İfade özgürlüğü tüm hak ve özgürlüklerin “omurgası"dır. Sürekli özgür haber dolaşımı veya halkın haber alma özgürlüğünün engellenmeye çalışılması üzücü…Demokrasiyi veya çoğulculuğu veya ifade özgürlüğünü sürekli yargı kararları etrafından tartışan bir ülke olmamalıyız. Ama öyle oluyor ve bunu yaşıyoruz…Önce bir yargı kararı geliyor, arkasından demokrasi tartışmaları başlıyor. Eskisine göre daha sertleşerek sürüyor…
Basın özgürlüğünün kullanımına veya kendi istedikleri gibi uygulanmamasına kızanlar basın toplantısı yapmak suretiyle ve yine basın yoluyla kızgınlıklarını kamuoyuna açıklıyorlar. Kızdıkları basına, basın yoluyla görüşlerini duyuruyorlar…
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10.maddesine göre herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak bilgi sahibi olmayı ve hiçbir sınırlama olmaksızın bilgi ve fikirlerin alınması ve paylaşılması haklarını da içerir. Sınırlandırmaları vardır ve 10 uncu maddenin ikinci paragrafındaki sınırlandırmaları kabul etmek uygun ve yeterlidir. Genişletilemeyen ve çoğaltılamayan bu sınırlandırmalar kanunla öngörülmelidir. Bu dahi yeterli değildir bu sınırlandırmaların demokratik bir toplumda zorunlu olması esastır.
Benzeri düzenleme 5187 sayılı Basın Kanununun 3.üncü maddesinde “Basın özgürlüğü” başlığını altında şöyle düzenlenmiştir: “Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.”
Anayasa’nın 26 ıncı maddesindeki “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”ne göre; herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.Bu hakkın sınırları maddede yazılıdır.
Anayasanın "Basın hürriyeti" başlıklı 28 inci maddesinde “sansür” yasaklanmıştır. Basın hürdür, sansür edilemez. Basın hürriyetinin hangi hallerde sınırlandırılacağı Anayasa’nın 26 ve 27 inci madde hükümlerinde gösterilmiştir.
Anayasanın 28.maddesinin 6. fıkrasında ise; “ Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirtilecek sınırlar içinde, hakim tarafından verilen kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayım yasağı konamaz”. Bu nedenle “yayım yasağı” açıklanan yargılama görevinin etkiden uzak tutulması için Anayasanın gösterdiği sınırlar içinde devam eden bir yargılama sırasında ve o Mahkemenin vereceği kararla mümkündür. Çok dar biçimde uygulanabilir.
İşte “yayın yasakları” Türkiye’de son yıllarda nedense en sık başvurulan yöntemlerden biri haline gelmiştir. Bu alışkanlıktan vazgeçilmesi hukukun gereğidir. Prof. Dr. Çetin Özek’ göre halkın gerçekleri öğrenme hakkı, özgür haber dolaşımının varlığı demokratik siyasal düzenin temel ölçütüdür ve özgür haber dolaşımını engelleyen, sınırlayan yasal düzenleme yapılamaz, uygulama gerçekleştirilemez. Eğer, özgür haber dolaşımının sınırlandırıldığı, engellendiği bir yasal düzenleme varsa “demokratik siyasal yapı” yok demektir.”
En son Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi tarafından 15 Ekim 2008 tarihli kararı ile Taraf Gazetesinin 14 Ekim 2008 tarihli haberlerinden dolayı tüm yayın organları için “yayın yapma yasağı” kararı verildi. Bu karar hukuka ve yasaya aykırıdır.
Kararda yazıldığı üzere; “Taraf Gazetesinde 14 Ekim 2008 tarihinde yayınlanan ve bilahare diğer basın yayın organları tarafından da kaynak gösterilerek kamuoyuna aktarılan ve esasen çarpıtılmış ve doğrulatılmamış bilgilerle habere esas yapılan askeri sır niteliğindeki gizli bilgi ve belgelerin asker şahıslarca temin edilip basın yayın organlarına sızdırılması olayı hakkında” soruşturma açılmıştır. Askeri Mahkeme verdiği kararla “Genelkurmay başkanlığınca basın ve yayın organlarına verilenler hariç olmak üzere” soruşturma kapsamında PKK’ya karşı icra edilen harekata ait gizli nitelikteki bilgileri içiren her türlü belge ve dijital kayıtların yayımlanmasını “yayın yapma yasağı” ile yasaklamıştır. Yasak, bu soruşturma bitene kadar sürecektir. Mahkeme TCK’nin 329 uncu maddesinde belirtilen devletin güvenliğine ait bilgileri açıklamak suçunun doğabileceği ihtimaline ve soruşturmanın gizliliğinin ihlalini de mümkün gördüğünden; söz konusu soruşturma ile ilgili olarak tüm yazılı ve görsel basın ve medya kuruluşlarının bu konuda bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama faaliyetinin kısıtlanmasına karar vermiştir. Dayandığı Anayasal kurallar ise Anayasanın 13 ve 28 inci maddesi ile 5187 sayılı Basın kanunu Madde 3 ün 2 fıkrasındaki sınırlandırma ölçütleridir.
Gazeteciler “olaylar” hakkında kendi görev ve sorumlulukları çerçevesinde halkın bilgi edinme ve haber alma hakkı için “haber” yapmaktadır. Asker kişiler hakkındaki bir soruşturma nedeniyle; yayın yasağı koyarak, herkesin bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama hakkı kısıtlanmamalıdır. Meydana gelen toplumsal olaylardan gazetecileri “sorumlu” saymak, yapılan haberleri “terör”le ilintilendirmek ve yasaklamak ya da “soruşturmanın gizliliğini ihlal edecek nitelikte” değerlendirmeye tabi tutmak ve “sırların açıklanması ihtimali doğabileceği” ihtimaline dayanarak, ihtimal üzerine “yayın yasaklamak” Anayasaya, yasalara ve ifade özgürlüğü hakkına aykırıdır. Çünkü, yayınları yasaklamak veya “yayın yapma yasağı” koymak yasaktır.