OHO 2011
Gazeteci Haklarını Bilmeli
“Size özlük haklarınızı anlatacağım ama haberciliğe başlayınca bu hakları size hemen teslim edeceklerini sanmayın.”
Fikret İlkiz, Okuldan Haber Odasına (OHO) programının ''Habercinin özlük hakları ve sorumlulukları'' oturumunu bu sözlerle açtı. İlkiz BİA Hukuk danışmanı, Türk Ceza Hukuku Derneği Genel Sekreteri, Güncel Hukuk Dergisi Genel Koordinatörü; İstanbul ve Bilgi üniversitelerinde ders veriyor.
İlkiz sunumda Osmanlı’nın son dönemlerinden bugüne gazeteciler için çıkarılan yasaların kısa bir tarihini verdi; ''geçmişi bilmek bugünkü hak mücadelesinde çok önemli''.
İlkiz pek çok iletişim fakültesi mezununun hukuksal düzlemdeki haklarından pek az haberdar olduğunu belirtti, yasalarla medya sektörünün gerçekleri arasında büyük uçurumun varlığına dikkat çekti.
“Örgütlülük çok önemli”
212 sayılı yasa olarak bilinen ''Basın Mesleğinde çalışanlarla çalıştırılanlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkında kanun'' medya çalışanları için özlük hakları anlamında hayati önem taşıyor. Ancak işverenler gazetecileri 212 yerine İş Kanunu'na göre çalıştırmayı tercih edebiliyor.
Öte yandan, 212'deki ''gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan'' şeklindeki gazeteci tanımı bugünün radyo, televizyon ve internet yayınlarında çalışanları kapsamıyor.
''Bu nedenle 1961'de yürürlüğe giren 212'nin yeniden gözden geçirilmesi elzemdir. Medya işverenleri 212'yi yürürlükten kaldırmak istiyor. Gazetecilerin toplu iş sözleşmesi yapabilmek için mücadele etmeleri gerekiyor. ''
OHO katılımcılarının geleceğin gazetecileri yani “fikir işçileri” olarak bu mücadelenin özneleri olmaları gerektiğini söyleyen İlkiz, “Yasalar bunlar ama realite farklı. O yüzden örgütlülüğü sağlamak çok önemli,” dedi.
Dış Basında Türkiye
Merkezi New York'ta bulunan The Wall Street Journal gazetesinin Türkiye’deki yerel muhabirliğini yapan Ayla Albayrak ''Dış basında Türkiye'' başlıklı oturumda uluslararası basın için çalışma koşullarını anlattı, deneyimlerini genç gazetecilerle paylaştı.
“Yabancı basın için çalışmak bir yandan eğlenceli; çünkü çok hareketli. Kırkpınar’daki yağlı güreşten Hatay’a geçen Suriyeli mültecilere kadar pek çok konuyu haber yapıyorsunuz. Fakat bu durum, belli bir alanda derinleşmenizi önleyebiliyor.
“Çok sert bir siyasi duruşla ben Kürt sorununa bulaşmam diyorsanız yabancı basın size göre değil demektir. Yurtdışına haber yapan bir gazetecinin özellikle daha açık, her konuya eğilebilen bir muhabir olması gerekiyor. ''
"Yabancı basın da siyah-beyaz görmek isteyebiliyor"
Albayrak The Wall Street Journal'de kadrolu çalışıyor, ancak daha önce Finlandiya basını için haber yaparken serbest gazeteciydi.
“Yabancı bir gazete için Türkiye’de ‘freelance’ çalışmak ilginizi çekiyorsa yabancı dillerinizi mutlaka güçlendirin, ilgi alanlarınızın üstüne gidin. Çalışmak istediğiniz gazetelere haber yazıp teklif ederek şansınızı denemeye başlayabilirsiniz.
''Özellikle İskandinav basınının gazeteciyi hayli özgür bıraktığını söyleyebilirim. Fakat diğer ülkeler, yazdığınız haberleri daha egzotik ya da daha siyah-beyaz görmek isteyebiliyor. Türkiye gibi hareketlerin iç içe geçtiği, karmaşık bir siyasi yelpazeyi barındıran bir ülkeyi kalın çizgilerle habere aktarmam istendiğinde zorluk yaşıyorum.''
Yabancı basın için çalışan biri olarak, hem Finlandiya hem Türkiye vatandaşı olmanın da bazı zorlukları olduğunu söyleyen Albayrak, Türkiye’deki hak ihlalleriyle ilgili haber yaptığında Finlandiya’daki Türkiyelilerden olumsuz tepkiler alabildiğini belirtti. (İA/EKN)