Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı'ndaki 496. haftalarında 12 Eylül darbesinin ardından lise öğrencisiyken gözaltında kaybedilen Hüseyin Morsümbül için toplandı.
Anne Fatma Morsümbül'ün adalet talebini yinelediği mektubunu Cumartesi İnsanları'ndan Nur Sürer okurken aile adına konuşan kardeş Şahin Morsümbül söz aldı.
"Hüseyin'e sahip çıkmak"
Fatma Morsümbül hastanede olduğu için Galatasaray MEydanı'nda olamadığını belirttiği mektubunda "Yılarca Galatasaray'a oğlum Hüseyin ile buluşmanın hayaliyle geldim. Bizi söküp atmak istediler, copladılar, yerlerde sürükleyip gözaltına aldılar, vazgeçmedik" dedi.
"Galatasaray'a sahip çıkmak Hüseyin'e sahip çıkmaktı. Ben hastanedeyim ama çocuklarım, torunlarım Galatasaray'da."
"Altı çocuklu, kendi halinde bir aileydik. Darbe sonrası askerler ve polisler basın yaptı. Lise öğrencisi oğlumun gözleri ve elleri bağlandı. 'İfadesini alıp beş dakika sonra geri getireceğiz' diye götürdüler. Bir daha göremedik.
"Hüseyin en büyük oğlumdu. Aklım fikrim hep ondaydı, sonraki eş çocuğuma annelik yapamadım. Çocuklarım birbirini büyüttüler.
"Ekin bu ortamda büyüdü, ağabeyinin adını alarak dağa gitti. Bir kaç yıl sonra çatışmada öldürüldü. Ölü bedenine işkence yaptılar.
"İki oğlumu bu kirli rant savaşında kaybettim. Evlat acısını biliyorum. Bu acıyı başka anneler yaşamasın diye barış istiyorum."
Anne Fatma Morsümbül oğlunu gözaltına aldığını belirttiği yüzbaşı Durmuş Coşkun Kıvrak ile Kenan Evren'in yargılanması talebini yineledi. Hüseyin Morsümbül'ün kardeşi Şahin Morsümbül ise ağabeyi kaybedildiğinde on yaşında olduğunu, gece baskınlarının psikolojik olarak onları yıprattığını anlattı.
Hüseyin Morsümbül nasıl kaybedildi?
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı Cumartesi İnsanları'ndna Sebla Arcan okudu. Açıklamada Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilişi şöyle aktarıldı:
"12 Eylül askeri darbesinden 6 gün sonra 18 Eylül 1980 akşamı, Morsümbül ailesinin Bingöl’deki evi Yüzbaşı Durmuş Coşkun Kıvrak komutasındaki asker ve polisler tarafından basıldı. Ailenin lise öğrencisi oğlu Hüseyin gözaltına alındı.
“ 'Oğlumu nereye götürüyorsunuz?' diyen annesine 'ifadesini alıp bırakacağız' denildi. Hüseyin, elleri ve gözü bağlı bir şekilde askeri araca bindirilerek Bingöl Askeri Tugay Komutanlığı’na götürüldü.
"Onu soran ailesine Hüseyin’in yüksek güvenlik önlemleri ile korunan taburdan kaçtığı söylendi. Hüseyin’in anne ve babası gözaltına alındı. Baba Hanifi Morsümbül ağır işkence gördü. Olaydan 5-6 gün sonra anne Fatma ve baba Hanifi Morsümbül’ün askeri savcılık tarafından ifadesi alındı. Ama Hüseyin’in kaybedilmesi ile ilgili hiçbir işlem yapılmadı, dosya bile açılmadı. Hüseyin’den bir daha haber alınamadı.
"Olaydan dört yıl sonra, o dönem tugayda asker olduğunu, vicdan azabı çektiğini söyleyen bir kişi Morsümbül ailesine telefonla ulaştı. Hüseyin’in işkencede öldürüldüğünü ve battaniyeye sarılarak Genç ilçesine doğru götürüldüğünü söyledi.
“ 'Dava açarsanız tanıklık yaparım' dedi.Hüseyin’in akıbeti konusunda hiçbir şey yapmayan devlet, 2003 yılında onu askerliğini yapmamış diye vatandaşlıktan çıkardı."
Sorumlular
Açıklamada Hüseyin Morsümbül'ün kaybedilmesinden sorumlu tuttukları kişiler sıralanarak Morsümbül'ü gözaltında kaybetme suçundan yargılanmaları istendi.
"Hüseyin Morsümbül’ün kaybedilmesinden doğrudan sorumlu tuttuğumuz; Emekli Albay Durmuş Coşkun Kıvrak’ın, Hüseyin’i işkence ile sorgulayan diğer askeri unsurların ve 12 Eylül cuntasının baş aktörü Kenan Evren’in “Hüseyin Morsümbül’ü gözaltında kaybetme suçundan yargılanmasını istiyoruz.
"Hüseyin Morsümbül’ü kaybeden, akıbetini soruşturmayarak karanlıkta bırakan tüm asker ve sivil görevlilerin, yargılanmasını istiyoruz." (BK)