Haneen Mousa, son 12 gündür bir türlü uyanamadığı bir kabus gibi hissettiği mevcut gerçekliğini düşünürken gözyaşları yüzünden akıyor.
Üç aylık hamile, iki ve üç yaşlarında iki kız çocuğuna bakıyor ve İsrail'in kuşatma altındaki bölgeye yönelik büyük bir kara harekatı tehdidi altında Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Jabalia'daki evinden zorla çıkarıldı.
Stres, kanama nöbetleri, düşük korkusu...
Ancak Haneen aynı zamanda savaşın ve beraberinde getirdiği stres ve sürekli paniğin hamileliği üzerinde yarattığı etkinin düşük yapmasına neden olacağı korkusuna kapılmış durumda.
Kanama nöbetleri geçiriyor ve acilen tıbbi muayeneye ihtiyacı var. Ancak İsrail'in Gazze'ye yönelik amansız ve şiddetli bombardımanı, Gazze'deki hamile kadınların çoğunun doktorlara ve tıbbi hizmetlere erişimini neredeyse imkansız hale getirdi.
"Duygusal sağlığım derinden etkilendi. Kızlarım ve karnımdaki doğmamış çocuk için duyduğum korkudan bunalmış durumdayım. Gözyaşlarımı tutamıyorum," diyor Middle East Eye'a.
Haneen, İsrail'in Gazze'yi terk etmeleri ya da hava saldırılarına maruz kalmaları yönündeki uyarılarının ardından yüz binlerce insanın kuzey Gazze'den güneye geçmesiyle durumun giderek "dehşet verici" bir hal alması üzerine Jabalia'dan çıktı.
28 yaşındaki anne, Gazze Şeridi'nin merkezinde yer alan Al-Maghazi Mülteci Kampı'ndaki ailesinin yanına sığındı.
Gazze'de 50 bin hamile kadın doğum hizmetinden yoksun
Hamilelik hormonları ve savaş
"Evimden Al-Maghazi'ye yolculuk çok üzücü bir deneyimdi. Çocuklar korku içinde ağlıyordu, erkekler ve kadınlar panik halindeydi ve nereye sığınacaklarını bilemedikleri için yönlerini şaşırmış gibiydiler" dedi.
"Hamilelik hormonları zaten bir annenin duygusal sağlığını önemli ölçüde etkiliyor, ancak devam eden savaş sıkıntımı daha da arttırdı."
İnternete erişimin ciddi şekilde kısıtlanmış olması, insanların sahadaki durumdan haberdar olmalarını zorlaştırıyor. Bu arada, İsrail ordusunun Gazze'deki ana telekom şirketlerini vurmasının ardından iletişim ciddi şekilde kesildiği için bir kadın doğum uzmanı ve jinekoloğa ulaşma çabaları da başarısız oldu.
Haneen savaş sırasında şu ana kadar yaşadığı en üzücü anın komşularının evinin bombalanması olduğunu söyledi.
"Yoğun siyah duman evimizi sardı ve camlar kırıldı. Kızlarımı göremiyordum ama onların dehşet içindeki çığlıklarını duyabiliyordum" dedi sesi titreyerek.
Kız ya da oğlan ismi 'Salam' olacak
"O gece savaşın en yoğun yaşandığı geceydi. Büyüklüğü ancak 150 metrekareyi bulan evde 60'tan fazla perişan kadın ve çocuk bir araya toplanmıştı."
Şu anda ailesinin Al-Maghazi kampındaki evinde olan Haneen, etraflarına bombalar düşmeye devam ettiği için kendini hala güvende hissetmiyor.
"Doğmamış çocuğumun cinsiyetini bugün bile bilmiyorum ama kız ya da oğlan olmasına bakmaksızın bebeğime barış anlamına gelen 'Salam' adını vermeye karar verdim" dedi.
Doktor Radi: 12 günde sadece 10 hamile kadın geldi
El Avde Hastanesi doktorlarından Adnan Radi, savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde yaklaşık 50 bin hamile kadının doğum öncesi bakıma erişemediğini hatırlatarak şunları kaydetti:
"Bu durum özellikle yüksek riskli gebelikleri olan kadınların karşılaştığı zorlukları daha da arttırdı. İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırmaya başlamasından bu yana hastanenden hiç ayrılmadım. Ne yazık ki son 12 günde sadece 10'dan az hamile kadın hastaneye ulaşabildi."
"Normal şartlar altında günde yaklaşık 100 hamile kadına bakım sağlıyoruz."
Bombardıman altında doğum yapan kadınlar...
Radi, bombardımanın kadınların kliniklere ya da hastanelere ulaşmasını neredeyse imkansız hale getirmesi nedeniyle pek çok kadının sokaklar ya da arabalar gibi güvenli olmayan ortamlarda doğum yapmak zorunda kaldığını söyledi.
"Bazı kadınlar doğmamış bebeklerini kaybetti ve diğerleri rahim veya rahim ağzı yırtılması, iç kanama ve plasenta dekolmanı gibi ciddi komplikasyonlar yaşadı" diye ekledi.
Doktor Radi, "Gerçek bir trajediyle karşı karşıyayız. Kayıpların yarısından fazlası masum çocuklar ve kadınlardan oluşuyor ve bundan sonrası daha da korkunç sonuçlar vaat ediyor" dedi.
Shaima'nın sürekli endişe hali
"Kadınların yaşadığı psikolojik travmanın iyileşmesi için onlarca yıl gerekecek. Yaşadıkları çile anlaşılır gibi değil."
26 yaşındaki Shaima altı aylık hamile ve iştahını tamamen kaybetmiş durumda. Yoğun stres ona büyük zarar vermiş ve her yemekten sonra kusmasına neden oluyor.
Üç yaşında bir kız çocuğu annesi olan Shaima, bombardımanlardan ve penceresinin önündeki füze saldırılarından yükselen siyah dumanı görmekten "çok korkuyor".
"Sürekli bir endişe içindeyim" diyen Shaima, "En büyük korkum doğmamış çocuğumu kaybetme ihtimali" diyor.
"Kızım Jehan korkudan uyuyamıyor"
Savaş başladığından beri açıklanamayan kanamalar yaşayan Shaima, doktor aramak için evinden çıkmaya korktuğu için bu kanamaların ciddiyetini anlayamıyor.
Shaima, uyanıp kızı için kahvaltı hazırlamak ve onunla oynamaktan oluşan huzurlu günlük rutinine geri dönmeyi özlüyor.
Oysa şimdi Jehan'ın gece boyunca zar zor uyumasından ve sürekli ağlayarak uyanmasından endişe ediyor.
"Sadece taşıdığım bebeğin iyiliği için değil, aynı zamanda kızım Jehan'ı korkudan korumak için de dirençli ve sakin kalmak için çaba sarf ediyorum."
*Haber, Londra merkezli Middle East Eye'dan alınmıştır.
(NT)