Haberin İngilizcesi için tıklayın
Edirne’nin Türkiye - Yunanistan sınırındaki Pazarkule Sınır Kapısına yakın bir bölgede kamp kuran mülteciler burada soğuk ve açlıkla mücadele ediyor.
Meriç nehrine çok yakın bir konumda olan Tunca Nehri kıyısına kamp kuran mülteciler ya havanın kararmasını ya da medyadan gelecek iyi haberleri bekliyor.
Kampta konuştuğumuz İbrahim Gaze isimli 19 yaşındaki Suriyeli genç “sınırların açılacağı” açıklamasıyla Cuma günü Edirne’ye geldiğinden bahsediyor:
“İstanbul Zeytinburnu’nda tekstilde çalışıyordum. Türkiye’ye 2013’te abimle birlikte geldik. Annem ve babam Suriye’de kaldı. Suriye’de okula gidiyordum ama buraya gelince okulu bırakmak zorunda kaldım. Geldiğimden beri tekstil atölyesinde çalışıyorum. Geçen seneye kadar maaşım 300-400 liraydı. Bu sene 2 bin liraya yükselttiler. Sigorta yapmıyorlar. Sen Suriyelisin deyip çalıştırıyorlar. Yedi senedir sabah 8.00 akşam 20.00 çalışıyorum. Gitmek istiyorum. Türkiye’yi çok seviyorum ama daha iyi bir gelecek için gitmek istiyorum.
“Sınırı geçmeye çalışırken Yunanistan askeri yakaladı bizi. Dövdü, kıyafetlerimizi aldı sonra da geri gönderdi. Pazartesi İstanbul’a dönüp kıyafet aldım. Dün (Çarşamba) yine buraya geldim. Avrupa’ya gitmek istiyorum. Yunanistan’da zaten kalmak istemiyoruz. Bıraksınlar gidelim.”
Akşamüstü ateşler yakılıyor
Tunca nehrinin kıyısına kamp kuran mültecilerin sayısı hiçte azımsanacak gibi değil. Kampta bekleyiş sürerken kadınlar çocuklarının ihtiyaçlarını halletmeye çalışırken erkekler de havanın soğumasıyla etrafta ağaç dallarını toplayıp ateş yakmaya çalışıyor. Ağaçların üstünde dalları baltalarla kesmeye çalışanlar da var.
"Pasaportumu, telefonumu alıp geri gönderdiler"
Etrafta dolaşırken 31 yaşındaki Elham Mecid’e rastlıyoruz. Irak’tan eşi ve çocuklarıyla geldiğini anlatan Elham şunları söylüyor:
“Türkiye güzeldi. Burada arkadaşlarımız vardı. Hatta buraya gelirken arkadaşlarımız gitme diye ağladılar, buraya gelmemizi istemediler. Bizi çok sevdiler, biz de onları çok sevdik ama burada geçinemiyoruz. Çalışıyorsun maaşını vermiyorlar. Geçinmekte zorluk çekiyoruz. Bu nedenle de gitmek istiyoruz.”
“Geçmeyi denedik ama Yunanistan askeri bizi durdurdu. Pasaportumu, telefonumu aldı buraya geri gönderdi. Şu an hiçbir şeyimiz yok. Bekliyoruz. Tekrar geçmeyi deneyeceğiz.”
Pazarkule gazetecilere yasak
Tunca Nehri’ne altı kilometre uzaklıktaki Pazarkule Sınır Kapısı’na gitmek üzere kamptan ayrılıyoruz. Ana yoldan ilerlerken kapıya iki kilometre kala polis daha fazla ileriye gitmenin yasak olduğunu söylüyor. Geri dönüp ara sokaklara girdiğimiz de ise yüzlerce mültecinin burada ormanlık alan içindeki tel örgülere doğru yürüdüğünü görüyoruz.
Nehirden yüzerek geri döndüler
Somalili üç kişi battaniyelere sarılmış ıslak bedenlerini ısıtmaya ve kurulanmaya çalışıyor. Nehre atlamışlar ancak karşıya geçince yakalanıp aynı yoldan geri gönderilmişler…
Hava kararırken tarla yürüyüşü başlıyor
Bulunduğumuz alanda sadece sınıra değil, sınırdan merkeze doğru da bir hareketlilik var. Sınırdan dönenler aç olduklarını, yemek alıp yollarına devam edeceklerini söylüyor. Ağaç altına oturmuş insanlar yemeklerini yiyor, ihtiyaçlarını karşılaşıyor. Karnını doyuran tarladan tel örgülere doğru yola çıkıyor.
Sınıra doğru ilerlerken gördüğümüz bir gazeteci gözaltından yeni çıktığını Jandarma’nın kendisini 40 dakika tuttuğunu söylüyor. Jandarma ya da sivil polislerin bölgeye gazeteci girmesine izin vermediğini aktaran gazeteci, sadece mültecilere “geçiş izni olduğunu” söylüyor.
Hava karardıkça tel örgülerin önü de doluyor. (HA/AS)