoksa “yayın yasağı” konamaz. “Ergenekon” örgütü hakkında açılmış ve devam eden bir ceza davası yoktur. Bu nedenle ceza davasına bakan Mahkeme'nin verdiği herhangi bir “gizlilik” ya da “yayın yasağı” da yoktur.
Başsavcılık bilgileri açıklayarak iyi yaptı
Bu durumda “Ergenekon” örgütü soruşturması sürerken bu konudaki adli haberi, gözaltına alınan kişilerin adlarını ve soruşturma aşamasını yayınlamak gerekir. Nitekim İstanbul Başsavcılığı tarafından gözaltına alınanların kimler olduğu “basın toplantısı” ile açıklanmıştır. Çok da iyi yapılmıştır. Doğru haber, doğru bilgi Başsavcılık açıklaması ile verilmiştir.
Açıklama sonunda “yayın yasağı” hatırlatılmıştır. Başsavcılık “açıklaması” ve yayın yasağı “hatırlatması” haberdir. Bu haber yayınlanmalıdır. Bu haberin yayınını önlemeye yönelik “yayın yasağı” olmaz. Yasak varsa; açıklama yapılmaz. Açıklama soruşturma hakkında “yasak bulunduğunu” açıklamaktan ibarettir. Gözaltına alınan kişiler olduğunu, sayısı, kim oldukları tek tek sayılırsa. bu çok önemli bir haberdir ve yayınlanır. Gözaltına alınlardan kimler tutuklandı? Bu bir adli haberdir.
Başbakan soruşturma için “yürütme” ve “yargının” uyumlu bir işbirliği içinde olduğunu açıklamışsa; Başbakan’ın açıklaması haberdir. Aslında, Başbakan ve Başsavcı açıklamaları hakkındaki haberlerinin yayınının yasaklanması, Anayasaya göre yasaktır. Haberleri ve gerçekleri öğrenme hakkı olan halkın haber alma hak ve özgürlüğü engellenemez. Korunur ve korumaya dair içtihat oluşturulur.
Basın Kanununun 3. maddesine göre, basın özgürdür ve bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Bu özgürlüğün kullanılmasına “kamu makamlarının müdahalesi” yasaktır. Maddenin sınırlandırma ölçütleri “milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, toprak bütünlüğü, devlet sırlarının açıklanmaması, toplum sağlığının ve ahlakının, suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması, başkalarının şöhret ve haklarının korunması”dır.
Yasaktaki ölçütler uymuyor
Yayın yapma yasağı kararında Basın Kanunu'nun 3. maddesinin ikinci paragrafında yer alan sınırlandırma ölçütlerinin sıralanarak yazılmış olması; bu kararın hukuka uygun olduğunu göstermez. Kaldı ki; 3. maddede sayılan sınırlandırma ölçütleri içinde “soruşturmanın amacından saptırılmak istenmesi” ve “kamuoyunda yanlış anlamalara sebebiyet verilmemesi” gibi ölçütler yoktur. Karardaki gibi, “gözaltına alınan şahısların emekli asker olması” veya “bazı önemli bilgilerin soruşturma kapsamında ele geçirilmiş olması” nedeniyle yayın yasaklamak; demokratik toplum gereklerine aykırıdır.
Eğer yazılı, görsel ve işitsel yayınlara “yayım yasağı” konursa, haberlerin yayını yasaklanırsa; basın özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü, halkın haber alma özgürlüğünü “sansür” gibi ağır şekilde “tehdit” eden “sınırlayıcı/ önleyici” bir tedbir kabul edilmiş olur.Bu sınırlandırmanın niteliği ne olursa olsun, hak ihlalidir. Basın özgürlüğünü koruyan yasa maddesi ile, haber yayını ve basın özgürlüğü yasaklanamaz.
İfade özgürlüğünden yana içtihatlarla hukuku ileriye götüreceğimiz yerde, kötü örnekleri biriktirerek oluşturduğumuz “içtihatlar” basın özgürlüğünü ve hukuk devletini örseliyor. (Fİ/TK)