Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi direktörü Murat Çekiş, örgütün çalışmalarından ve medya üzerindeki dönüştürücü etkisinden bahsetti.
"1961 yılında kurulan Uluslararası Af Örgütü'nün esas derdi insan haklarının İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve diğer uluslararası sözleşmelere uygun olarak uygulanmasını sağlamak. 150 ülke ve 35 milyondan fazla gönüllüyle, gönüllü eylemler yapan gruplar halinde örgütlenen bir yapısı var. Örgüt, hükümetlerle yoğun görüşme içinde, yaptıklarıyla ilgili devletlere 'neden?' diye soruyor."
Çekiş, Uluslararası Af Örgütü'nün çalışmalarının Türkiye basınında bir dönüşüm sağlayıp sağlamadığına ilişkin soruya şöyle cevap verdi: "Uluslararası Af Örgütü olarak enformasyonları ilgili ağlardan toplayıp basına işlenmiş bir halde servis etmemiz, gazetecilerin metni habere çevirmesine gerek bırakmayarak, rapor ve araştırmalarımızın daha hızlı yayılmasına imkan sağlıyor. Bunun yanında medya ve sivil toplum örgütleri arasındaki ilişki açısından da Af Örgütü başarılı. İnsan hakları ile ilgili konuların medyada daha görünür olmasını sağladı. Ancak genellikle hak örgütlerinin kapasiteleri çok değil ve medyanın da bu örgütlere daha açık ve toleranslı olması lazım."
Kadın Kurtuluşu Dayanışmadan Geçiyor
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'na yapılan ziyarette vakfın gönüllülerinden Zelal Yalçın ve Gülten Aslan, kadın hareketinin Türkiye'deki örgütlenişini, Mor Çatı'yı ve medya ile olan ilişkileri anlattı.
Akademisyenlerin, sosyalist örgütlerdeki kadınların da bir araya gelerek dahil olması, yurt dışı deneyimlerinin etkisi ve dayanışma ihtiyacı ile örgütlenen kadın hareketi 1990'larda etkinliğini arttırdı ve Mor Çatı da bu örgütlenmeler arasındaki yerini aldı.
Kaktüs, Pazartesi, Amargi, Feminist Politika gibi yayınlara dikkat çeken gönüllüler, ana akım medyanın kadın imajını nerelerde kullandığına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Alternatif medyanın katkılarının yanı sıra, ana akım içinde yer almaya başlayan feminist kadınların da önemli etkiler yaratacağını düşünen Yalçın ve Aslan her tür soruna rağmen çözümün kadın dayanışmasından geçtiğini vurguladı. Yalçın, "Kadınların birbirini sevmesi gerekmiyor. Kadın kurtuluşu, buna rağmen dayanışabilmekten geçiyor." İfadelerini kullandı.
Hrant'ın Bıraktığı Yerden...
Okuldan Haber Odasına (OHO) programında hak örgütleri ziyareti kapsamında son durak Uluslararası Hrant Dink Vakfı'ydı. 2007 Haziran ayında kurulan ve aynı yılın Aralık ayında aktif çalışmalarına başlayan vakıf, Hrant Dink'in ailesi ve aydınlardan gelen desteklerle kuruldu. Vakıf üyesi Nora Mildanoğlu, vakfın Hrant Dink'in dert edindiği konular üzerine çalışmalar yürüttüğünü anlattı.
Vakfın tarih, demokratikleşme, insan hakları, kapalı Türkiye-Ermenistan sınırı, kültür- sanat üzerine çalışmalarından bahseden Nora, kısaca bu alanları anlattı.
Medyada nefret söylemi üzerine de çalışmalar yürüten vakıfta gazeteler her gün bir ekip tarafından taranıyor ve belli kategorilere göre etiketlenerek internet sitesinde paylaşılıyor.
Nefret söylemi üzerine çalışmaları koordine eden Garen Kapril, gazete taramalara yönelik gönüllülerden çok destek aldıklarını anlattı. Her dört aylık çalışmanın sonunda raporlar hazırlayarak gazetelere gönderen vakıf üyeleri, bu raporların nefret söylemini azaltmakta önemli katkılarının olduğunu ifade ediyor.
Daha çok etnik ve dini temelli nefret söylemlerine yoğunlaşan vakıf, sivil toplum örgütlerinin de desteğiyle cinsiyetçilik, engellilere yönelik nefret söylemi üzerine de araştırmalar yürütmeye çalışıyor. (BK/HH)
Hrant Dink Vakfı'nın çalışmalarını takip etmek için tıklayınız.