PKK’nin silahlı bırakması ve kendini feshetmesi Kürt siyasal hareketinde dönüm noktası olarak tartışılıyor. Kürt sorunun çözümü konusunda başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş olmak üzere birçok siyasi parti temsilcisi tarafından kurulması dillendirilen Meclis komisyonu için ise henüz bir adım atılmadı.
Çalışmalara başlayabilmesi için komisyonun Meclis kapanmadan kurulması bekleniyor. Kalıcı barışın sağlanması ve gerçek anlamda demokratikleşmenin sağlanabilmesi için Meclis'te neler yapılabilir, tek başına bu çalışmalar yeterli olacak mı? DEM Parti kontejanından Meclis'te bulunan sosyalist milletvekilleri bianet'e anlattı.

Barışa giden yol: KHK adaletsizliğiyle yüzleşmek
Yeni süreci, barışın inşası ile örgütlü toplumsal mücadelenin güçlenmesi açısından değerlendiren DEM Parti İstanbul Milletvekili ve Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP) Sözcüsü Kezban Konukçu, "Barış tek başına demokrasi getirmeyecek ama ortak mücadeleyle demokratikleşmenin önünü açabilir" dedi.
"Riskler kadar imkanlar da var"
Süreç öngörülemese de Kürt Hareketi açısından kritik günler yaşandığını belirten Konukçu, "Çok ciddi risklerin yanı sıra imkanların da olduğu görülmelidir. Toplumun örgütlülük seviyesinin geliştirilmesi, boyutlandırılması ve çeşitlenmesi en önemli başlık gibi görünüyor. Ülkemizde halklar arasında barışın tahsis edilmesi, geçmişle yüzleşme, Kürt halkının taleplerinin tüm ezilenler arasında sahiplenilmesinin örgütlenmesi önümüzdeki dönemin önemli mücadele alanları olacaktır" değerlendirmesini yaptı.
"Ortak mücadele zemini güçlenmeli"
Önemli olanın kazanımların korunması ve toplumsal mücadele alanının güçlenmesi olduğuna dikkat çeken Konukçu, "Silah bırakma kararının nasıl ve hangi aşamalarda uygulanacağını ise bilmiyoruz. Ezilen bir ulusun siyasi hareketinin bu yönde aldığı kararı ezen ulus sosyalisti olarak “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” kapsamında görüyor ve saygı duyuyoruz. Önemli olan bu zamana kadar elde edilen kazanımların garanti altına alınması, ezilen halkların ve tüm toplumsal kesimlerin ortak mücadele zeminin güçlenmesidir" dedi.
"Demokrasi otomatik gelmeyecek"
Toplumsal mücadelenin son 10 yıllarda gerilese de son 2 yılda yeniden dinamik kazandığını hatırlatan Konukçu, "Bu dinamiklerin gelişme potansiyeli taşıdığı zemin de Saray faşizmine karşı en geniş cephenin yan yana durabildiği zemin olarak görünüyor. Öcalan’ın çağrısıyla açığa çıkan süreç, özellikle Suriye’deki gelişmeler sonucu ve oradaki dengelerin itmesiyle Kürt Halkıyla barışın inşa edilmesi için ciddi olanaklar açığa çıkarabilir ama bu ülke içinde otomatik olarak demokratikleşmeyi getirmeyecektir. Önceki süreçlerden en önemli fark bu diyebiliriz" tespitinde bulundu.
"Saray faşizmine karşı mücadele"
Kürt hareketinin örgütlülük seviyesi ile batıdaki emek ve demokrasi güçlerinin örgütlülüğü arasındaki farklara değinen Konukçu, "Demokrasinin inşası için ciddi bir örgütlenme ve tüm toplumsal kesimlerle ortak bir mücadele bu koşullarda kaçınılmazdır. Aslında bu çelişki Kürt Halkının örgütlülük seviyesi ile batıdaki emekçi halkların örgütlülük seviyesi arasındaki ciddi farktan kaynaklanmaktadır. Sürecin başlamasının bu farkı otomatik olarak ortadan kaldırmayacağı açıktır. Barış eşittir demokrasi olmadığı ve iki yakanın örgütlülük seviyeleri farklı olduğu için en geniş cepheyle Saray faşizmine karşı mücadeleyi yükseltmemiz gereken koşullarda önceliklerin farklılığı tartışması bizi beklemektedir" çağrısı yaptı.
"Meclis tek başına yeterli değil"
Konukçu, Meclis'te komisyon kurulması önerisini ise şöyle değerlendirdi:
"Bu süreçte Meclis’in işaret edilmesi olumludur ama Meclis’in bileşimi düşünüldüğünde yeterli değildir. Dünya deneylerine baktığımızda eksik olan pek çok nokta vardır. Meclis’te komisyon kurulmasından söz ediliyor ancak Meclis komisyonlarının bileşimi ve yetki sınırları düşünüldüğünde böylesi önemli bir konuyu çözmek için son derece yetersiz olacağı açıktır. Sürecin sağlıklı işlemesi için iktidar tarafından siyasi sorumluluğun net bir şekilde alınması, toplumun sürece dahil edilmesi için araçların yaratılması gibi adımların atılması şarttır."
"Önce siyasi tutsaklar bırakılmalı"
10. Yargı Paketi'nin ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştirdiğine söyleyen Konukçu, "Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasinin gelmesi için öncelikle hasta mahpuslar, siyasi tutsaklar bir an önce bırakılmalıdır. Siyasi tutsakların azımsanmayacak bir kısmının hukuksuzluk sonucu tutulduğu düşünülürse ek bir düzenleme yapılmadan dahi bırakılmaları mümkündür. Yeni yargı paketinin kapsamının dar tutulmaması son derece önemlidir. Pek çok arkadaşımız, partimizin önceki dönem eş başkanları, yöneticilerimiz siyasi rehine olarak tutulurken sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi mümkün değildir" ifadelerini kullandı.
"Dil araçtır, fazlası değil"
Sürecin diline dair yapılan tartışmalara da değinen Konukçu, "Objektif koşulların değişmediği, Kürt Halkının haklarının tanınmadığı, barışın inşası için somut adımların atılmadığı koşullarda herkes 'güzel güzel' konuşsa ne değişecek? Evet, dil düşüncenin yansımasıdır ama düşünce koşulları değiştirmiyorsa, değiştiremiyorsa ne anlamı var? İletişimi doğru kurabilmek, tüm toplumsal kesimlere düşüncemizi, çözümlerimizi en iyi şekilde anlatabilmek için dilimize dikkat edelim, bu anlamda en iyisini yapmaya çalışalım. Ama son tahlilde süreci güçler dengesi belirleyecektir, bizim için bu güçler dengesini ezilen halklar ve emekçiler lehine örgütlemek için bir araçtır dil, daha fazlası değil" yorumunda bulundu.
"İdeolojik arayışlar tartışmaya açık"
Konakçı, Kürt siyasal hareketinin geldiği noktaya ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
"Kürtlerin varlığının dahi inkar edildiği koşullardan kararlı, istikrarlı ve esnek yaklaşımları sonucu mücadeleyi çok ciddi bir noktaya taşıdılar. Kendilerinin de ifade ettiği şekliyle kuruluş döneminin hakim ideolojisi olan reel sosyalizmin ciddi etkilenimiyle oluşan hareket kritik bazı dönemeçlerde önemli kararlar aldı. Reel sosyalizmin yıkılışından bir süre sonra bayraklarından orak-çekicin çıkarılmasıyla sembolize olan dönüşüm ilk dönüm noktalarındandı. Ulusal kurtuluş hareketlerinin sınıf mücadelesiyle etkilenimi-ilişkisi önemli bir tartışma başlığı olarak dururken reel sosyalizmin yıkılışı ardından güçlenen post modern, post Marksist ideolojilerin etki alanının genişlediğini hatırlayarak bu durumu ele almalıyız. Sınıfın varlığının tekrar tartışıldığı, sınıf mücadelesinin yeni koşullarda yolunu açmakta zorlandığı koşullarda bir ulusal kurtuluş hareketinin ideolojik olarak farklı arayışlara girmesi bizim için anlaşılır ama tartışmaya açık bir konudur.
'Barış ve demokratik toplum' çağrısı
Hareketin; objektif koşulların ve ideolojik hegemonyaların değişimi ile stratejik bir dönüş yaptığı konak, 1999’da Öcalan’ın yakalanması ardından onların deyimi ile paradigma değişikliği bizim ifademizle stratejik dönüştür. 93’ten bu yana gelişen süreç, bu konakta daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Bağımsız Kürdistan yerine daha federatif bir yapının (farklı aşamalardan farklı boyutlarda ifade edilen) tanımlanmasından günümüze “barış ve demokratik toplum” tanımıyla üst yapıyı değil toplumu dönüştürmeyi hedefleyen bir yaklaşım görüyoruz. Bu yaklaşımın ana çerçevesi büyük oranda 1999’dan sonra ortaya konan, devlet ve iktidar ilişkilerine bakış açısı anlamında eleştirel bir noktada durduğumuz paradigmada kendini ifade etmiştir. Bu yaklaşımın bir sonucu olarak ve günümüzdeki koşulların açığa çıkardığı ortamda (bölgedeki dengeler, ülkedeki gelişmeler) Öcalan’ın çağrısıyla PKK kendini feshettiğini ve silah bıraktığını açıkladı. Henüz sürecin ne yönde gelişeceğini öngöremiyoruz ama önümüzdeki günlerin Kürt Hareketi açısından çok kritik olduğu açıktır."
Diğer söyleşiler:

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR – 9
Halkevleri: Çözüm 'masa başı'nda değil, sokakta

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR – 8
ESP Eş Genel Başkanı Çepni: Türkiye sosyalist hareketi istisnasız özeleştiri vermeli

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 7
Yeşil Sol Eş Sözcüsü Asena: Sosyalistler seyirci kalmamalı, 'Sol Odak' yaratılmalı

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 6
SYKP Eş Genel Başkanı Mertcan Titiz: Kalıcı barış için sürecin seyircisi değil, öznesi olmalıyız

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 5
EHP Genel Başkanı Öztürk: Kürt hareketi üstüne düşeni yaptı, sosyalistler çağrıyı ihmal etmemeli

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 4
SOL Parti Sözcüsü Önder İşleyen: 'Erdoğan’ı iktidarda tutma oyunu'nun parçası olunmamalı

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 3
TÖP Sözcüsü Perihan Koca: Meclis'te atılacak hiçbir adımın garantisi yok

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 2
EMEP Milletvekili Bayhan: İktidar işi yokuşa sürüyor, tek yol birleşik mücadele

SOSYALİSTLER 'BARIŞ SÜRECİ'Nİ DEĞERLENDİRİYOR - 1
SODAP Sözcüsü Konukçu: İktidar siyasi sorumluluk almalı, toplum sürece dahil edilmeli
(AB)







