Anayasa Mahkemesi (AYM) Fatsa’da “Siyanüre Hayır” eylemi nedeniyle haklarında beşer ay hapis cezası verilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılan altı yaşam savunucusunun başvurusunda karar verdi.
AYM, Anayasa’nın 34. Maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini belirtti. İhlalin sonuçlarının kaldırılması için yeniden yargılama yapılması ve 1000’er lira manevi tazminat ödenmesi yönünde hüküm açıkladı.
AYM kararında toplantı hakkının demokratik toplumun temel değerlerinden, devletin bu hakkı kullananlara sabır göstermesinin de demokrasinin gereğinden olduğunu söyledi.
Yerel mahkeme 5 ay ceza verdi
AYM, kararında yer alan bilgilere göre başvurucular, Fatsa’da bir şirketin siyanürle altın elde etme faaliyetlerinin çevre ve insan sağlığına zararlı olduğu gerekçesiyle 25 Ocak 2015’te düzenlenecek yürüyüş için idareye bildirimde bulundu.
Emniyet tedbiri alındı. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı yürüyüş, bildirilen güzergahtan ileri bir noktaya ilerledi.
Altı kişi hakkında, bildirimde bulunan güzergahı aşarak yürüyüşe devam edilmesi ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu 11. maddede yer alan, toplantı düzenleme kurulundan yedi kişinin alanda olduğuna dair tutanağın kolluk amirine verilmediği gerekçesiyle iddianame hazırlandı.
Fatsa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, başvurucular tutanağı vermeyi unuttuklarını, yürüyüş yapan kalabalığı engelleyemedikleri için yürüyüşün devam ettiğini belirtti. Mahkeme 15 Temmuz 2015’te beşer ay hapis cezası verip, hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Karar itirazı da Ünye Ağır Ceza Mahkemesi 6 Ağustos 2015’te reddetti.
Altı isim 6 Ekim 2015’te, gösteri yürüyüşüne katılma nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasıyla AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
AYM: Toplantı hakkı demokratik toplumun temel değerlerinden
AYM kararında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının demokratik toplumun en temel değerleri arasında olduğunu belirtti.
İfade özgürlüğünün özel bir biçimi şeklinde tarif ettiği bu hakkın ifade özgürlüğünün ışığında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Temel hak ve özgürlüklere yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olabilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerektiğine işaret etti.
AYM, siyasi ve kamu yararını ilgilendiren meseleler söz konusu olduğunda toplantı hakkına yapılan müdahalelerin daha dar yorumlanması gerektiğini söyledi.
“Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplantı hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir.”
“Yürüyüşün uzaması gösteriyi barışçıl olmaktan çıkarmaz”
AYM, kararında başvurucuların ceza almalarına neden olan tutanağı zamanında teslim etmemelerinin kamu düzeni açısından ne şekilde sonuç doğurduğunun incelenmesi gerektiğini, ancak idarenin tutanakları, iddianame ve mahkeme kararında buna dair tespit yer almadığını söyledi.
“Barışçıl bir gösterinin veya basın açıklamasının ilke olarak cezai yaptırım tehdidine maruz bırakılmaması gerekir” diyen AYM, yürüyüşün belirlenen yerin dışına taşmasının veya tutanağın verilmemesi de dahil bazı usule ilişkin eksikliklerinin giderilmemesinin tek başına gösteriyi barışçıl olmaktan çıkaramayacağını belirtti ve ekledi;
“Dolayısıyla Mahkemece barışçıl niteliğini kaybetmemiş ve şiddet içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleyenler hakkında 5 ay hapis cezası ve HAGB kararı verilmesi şeklindeki müdahaleyi tek başına haklı kılmaz.”
“Düşüncelerini iyi niyetle ortaya koydukları dikkate alınmamış”
AYM, yerel mahkemenin kararında toplantı ve gösteri yürüyüşünün barışçıl olup olmadığı, eylem nedeniyle toplumsal hayatın etkilenip etkilenmediği ve kamu düzenin bozulup bozulmadığının değerlendirilmediğini söyledi.
“Kararda göstericilerin kamusal yaran oldukça yüksek olan bir amaca yönelik olarak bir araya geldikleri ve düşüncelerini barışçıl ve iyi niyetli şekilde ortaya koydukları dikkate alınmamış, usule ilişkin eksiklikler gerekçe gösterilerek cezalandırma yoluna gidilmiştir.
“Dolayısıyla belirtilen hususlar çerçevesinde müdahalenin zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği yönünde herhangi bir tespit de yapılmamış olup ilk derece mahkemesi tarafından müdahalenin gerekli olduğunu gösterilebilmiş değildir. Bu nedenle verilen ceza hükmü ve HAGB kararının gerekçesinin müdahale için ilgili ve yeterli olduğu söylenemez.”
“HAGB, kamu düzeni için gerekli değil”
AYM, HAGB kararı nedeniyle başvurucuların beş yıl denetim altına alındığını belirtti.
“Barışçıl bir gösteri nedeniyle cezai yaptırım tehdidi altında bulunma sonucunu doğuran söz konusu kararın kural olarak meşru amaçlan gerçekleştirmek için gerekli görülen önlemler ile barışçıl toplanma hakkı arasındaki dengeyi sağladığı söylenemez.”
HAGB kararı verilerek başvurucuların beş yıl denetimli serbestlik altına alınmasının Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeni meşru amacının sağlanması için gerekli olmadığı sonucuna ulaştı.
Başvuruculardan Atabay: Eylem barışçıldı
Başvuruculardan Güven Atabay, bianet’e yaptığı açıklamada ceza konusu olan eylemin gayet barışçıl geçtiğini anlattı, AYM kararının vicdani olarak rahatlatıcı olduğunu söyledi.
Atabay, eylemden bu yana geçen üç senede köylülerin siyanürle altın madenciliğinin etkilerini öğrenip, istemediğini anlatırken “Ancak iş işten geçmiş durumda” dedi.
Fatsa-Ünye Doğa Koruma Platformu’nun ardından Çevre Derneği’ni kurduklarını, siyanüre karşı eskisi gibi fiili mücadele olmasa da hukuki süreçlerin ve bilgilendirme toplantılarının Dernek ile devam ettiğini söyledi. (BK)
* Fotoğraf: http://www.kuzeyormanlari.org