Engelli hakları mücadelesinin kökleri eski dönemlere gitse de, ete kemiğe bürünmesi son yarım yüzyıla, hatta 21. yüzyıla ait, ayrıca bu devam eden bir mücadele. Engellilerin yurttaş olarak tanınması ve haklarının tanımlanması için BM Engelli Hakları Sözleşmesi 2006 yılında kabul edildi, 2008 yılında yürürlüğe girdi ve birçok ülkede hala uygulanmayı bekliyor.
Bu nedenle engellilerin hak mücadelesinin insan hakları mücadelesinin önemli bir bileşeni olarak henüz başlangıç aşamasında olduğu ifade edilebilir. Türkiye’de ve dünyada “yardımcı teknolojilerde” baş döndürücü gelişmelere rağmen engelli hakları mevzuat endeksli ele alınıyor ve iki ileri bir geri yol alıyor. Bütün sorunlara mevzuat üzerinden çözüm arama yaklaşımı sorunun bir parçasına dönüşmüş durumda diyebiliriz. Mevzuat endeksli tartışmalar devam ederken uygulamada hak ihlalleri de derinleşiyor. Milyonlarla ifade edilen engellilerin temel haklarına ilişkin ihlaller çok yoğun bir şekilde yaşanmaya devam ediyor. Maalesef engellilere yönelik hak ihlallerini izleyen ve denetleyen, sistematik bir şekilde kamuoyuna sunan sivil bir oluşum veya kuruluş henüz yok.
Güncel durum ne?
Son 15 yılda mevzuata yönelik eleştiriler, iyileştirmeler, yasalaştırmalar bu alanda bize ne kadar yol aldırdı? BM Engelli Haklarına İlişkin Sözleşme birçok temel düzenleme ulusal mevzuata da yansıtıldı ama uygulama da durum ne? Engelli kamuoyu da dahil genel kamuoyu ve yasaları uygulamakla yükümlü olan idare bu yasalardan ne kadar haberdar?
Engelliler Hakkındaki Kanun, 1 Temmuz 2005’te yasalaşmıştı ancak kanunun temeli olan erişilebilirlik kısmının uygulaması “geçici bir madde ile” ertelenmişti. İlk başta bir geçiş süresinin öngörülmesi gerçekçi bir planlama ve uygulama için gerekli olan bu “geçicilik” süre bitimine doğru “kalıcı erteleme” şeklini aldı. 1 yıl içinde hazırlanacak denilen ilgili yönetmelik 12 yılda hazırlandı. Ancak yine uygulanmadan “5. erteleme” yapıldı ve “bu işler masraflı” denilerek 2023 yılına ertelendi. Erişilebilirlik olmadan engellilerin yaşama ve haklarına erişmesi çok kısıtlı ve zor koşullarda oluyor.
Muhtaçlık kısır döngüsü
Bugünlerde kadınlara yönelik şiddetin cezasız kalması ve yaygınlığı üzerinden devam eden “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır- 6284’ü uygula” tartışmasının bir eşdeğeri, engelli hakları için yürütülmeyi bekliyor aslında. Yani bir anlamda toplumun tüm kesimleri, BM Sözleşmesinin ve 5378’in uygulanması için de çaba göstermeli. Engellilere ve kadın engellilere yönelik hak ihlalleri, saldırı, istismar ve şiddet vakaları çoğu zaman kamuoyunun gündemine bile gelemiyor. Engellilerin yoksulluğu ve hak yoksunluğu sistematik bir ayrımcılık dayatırken engelliler ve aileleri yeteri düzeyde kamuoyu oluşturabilecek araçlara ve örgütlülüğe sahip değil diyebiliriz. Engelliler adına hareket eden oluşumların dağınıklığı, önceliklerinin görece farklılaşabilmesi de sorunun büyümesine neden oluyor. Hak temelli olmayan oluşumların pekiştirdiği muhtaçlık kısır döngüsü, esaslı bir mücadelenin tıkacıdır desek haksızlık yapmış olmayız herhalde.
İlgili bakanlık ilgisiz
Engelliler alanında dernekçilik faaliyeti yürüten gönüllerin, üyelerin, aktivistlerin ve dernek yöneticilerinin engellilere ilişkin güncel verilere ve ilgili mevzuata erişmesinde de birçok sorun yaşanıyor. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın internet sitesi bir tür yamalı bohçayı andırıyor. Meraklısı siteye girip inceleyebilir. Engelli veya engelsiz kişilerin sitede aradığını bulması için istidatlı olması gerekli! “Toplama bir bakanlık” görüntüsü içerisinde engellilere ilişkin verilere ve mevzuata erişim çok güç. Engellilerin yaşlılarla birlikte aynı kategoride ele alındığı kurumsal yapılanmanın da tartışılması gerekli. Ama bu tartışmanın yeri burası olmadığı için geçelim.
Temel üç sorun
Engelli haklarında ilgili mevzuatın üç temel sorunu ortaya var. İlk sorun mevzuat metinlerinin Türkçe dışı dillerden çeviri olması veya bazen çevirisinin dahi olmaması. Özellikle uluslararası sözleşme ve ilgili metinlerin çeviri sorunu derhal çözülmeli. İkinci temel sorun yazılı olan metinlerin çoğunun gelişen teknolojik imkanlara rağmen işaret dili veya Braille alfabesiyle erişilebilir olmaması sorunu. İlgili bakanlığın sitesinin bile bu konuda eksik olması, daha işin başında olduğumuzu gösteriyor. Mesele bir maliyet meselesinden öte önceliklendirme meselesi. Engellilerin mevzuata erişimi bakanlığın önceliği olsaydı bu sorun aşılırdı. Engellilerin erişilebilirlik sorunu mevzuatın teknik terimleri içermesi ve bazı kavramların farkındalığı/bilinirliğinin düşük olması.
Engelli derneklerine ve tüm kamu kurum ve kuruluşlarına düşen en temel görevlerden birisi kendi görev alanlarındaki mevzuatın (sadece engelli haklarına ilişkin olanlar değil) erişilebilir olmasını talep etmek ve bu alanda inisiyatif başlatmak olmalı. Ancak sadece mevzuat değil bir bütün olarak kamu kurum ve kuruluşlarının internet siteleri başta görme ve işitme engelliler için olmak üzere henüz tam anlamıyla erişilebilir değil. Bu konuda teknolojinin sunduğu imkanların yeterince kullanılmaması, soruna ilişkin farkındalığın yetersizliğinden.
Erteleme, uygula
Engelli haklarına ilişkin mevzuatın uygulanabilmesinin ön koşulu erişilebilirlik mevzuatının ertelenmemesi ve uygulanması. Erişilebilirlik mevzuatının uygulanmasına “mevzuatın erişilebilirliği” ile başlanırsa herhalde başlangıç aşamasını geçmiş oluruz. Mevzuat metinlerinin sorunları çözmek yerine sorunun bir parçası olabildiğini Türkiye’de birçok alanda görebiliyoruz. Ancak uygulanmadan ertelenen bir mevzuatın sorunları çözüp çözmeyeceğini görmemiz için bir yerden uygulamamız gerekiyor. Gelin şu çağrıyı daha yüksek sesle, hep birlikte, daha güçlü bir şekilde yapalım. “BM Engelli Hakları Sözleşmesini ve Engelli Hakları Yasasını Uygula”.
(NÖ)