Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
15 Temmuz darbe girişimiyle uygulanan ve bir yıla uzanan Olağanüstü Hal (OHAL) yönetimi gazetecilik hakları ve temel hak ve özgürlüklerinin çiğnenmesi ve yargının keyfiyete teslim edilmesi nedeniyle Avrupa Birliği’yle ilişkileri iyiden iyiye bozdu.
Büyütmek için tıklayın. |
Özellikle Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in onlarca gazeteci gibi ağır tecrit altında hapishanede tutulması Almanya ile ilişkileri gerdi. Anayasa Mahkemesi (AYM), Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Murat Aksoy, Atilla Taş, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Musa Kart, Turhan Günay gibi 20’ye yakın gazetecinin başvurusunu geçiştirirken başvurular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde “öncelikli inceleme” konusu yapıldı.15 yıllık AB reform sürecinde iktidarın açıkça müdahale ettiği yargının OHAL sürecinde Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) teslim edilmesi, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Nils Muiznieks’in memorandumundan sonra, Avrupa Konseyi’nin uzmanlar grubu Venedik Komisyonu’ndan ağır eleştiri aldı.
OHAL ile birlikte “dünyanın en büyük gazeteci cezaevi” haline gelen Türkiye, İnternet hizmet sağlayıcılarından da en çok sansür talep eden ülkeler arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı TCK’nın 299. Maddesi, 31 Mart 2017’ye kadar, 19’u gazeteci 35 kişinin toplam 35 yıl, 12 gün hapse (15 yıl 1 ay 20 günü ertelemeli) ve 62 bin 500 TL de adli para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü öncesinde açıklanan, Ocak-Şubat-Mart 2017 dönemini kapsayan BİA Medya Gözlem Raporu, iktidarın özel ve kamu medya organlarını 16 Nisan Referandumu öncesi eşitsiz yayına teşvik ettiğini, sadece sembolik “Özgür Gündem” dayanışma eylemine destek verdikleri için 41 gazeteciden 13’ünün Terörle Mücadele Kanunu’ndan ertelemeli 11 yıl 10 ay hapis ve 50 bin TL adli para cezasına mahkum edildiğini gözler önüne seriyor.
Medya Gözlem’den başlıklar
BİA Medya Gözlem Raporu’nda “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “Anayasa Mahkemesi”, “AİHM” ve “RTÜK” gibi bölümler yer alıyor.
Üç ay boyunca gazeteciler hakkında TCK ile TMK birlikte uygulanmak suretiyle yargılamalar sürdü. Yargılamalarda gazetecilerle dağıtımcı ve medya çalışanlarına yönelik gazetecilik yoluyla “silahlı örgüt üyesi olmak”, “örgüte yardım etmek” veya “örgüt kurmak, sevk ve idare etmek” suçlamaları devam etti.
Hapis Gazeteciler: Çoğu Cemaat medyasından
118 gazeteci 1 Nisan’a cezaevinde girdi. Tutuklu gazetecilerin 65’i Cemaat medyasına çalışanlardan oluşurken habercilerden 33’ü Kürt medyasındandı. Ayrıca, Cumhuriyet gazetesinin 11 yazar, yayın yetkilisi ve muhabiri de “FETÖ/PKK’ye yardım veya bu örgütlerin propagandasını yapmak” suçlamasıyla tutuklu. Bu kişiler, TMK ile TCK kapsamında “örgüt” bağlantılı olarak hapiste bulunuyor. Sekiz gazeteci de çeşitli “yasadışı örgütlere üyelik” (MLKP, DHKP-C, TKEP/L, Direniş Hareketi) suçlamasıyla, biri de üç örgüte birden üye olmaktan (Ergenekon Örgütü Mersin Teşkilatı, Türk İntikam Birliği Teşkilatı ve İç Örgüt) cezaevlerinde tutuluyor.
118 gazeteciden 16’sı hükümlüyken 18’i halen yargılanıyor, 84’üyse soruşturma geçiriyor. 2016’nın aynı döneminde 28 gazeteci cezaevindeydi; gazetecilerden 18’i Kürt medyasındandı.
38 gazeteciye gözaltı
Ocak-Şubat-Mart 2017’de, 22’si FETÖ soruşturması kapsamında, 3’ü kapatılan Kürt medyası, 1’i de uluslararası medyadan olmak üzere toplan 38 gazeteci gözaltına alındı. FETÖ davasında tahliye edilen 13 gazeteci, “darbe” soruşturması” gerekçe gösterilerek Silivri Hapishanesi’nden gözaltına alındı. Diyarbakır'daki Newroz kutlamaları hazırlıklarını izleyen Alman gazeteci Hinrich Schultze da gözaltına alındı. Gözaltıların çoğu “Yasadışı/silahlı örgütlerle bağlantı” gerekçesine dayanıyordu.
Geçen yılın aynı döneminde, 49 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı. Bir gazeteci zorla ifadeye götürülmüş, bir yerel gazeteye de baskın düzenlenmişti. PKK üç gazeteciyi kaçırıp serbest bırakmıştı. 2016’nın tamamında ise 201 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı.
Yedi gazeteci ve bir yayınevine saldırı
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde en az yedi gazeteci ve bir yayınevi saldırıya uğradı; iki gazeteci, de sözlü saldırıya uğradı. Ayrıca, dört medya organı da çoğu iktidar çevrelerince tehdit edildi.
Geçen yılın aynı döneminde bir gazeteci, Ankara’daki bombalı saldırı sonucu yaşamını yitirmiş, 15 gazeteci ve iki gazete aracı saldırıya uğramış, altı gazeteci ve bir çizer ile üç medya organı tehdit edilmiş; üç sözlü saldırı yaşamıştı. Bir “örgütlü suç liderliği”nden hükümlü 1128 Barış İçin Akademisyenler girişimi üyesini tehdit etmişti.
2016 yılında çatışma ve eylem bölgelerinde görev yapan medya çalışanlarından 56’sı saldırıya uğramıştı. Bu dönemde altı medya organı da saldırının hedefi olurken bir Suriyeli gazeteci de öldürülmüştü. Yine geçen yıl, 118 gazeteci ve beş medya kuruluşu tehdit görmüştü.
Referandum ile ağırlaşan sansür
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde en az üç yayın yasağı veya geçici yayın yasağı, üç siteye sansür, üç gazete, bir kitap, bir filme yasak veya engel, bir akreditasyon ayrımcılığı, bir basın kartı ile bir pasaport iptali, uluslararası medya temsilcisine yönelik bir sınırdışı yaşandı.
Ayrıca, Bolu’da iş cinayetlerini anlatmak için davet edilen İsmail Saymaz’a salon verilmedi; HaberTürk TV, 16 Nisan Referandumu için “Hayır” diyen MHP’li vekil Yusuf Hacaloğlu’na yönelik programda davetini sonradan iptal etti; Hürriyet gazetesi, Orhan Pamuk’un “Hayır” dediği röportajını basmadı.
Geçen yılın aynı döneminde 15 site, sekiz medya organı (6 gazete, 1 TV, 1 dergi), 312 URL temelli haber, 200 Twitter hesabı, 33 Youtube, 79 Instagram linki, 3 kitap, 1 panel sansüre uğramıştı. Beş yayın yasağı kararı çıkarken iki akreditasyon ayrımcılığı yaşanmış; ayrıca 12 de sansür olayı yaşanmıştı.
2016 yılındaki darbe girişimi sonrası, OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) üzerinde medya temsilcilerinin tutuklanması, çalıştıkları gazete, dergi, radyo ve televizyonlarının da kapatılması, hukuk devletinin de sonunu getirdi. 2016’da 778 basın kartı iptal edilirken, 54 gazetecinin mal varlığına el konuldu; kimi geçici toplam 29 yayın yasağı oldu; KHK ile 179 medya ve yayın işletmesi kapatıldı; 46 gazetecinin pasaportu iptal edildi; 3 akreditasyon ayrımcılığı gerçekleşti. Ayrıca, 300 Twitter hesabı, 33 Youtube, 79 İnstagram linki, 323 haber, 76 site sansüre uğradı.
Gazeteci cinayetlerinde cezasızlık
Aydın ve gazeteci Musa Anter’in 25 yıl önce Diyarbakır’da, Hrant Dink’in 10 yıl önce İstanbul’da, Cihan Hayırsevener’in yedi yıl önce Bandırma’da öldürülmeleriyle ilgili davalar halen devam ediyor.
90’lı yıllarda işlenen Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerine ilişkin Umut Davası, Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hükümlüler Hasan Kılıç, Mehmet Şahin, Yusuf Karakuş, Recep Aydın ve Mehmet Ali Tekin için yeniden başlayacak.
220 gazeteciye TMK ve “örgüt” davası
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde 71 gazeteci TMK uyarınca toplam 532 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılandı; 19’u toplam 32 yıl 6 ay 27 gün hapse (en az 11 yıl 10 ayı ertelemeli olmak üzere) ve mahkum oldu. Dördüne dava zamanaşımından düştü, ikisi beraat etti.
Sadece “Özgür Gündem” için dayanışma eylemine destek veren 41 gazeteciden 13’ü “örgüt propagandası” ve/veya “örgüt bildirisi basmak”tan ertelemeli 11 yıl 10 ay hapis ve 50 bin TL adli para cezasına mahkum edildi.
129 gazeteci “örgüt yöneticiliği, örgüt üyeliği” veya “örgüte yardım”dan toplam 2 bin 47 yıl ve 6 ay hapis istemiyle yargılandı. 38’ine dava yeniydi. KCK Basın ve Oda TV davaları karar aşamasına geldi. Sekiz gazeteci “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma”, “casusluk” veya “devletin güvenliğine dair belge tahrip, temin veya yayınlamak” iddiasıyla üç kez ağırlaştırılmış müebbet, 260 yıl da hapis istemiyle yargılanıyordu.
Yedi gazeteci, “suç ve suçluyu övmek”, ikisi “Türk milletini aşağılamak”; biri “dini değerleri aşağılamak”; biri, “yayın yasağını ihlal”; biri “Atatürk’ün anısına hakaret”ten toplam 31 yıl hapis istemiyle yargılandı. Bu gazetecilerden ikisi, “suç ve suçluyu övmek”ten aklandı.
Tüm bu suçlamalardan hepsinde 220 sanık için istenen cezaların toplamı üç müebbet hapis ve 2 bin 871 yılı buluyor. Hakaret davaları bu toplamın dışında.
Hakaret: 5 haberciye para cezası
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde beş gazeteci hakaret suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam 43 bin 840 TL adli para cezası ödemeye mahkum edildi.
Geçen yılın aynı döneminde üç gazeteci toplam ertelemeli 10 ay hapse ve 7 bin 610 TL adli para cezasına mahkum edilmişti. Üç gazeteci beraat ederken yedi gazeteciye açılan ceza davaları sürüyordu; ikisine yeni ceza davası açılmıştı. Ayrıca, kişilik haklarına saldırı iddiasıyla iki gazeteci toplam 14 bin TL tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Üç gazeteci de toplam 1 milyon 155 bin TL tazminat istemiyle yargılanıyor; üçüne 40 bin TL’lik yeni tazminat davası açılmıştı.
2016 yılının tamamında, 22 gazeteci ve 1 site yetkilisine “hakaret” suçlamasıyla 8 yıl 2 gün hapis ve 99 bin 670 TL adli para cezası verilmişti. Beş gazeteci de toplam 28 bin TL manevi tazminat cezasına mahkum edilmişti. Dört gazeteci bu suçlamadan aklanırken ikisine dava Şartlı Af’tan düşmüştü.
24 kişi Erdoğan mağduru ve sanığı
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başlıklı TCK’nın 299. Maddesi, bu tarihten 31 Mart 2017’ye kadar, 19’u gazeteci 35 kişinin toplam 35 yıl, 12 gün hapse (15 yıl 1 ay 20 günü ertelemeli) ve 62 bin 500 TL de adli para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
Sadece Ocak-Şubat-Mart döneminde, ikisi gazeteci 10 kişi, TCK’nın 299. Maddesinden toplam ertelemeli 8 yıl 11 ay 20 gün hapis ve 20 bin 500 TL adli para cezasına mahkum edildi. Üç gazeteci beş kişiye TCK 299’dan yeni davalar açılırken, Üçü gazeteci dört kişi, beraat etti; bir gazeteciye dava zamanaşımından düştü; Dördününki sürüyor. Bu durumda, 24 kişi bu dönemde TCK 299. Maddesinden Erdoğan’ın mağduru ve sanığı olmuş oldu.
Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak’ın İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) için hazırladığı rapora göre son altı yılda “Cumhurbaşkanına hakaret”ten 2 bin 673 dava açıldı. Bunlardan sadece 280’inde beraat kararı çıktı.
AYM ve 18 gazeteci
Darbe girişimi sonrası iki üyesi tutuklanan, son aldığı kararla “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair TCK’nın 299. Maddesini meşrulaştıran Anayasa Mahkemesi, Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde ifade özgürlüğüne dair tek bir kararı gündemine aldı: Borsa Gündem sitesi yayın yönetmeni Orhan Pala’nın ifade özgürlüğünün hukuka aykırı şekilde kısıtlandığına, bunun için 2 bin TL tazminat ödenmesine karar veren AYM, aylardır ağır tecrit altında hapishanelerde tutulan en az 18 gazetecinin başvurusunu görmezden geldi.
AYM, geçen yılın aynı döneminde, iki gazetecinin bireysel başvurusunda ifade ve haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit etmiş ve mahkeme gideri olarak 2 bin 27 TL ödenmesine hükmetmişti. Yüksek mahkeme, bir tutuklu ile bir hukukçunun başvurusunu ise reddetmişti.
Anayasa Mahkemesi, 2016 yılının tamamındaysa, iki gazeteci, bir eğitimci ve bir işçinin “bireysel” başvurusunda devleti 4 bin 223 TL tazminata mahkum etmişti.
AİHM'de Tutuklu gazeteciler öncelik
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise, Kürtçe eğitim için sundukları dilekçeden gözaltına alınıp yargılanan 20 başvurucuya Türkiye’nin “ifade özgürlüğünü ihlal”den toplam 199 bin 500 avro (yaklaşık 758 bin 100 TL) tazminat ödemesine karar verdi.
AYM’nin aylardır işleme koymadığı tutuklu 16 gazetecinin dosyası AİHM’e taşındı. Strasbourg’daki söz konusu mahkeme, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Murat Aksoy ve Atilla Taş için “öncelikli inceleme” kararı verdi.
Geçen yılın aynı döneminde Türkiye, AİHM önünde, altısı gazeteci yedi kişinin açtığı davada ifade özgürlüğünü ihlalden toplam 19 bin 090 Avro (yaklaşık 61 bin 088 TL) tazminat ödemeye mahkum edilmişti.
2016’nın tamamında AİHM, Türkiye’nin 7’si gazeteci toplam 11 kişiye toplam 27 bin 590 avro (yaklaşık 91 bin 438 TL) ödemesine hükmetmişti. Bir gazeteciye de “haksız tutuklama”dan 2 bin avro (yaklaşık 4 bin TL) ödenmesi söz konusuydu.
RTÜK: Yayınlar aşağılayıcı ve manevi değerlere ters
RTÜK, Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 24 para cezası, radyo kuruluşlarına da 1. para cezası uygulandı. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 5.101.328 TL idari para cezası verdi. Bu dönem en ağır cezalar, “Aşağılayıcı yayın” ve “Milli/manevi değerlere aykırılık”tan verildi.
İşsizlik nedeni, "hayır"
Ocak-Şubat-Mart 2017 döneminde altı gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı, işten çıkmak zorunda bırakıldı. Bir gazeteci de programı iptal edildiği için görevini bırakmak durumunda kaldı. Twitter üzerinden referandumda “hayır” oyu vereceğini açıklayan Kanal D haber sunucusu İrfan Değirmenci'nin işine “tarafsızlık kalmadığı” gerekçesiyle son verildi. CNN Türk’te Anayasa değişikliğini eleştiren Posta gazetesi yazarı Hakan Çelenk'in de işine son verildi.
Geçen yılın aynı döneminde 174 gazeteci, köşe yazarı veya medya çalışanı işten çıkarılmış veya işten çıkmak zorunda bırakılmıştı. Dokuz gazetecinin sunduğu programlar sonlandırılmıştı. İki uluslararası medya temsilcisine de çalışma izni verilmemişti.
Geçen yılın tamamında 2 bin 708 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarılmış veya işten ayrılmaya itilmişti. Ancak TGC, KHK ile 179 medya ve yayın işletmesinin kapatılmasıyla işsiz kalanların sayısının 10 bini bulduğunu açıklamıştı. (EÖ/BA)