Toplumun içerisinde büyük bir kesimi oluşturan grupların yaşamsal haklarının yılın belirli günlerinde ifade edilmesi, konu hakkında ilgililere sorumluluklarının hatırlatılması elbette önemlidir. Bu günlerin bile büyük mücadelelerle elde edildiğini, bir tarihsel geçmişinin olduğunu 8 Mart’tan 25 Kasımlara, 3 Aralık’tan 1 Mayıslara biliyor olmalıyız. Peki sorun nerede? Sorun bu hakların, yılın geriye kalan günlerinde ifade edilmemesinde. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü bunun tipik örneklerinden birisidir.
Milyonlarca engellinin izolasyonla evlere tıkıldığı, yoksullukla boğuştuğu, okullarda ve işyerlerinde mobbinge, şiddete maruz kaldığı ve en temel erişilebilirlik haklarının tanınmadığı ülkemizde bu yıl “kim ne paylaşmış” diye #3AralıkDünyaEngellilerGünü etiketini X (Twitter) üzerinden tarayınca karşımıza yine “sevgi ve merhamet kusması” olarak ifade edilebilecek bir serenat hali var.
Sorunun kaynağı olan kişi ve kurumların sorumluluklarını yerine getirmeden aynı “resmi merasimleri, tiyatroları, konserleri” sunması bir akıl tutulması değil; sağlamcılık ideolojisinin yansımalarıdır. Engellilerle birlikte arz-ı endam ederek yani çoğu zaman lütfederek engellilerin sorunlarını çözeceğini düşünen bir politika sürgit devam ediyor.
Tüm paylaşımlarda bu senenin de modası “Sevgi varsa engel yoktur” mottosu. Benzer ifadeler olarak “Sevgi engel tanımaz”, “Kalpler engel tanımaz”, “Sevgi her engeli aşar”, “En büyük engel sevgisizliktir”, “Engel kalpte ve zihinde olmasın yeter”…
İçi tamamen bomboş, temelsiz ve üzerine bir dakika düşünülmemiş bu sevgi selinin hangi engelleri ortadan kaldırdığını bilmiyoruz. Sevgi; erişilebilir olmayan yol, kaldırım, asansör, geçit, otopark, bina ve yaşam alanlarını erişilebilir hale getirebilir mi? Kim bu kahraman sevgi?
Yine engelliliğe dair iyi bir şey yazdığını düşünüp “Engel bedende değil zihindedir” diyen sağlamcı zihniyetin zihinsel engellilere dair üstenciliğini ve sağlamcılığını da bilmediğini görüyoruz. Bunca sevgiye rağmen istihdam, eğitim, erişim, sağlık ve yoksullaşma sorunlarının engelliler için çözümsüz kaldığını biliyoruz.
Popüler paylaşımlar içerisinde bir “mafya insanının da paylaştığı” “Hepimiz engelli adayıyız” mottosuna artık ne diyelim bilmiyoruz. Adaylığınız hayırlı olsun. Adaysanız şimdiden çalışmalara başlayın bari. Mesela belediye başkanı iseniz ve engelli adayı iseniz kentin erişilebilirlik sorununu çözmeye başlayın. Empatinizin gelişmesi için adaylık sürecinin devam etmesini beklemeyin! Milletvekili iseniz ve engelli adaylığınız kesinse şimdiden açlık sınırının üçte birinin altına düşmüş engelli ödeneklerini insan onuruna yakışır bir düzeye gelmesi için kanun teklifi verin!
Bu 3 Aralık’ta da “gözünü bir bezle bağlayıp körlerle empati kurmaya çalışan kişileri” görmekten yorulduk artık. Kamunun parasıyla verdiği bir hediyeyi, tekerlekli sandalyeyi veya herhangi bir şeyi “engelli sorunlarını çözüyoruz” diye sunan anlayış en temel sorunumuzdur. Gerçek anlamda bir empati ve dayanışma için bu sağlamcı zihniyetlerden sıyrılmak ön şarttır. Engelliler sizlerden yardım değil, temel hak ve özgürlüklerini, onurlu yaşam koşullarını talep ediyor.
Bu yıl parti genel başkanları içerisinde Ümit Özdağ “3 Aralık kutlaması yaparken” Recep Tayip Erdoğan da “tebrik” etmiş görünüyor. Fatih Erbakan, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Devlet Bahçeli konu hakkında X hesaplarında bir paylaşım yapma gereği duymamış! Özgür Özel, Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’nın ilgili paylaşımları mevcut ancak parti internet siteleri erişilebilir değil.
Engelli temsili için DEM ve CHP’de 3 Aralıklar dışında çok az söz kuruluyor. MHP Genel Merkezi de paylaşımında “işi sevgiye havale etmiş! “Sevginin Aşamayacağı Engel Yok #3AralıkDünyaEngellilerGünü[1]” denmiş. Gelecek Partisi ise paylaşımında her halde yazım yanlışı yapılmış ve “Engelleri ortadan kaldırmak değil, onları anlamakla başlar değişim” denmiş!
3 Aralık geride kaldığına göre bu yıl da Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve valiliklerin “Geleneksel Engelli Sorunlarını Dinleme Toplantıları” sona erdi. Bir sonraki 10-16 Mayıs Engelliler Haftası ve 3 Aralık’ta görüşmek üzere dağıldık. Söz konusu bakan, bakanlık ve neredeyse tüm valilikler 3 Aralık X paylaşımlarında ALT Metin yazmadan, yani paylaşımı engelliler için erişilebilir hale getirmeden, paylaşım yapmışlar.
İşaret dili tercümanı olmadan yapılan her bakanlık açıklaması ve paylaşımı engelliler için yok hükmündedir. “Engelsizler pazarda görsün” mantığıyla aynı tas aynı hamam ve tabi ki sonuç aynı olacak. 20 yıldır erişilebilirlik mevzuatı ve BM Engelli Hakları sözleşmesi uygulanmayı beklerken bakanlığın verdiği/vereceği “müjdeler” lafügüzaftır.
Aşağıda 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında “resmi kurumlarca” yapılmış bazı paylaşım örnekleri var. Mesele sağlamcılık ideolojisinin içselleştirilmesi ile ilgilidir. Kapsamlı bir mücadele olmadan “işimiz sevgi ve merhamete” kalmış durumdadır.
“Müftülüğümüze bağlı Kurdoğlu Kuran Kursu Öğrencileri, kurs hocalarının koordinesinde #3AralıkDünyaEngellilerGünü münasebetiyle engelli Bireyleri bir nebze anlamak adına çeşitli etkinlikler düzenlediler.” [2]
“3 Aralık Dünya Engelliler Günü Programı: Sevgi, bütün engelleri aşar[3]. #3AralıkDünyaEngellilerGünü”
“’Sevgi Her Engeli Aşar’ 3 Aralık Dünya Engelliler Günü etkinliklerimiz[4] #3AralıkDünyaEngellilerGünü”
“Zihinlerimizdeki ve gönüllerimizdeki engelleri aştığımızda engel diye bir şeyin kalmadığını göreceğiz. Tüm engelli kardeşlerime sevgi ve saygıyla[5]”
Sevgi ile erişilebilirlik, ulaşım, istihdam ve diğer hak ihlallerini çözebileceğimizi ve engellerin yok olduğunu iddia eden diğer bir camia da büyük futbol takımları! Galatasaray[6], Fenerbahçe[7] ve Trabzon spor takımları da “sevgi büyürse engel küçülür” diyor[8]. Ortada büyük bir sevgi var ancak engeller de aşılmıyor. Spor kulüplerinin engelli sporları için ayırdığı bütçeyi “sevgileri oranında” açıklamalarını bekliyoruz.
İnsanlar birbirini elbette sevsin, saysın, dayanışma ve empati göstersin. Ancak engelli yurttaşların temel hak ve özgürlükleri empatisizlik, sevgisizlik ve kişisel inisiyatiflere bırakılacak bir merhamet meselesi olarak ele alınmamalıdır. Bu merhamet zarar vermekte, ertelemekte ve ötelemektedir.
Anayasanın 10. ve 90. Maddeleri, Birleşmiş Milletlerin Engelli Hakları Sözleşmesi ve Engelliler Hakkındaki kanun engelli yurttaşların temel haklarını düzenlemiştir. Sorumlular engellileri “sevdiğini iddia etmeyi” bırakıp bu hakları tanımalı ve uygulamaya geçirmelidir. Gerçek sevgi ve merhametin ölçüsü; üzerine hiç düşünülmemiş klişeleri tekrar etmekten vaz geçmek, engellilere yönelik sağlamcı ideoloji ile her yerde mücadele etmek ve tabi ki kendi sorumluluğu altındaki bütçe, kadro ve kurumları engellilerin haklarının tanınması ve uygulanması için yönlendirmekle olacaktır.
[1] https://x.com/MHP_Bilgi/status/1996139052676886555?s=20
[2] https://x.com/YMuftulugu/status/1996472906990415945?s=20
[3] https://x.com/Tunceli_MEM/status/1996466360801505436?s=20
[4] https://x.com/MidyatAtaturk/status/1996451334770639136?s=20
[5] https://x.com/akkadinGurun/status/1996435198033199132?s=20
[6] https://x.com/GalatasaraySK/status/1996112164793581884?s=20
[7] https://x.com/Fenerbahce/status/1996118129777181143?s=20
[8] https://x.com/Trabzonspor/status/1996129868539425166?s=20
(SO/HA)







