Açık Radyo’nun yayın lisansının iptal edilmesine neden olan yayın durdurma cezasının verildiği 22 Mayıs 2024 tarihli Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) toplantısında, Kurul üyesi Necdet İpekyüz’ün karara karşı oy yazısının tam metnini paylaşıyoruz.
İpekyüz şerh yazısında, Açık Radyo’ya ilk defa yaptırım uygulandığını belirterek “Üst sınırdan ceza verilmesinde yasaya ve usule uyarlık yoktur” derken, yayın durdurma kararını ise ‘ifade özgürlüğüne müdahale’ olarak nitelendirip “Gerekçesi açıklanmaksızın program durdurma tedbirinin verilmesi usule ve yasaya aykırıdır” diyor.
Açık Radyo: Evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda yayın hayatına devam edeceğiz
Toplantı No: 2024/20Toplantı Tarihi: 22.5.2024
Karar No: 21
Şerh Konusu: Üst Kurulun 22.05.2024 tarih, 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 No’lu karara karşı oy yazısı
Üst Kurulun 22.05.2024 tarihli ve 2024/20 sayılı toplantısında alınan 21 numaralı karara aşağıdaki gerekçelerle katılmıyorum:
1. Üst Kurul, Açık Radyo’da yayınlanan “Açık Gazete” İsimli radyo programında “Ermeni, yani Osmanlı topraklarında gerçekleşen tehcir ve katliamların, soykırım olarak adlandırılan katliamların 109.Y11dönümü, sene-i devriyesi. Bu yıl da anma yasaklandı biliyorsunuz.” İfadelerinin kullanılması nedeniyle yayıncı kuruluşa hem üst sınırdan İdari para cezası hem de beş program durdurma tedbiri uygulanmasına karar vermiştir.
2. Mezkur kararda, Üst Kurul, Ermeni Tehcirinde yaşananların öznel değerlendirmesini yaparak, olayların soykırım olarak nitelendirilemeyeceğine karar vermiştir. Ancak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun yetkilerini düzenleyen 6112 sayılı Kanun’da Kurul’un yetkileri arasında tarihi olaylar hakkında görüş bildirmek yer almamaktadır.
3. Kurul’un görevi, tarihsel olaylar hakkında görüş bildirmek değildir. Kurul’un görevi, programda kullanılan ifadenin iddia edildiği gibi yayın ilkelerini ihlal edip etmediğini değerlendirmektir.
4. O halde Kurul’un önündeki asıl mesele, Ermeni Tehcirini nitelendirirken ‘soykırım’ ifadesinin kullanılmasının yayın ilkelerini ihlal edip etmediğidir.
5. 6112 sayılı Kanun’un 8.maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi “Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.” hükmünü içermektedir. Bu hükme aykırı yayın yapanlar hakkında ise mezkur Kanun’un 32. maddesinde yer alan müeyyideler uygulanacaktır.
6. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” hükmü ile amaçlanan, toplumsal bir grubun tehlike altına girmesini engellemek, çoğunluğun azınlığa karşı tahrik edilerek, toplumsal barışın bozulmasının önüne geçmektir.
7. Buna karşılık, karara konu ifadelerde, azınlık konumunda bulunan Ermeni toplumuna yönelik bir kışkırtmadan, tahrikten bahsetmek mümkün değildir. O halde hüküm ile korunması amaçlanan değerden uzaklaşılarak, çoğunluğun bu ifadelerden rahatsız olacağından hareketle kin ve düşmanlığa tahrik edildiği gerekçesiyle ceza verilmesi hükmün ruhuna ve mantığına aykırıdır.
8. İfadelerin, kararda iddia edildiği gibi halkı kin ve düşmanlığa tahrik edeceğinin kabulü halinde dahi, bu karara katılmak mümkün değildir.
9. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, yetkisini aldığı Anayasa’da korunan haklara saygı göstermek ve korumakla yükümlüdür. Bu nedenle kurul aldığı kararların, Anayasa’da yer alan haklara, özellikle de ifade özgürlüğüne, saygılı olduğundan emin olmaya mecburdur. Aksinin kabulü halinde, Anayasa’ya saygı duymayan bir Kurul ‘un yetkisini de Anayasa’dan alması düşünülemez.
10. Üst Kurul’un değerlendirmesinde Anayasa’nın esas alınacak “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. maddesinin ilgili kısmı şöyledir: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar...
11. İfade özgürlüğü; kişinin düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları çeşitli yollarla serbestçe İfade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelmektedir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil olmak üzere düşüncelerin başvuruya konu bildiri gibi veya başka her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve bu konuda başkalarını ikna etme çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir (Anayasa Mahkemesi, (Bekir Coşkun [CIK], B No: 2014/12151, 4/6/2015, Ş 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, Ş 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, Ş 35-38).
12. İfade özgürlüğünün sadece toplum tarafından kabul gören ya da ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerli olduğu yinelenmelidir (Emin Aydın (2), R No: 2013/3178, 25/6/2015, Ş 35).
13. Anayasa Mahkemesi de İlker Deniz Yücel kararında “Ermenilere yapılan soykırım” ifadesine ilişkin şu değerlendirmede bulunmuştur: “Başvurucunun “Ermenilere yapılan soykırım “ şeklindeki söylemi yalnızca Türkiye ‘de değil uluslararası düzeyde de hararetli tartışmalara neden olan bir konuya ilişkindir. Salt böyle bir ifadenin kullanılması herhangi bir suçlamanın konusu olmamalıdır.” (Anayasa Mahkemesi, İlker Deniz Yücel, B. No: 2017/16589, 28/5/2019, ş 85).
14. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Hrant Dink kararında “tarihsel hakikat arayışı, devanı eden kamusal tartışmanın bir parçası olan ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır diyerek gazeteci Hrant Dink’in Ermeni Soykırımı’na ilişkin yazdıkları nedeniyle açılan ceza soruşturmalarının ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetmiştir.
15. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Altuğ Taner Akçam kararında da 1915 Ermeni Tehcirini ‘soykırım’ olarak nitelendirdiği için başvurucunun ceza soruşturmasına uğramasının ifade özgürlüğü ihlali olarak kabul etmiştir.
16. Hem ulusal hem de uluslararası yargı organlarının oturmuş içtihadı, 1915 Ermeni Tehcirinin ‘soykırım’ olarak nitelendirilmesinin ifade özgürlüğü tarafından korunduğu yönünde birleşmektedir.
17. Dolayısıyla Ermeni Tehcirini ‘soykırım’ olarak değerlendirmek, hiç şüphesiz ifade özgürlüğünün koruması kapsamında kabul edilmektedir. Bu nedenle Üst Kurul tarafından ilgili yayında sarf edilen sözlerin cezaya konu edilmesi, ifade özgürlüğünü ihlal edecektir.
18. Yukarıdaki gerekçeler göze alındığında, yayıncı kuruluşa ceza verilmesi, Anayasa’nın 26.maddesinde korunan “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti”ni ihlal edecektir.
19. Kurul, yayıncıya üst sınırdan idari para cezası vermiştir. Kurul kararında, alt sınırdan uzaklaşmasını gerekçelendirmemiştir. Programa yönelik ilk defa yaptırım uygulandığı göz önüne alındığında, üst sınırdan ceza verilmesinde, yasaya ve usule uyarlık yoktur.
20. Kurul ayrıca programın beş defa durdurulmasına karar vermiştir. Öyle ki, program durdurma tedbiri, programın yayınlanmasını yasaklayarak, ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir müdahale getirir ve istisnai durumlarda uygulanmalıdır. Kurul bu tedbirin gerekli olduğunu ortaya koyacak herhangi bir gerekçe sunmamıştır. Gerekçesi açıklanmaksızın program durdurma tedbirinin verilmesi usule ve yasaya aykırıdır.
(VC)