İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurucularından Avukat Tahir Elçi, 90’lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdur avukatlığı yaparken, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de çalışmalarını sürdürüyordu.
Diyarbakır Barosu 43. Olağan Genel Kurulunda, Baro Başkanı seçildiğinde de bianet’e “kendisini onurlu ve zor bir görevin ve yoğun bir gündemin beklediğini” söylemişti.
Diyarbakır Lice’de askerlerce öldürülen Medeni Yıldırım ile Cizre’de 12 yaşında sokakta öldürülen Nihat Kazanhan’ın ailesinin avukatlığını yürüten Elçi ayrıca Diyarbakır KCK davasının da avukatlarındandı.
Elçi, kamuoyunca da bilinen şu dava ve soruşturmalarda mağdurların avukatlığını üstlendi:
Lice davası
Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993'te 16 kişi öldürüldü, çok sayıda ev ve işyeri yakıldı. Yüzlerce kişi göçe zorlandı. Öldürülenler arasında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın da vardı. Katliamla ilgili iddianame zamanaşımına bir gün kala kabul edildi, yargılama 21 yıl sonra, 16 Ocak'ta başladı.
Dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu ile Üsteğmen Tünay Yanardağ "Taammüden öldürme", "Halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik", "Cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 24 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada mağdur ailelerin avukatlığını yapan Elçi bianet’e yaptığı açıklamada, “mahkemeye, adaleti gerçekleştirme gibi bir niyelerinin olmadığını, kendileri karşı güvenimizi kaybettiğimizi, tarafsız olmadıklarını söyledik ve reddi hakim talebinde bulunduk” demişti.
Bir sonraki duruşma 24 Aralık’ta.
Cizre / Temizöz davası
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-1995 arasında 21 insan öldürüldü. Olayın üzerinden 22 yıl geçti ve açılan dava kapsamında 47 duruşma görüldü.
21 kişinin zorla kaybedilmesi ve yasadışı keyfi infaz edilmesi ile suç işlemek için örgüt kurmak suçlarından yargılanan davanın en önemli sanığı emekli Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz hakkında, 18 Haziran 2015 tarihli duruşmada beraat talep edildi.
Savcı Hasan Ali Erkan, dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı Temizöz’ün yanı sıra diğer sanıklar eski Cizre Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ, Kukel Atağ, Tamer Atağ, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak hakkında da beraat istedi.
5 Kasım'daki karar duruşmasında bu talep hükme bağlanacak.
Elçi, Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele'nin (JİTEM) "sorgu ve infaz" ekibindeki "Yavuz" kod adlı kişinin, Uzman Çavuş Burhanettin Kıyak olduğunu tespit etmişti. Avukat Elçi, ikinci iddianamenin de Temizöz davasıyla birleştirileceğini söylemişti:
“Haklarında yeni dava açılan ekibin görev yaptığı dönemde aynı yer ve ilçede 40-50 ye yakın faili meçhul cinayet işlenmiş ancak bunlar etkili bir biçimde soruşturulmadı. Bu anlamda eksik bir dava.”
Kuşkonar ve Koçağılı’nın bombalanması
Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 26 Mart 1994’te Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait F-16’lar ile bombalanması ve 38 kişinin öldürülmesiyle ilgili soruşturma dosyasını inceleyen Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, olayın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava açılmamasına kararı verdi.
Tahir Elçi, savcılığın “kovuşturmaya yer yok” kararını bianet’e yorumlamıştı:
“Bu karar, devletin yurttaşlarına ve bireylere karşı hukuki ve ahlaki sorumluluğunun ihlalidir. Çoğu çocuk ve kadın 38 kişinin bombalanarak öldürüldüğü olayla ilgili, 20 yıl boyunca gerekli ve yeterli soruşturma yapılmadı, faillerin kimlikleri bile tespit edilmedi, tespit edilenler hakkında da gerekli işlem yapılmadı.”
Bu olayla ilgili AİHM 12 Kasım 2013’teki kararıyla Türkiye’yi “köy bombalamak” suçundan mahkum etmişti. Karara göre Türkiye, 38 başvurucuya toplam 2 milyon 305 bin Euro manevi, 5 bin 700 Euro maddi tazminat ödemeye mahkum oldu.
Roboski katliamı
Şırnak'ın Uludere ilçesindeki Ortasu/Roboski ve Gülyazı/Bujeh köylerinden, 28'i aynı aileden 34 kişi savaş uçaklarının bombardımanıyla 28 Aralık 2011'de öldürüldü.
Roboski katliamı dosyası, 11 Haziran 2013’teki görevsizlik kararıyla askeri savcılığa gönderildi. 1,5 yıldır yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “taksirle ölme sebebiyet vermekten dolayı” Roboski katliamıyla ilgili soruşturma dosyası hakkında görevsizlik kararı verip dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderdi.
Genelkurmay Askeri Savcılığı da takipsizlik kararı verdi.
Avukat Elçi takipsizlik kararıyla ilgili bianet’e, “Böyle bir karar bizim için sürpriz olmaz. Olayda sorumluluğu bulunan kurumun bünyesinde yer alan askeri savcılık tarafından, soruşturmanın objektif tarafsız ve adil yürütülemeyeceğini söylemiştik” demişti.
Diyarbakır Barosu, çatışmasızlık, çözüm süreci |
Tahir Elçi bugün savcılıkta verdiği ifadesinde, Diyarbakır Barosundaki çalışmalarını şöyle anlattı: “Başında bulunduğum hukuk örgütü Türkiye'de öteden beri mesleki sorunların dışında hukuk, insan hakları ve toplumsal meselelere ilişkin çeşitli çalışmalar yapmakta, raporlar hazırlamakta, fikir ve tavsiyelerde bulunmaktadır. Ben de başkanı olduğum bu kurumun üç yıldan bu yana birçok çalışmasına ön ayak oldum. Son üç yıldır süren barış ve çözüm süreci diğer bir ifade ile bu meselenin silahların devreden çıkarılması ve demokratik yollarla yoğun bir çalışma yürüttük, hükümetin bu konudaki çalışmalarına tereddütsüz destek sunduk. Diyarbakır ve bölgedeki birçok sivil toplum kuruluşuna öncülük ederek, barışçıl yolla çözümü için katkı sunmaya çalıştık. Son üç aydır özellikle silahların yeniden devreye girdiği bu dönemde bu silahlı sürece şahsım ve baro olarak net bir tutum aldık. Bu silahlı sürecin Türkiye toplumunun hiçbir kesimine yararının bulunmadığını defalarca çağrılarda bulunarak sona erdirilmesi talebinde bulunduk.” |
(AS)