Haberin İngilizcesi için tıklayın
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayetinde 3'ü polis 4 kişin yargılandığı davanın 5'inci duruşması başladı.
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015'te öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi cinayeti davası başladı. Davada, Sinan Tabur, Mesut Sevgi, Fuat Tan’ın "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek"ten 3 yıldan 9 yıla kadar ve hakkında yakalama kararı bulunan PKK üyesi Uğur Yakışır’ın ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçundan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor.
Duruşmayı Tahir Elçi'nin kardeşleri Mehmet Elçi, Ömer Elçi, Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Dudu, bölgedeki baroların başkanları ve çok sayıda yabancı kurum ve kuruluş temsilcileri katıldı.
Duruşmada avukatlar taleplerini dile getiriyor.
Ailesinin Avukatı Erdal Doğan, dönemin Başbakanı ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun talebe rağmen dinlenilmemesi nedeniyle gerçek bir yargılama yapılmadığını belirtti.
MA'nın haberine göre; avukatlar Nehir Bilece ile Özcan Sarıoğlu, Tahir Elçi davasında tanık olarak dinlenen ve İzmir 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Deniz Ataş ile yaptıkları görüşmenin tutanaklarını mahkemeye sundu.
"MİT'ten olduğunu söyleyen 3 kişi görüştü"
Avukatların Tahir Elçi davasında tanık olarak dinlenen Deniz Ataş ile yaptıkları ve tutanak altına aldıkları görüşme şu şekilde:
“Bolu hapishanesindeyken Ocak ayında saat 2-3 gibi, 3 kişinin görüşmeye geldiğini, gardiyanın kendisine ‘gel avukat geldi seninle görüşecek’ dediğini aktarmıştır. Tutuklu ‘ben de avukatım Özüm hanım geldi sanıp çıktım’ şeklinde beyanda bulunmuştur.
‘Açık görüş odasında beni bekliyorlardı. Ellerinde askeri dosyaları ve benim davamın dosyası vardı’ şeklinde ifade etmiştir. Görüşmeye gelen kişilerin kendilerini MİT olarak tanıttıklarını ‘Korkma biz seni koruruz, aileler nasıl para yatırıyor, avukatlar nasıl içeri not gönderiyor, örgüt nasıl haber gönderiyor.
"İfadeni geri çekeceksin"
“Avukatını tanıyoruz, cevap ver, vermezsen senin avukatının ne iş yaptığını biliyoruz, onu da tutuklarız. Tahir Elçi dosyasında ifadeni geri çekeceksin. Tahir Elçi’yi biz öldürdük diyeceksin. İfadeni geri çekmezsen başına gelecekleri göreceksin, seni rahat bırakmayacağız’ dediler.
“Avukat Özüm ve Avukat Ayşe’yi sorarak, ‘Tutanak tutup, onları tutuklayacağız, diyeceğiz ki bunlar sana zorla ifade verdirtiyorlar’ şeklinde görüşmenin geçtiğini kendisinin onlarla görüşmeyi kabul etmediğini, doğruları söylediğini, onların zoruyla yalan ifade vermeyeceğini belirtmiştir.
Tanığa tehdit: Öyle bir yere göndereceğiz ki...
‘Saat 17.00’a kadar beni odada tuttular. İsimler sordular, cezaevinde kim komünist, size kim para yatırıyor, hangi avukatlar para yatırıyor, içeri not sokuyor cevap ver’ diye belirtmiştir. 3 kişinin kendisi ile görüşme yapmasının ve kendisinin baskıyı kabul etmemesi üzerine ‘Seni öyle bir yere göndereceğiz, ailen bile göremeyecek’ dediğini bir hafta geçmeden kendisinin buraya sürgün edildiğini belirtmiştir.
Avukatım diye tanıttı, ismini söylemedi
“ Yine bir başka gün ‘Avukat görüşmesine götüreceğiz’ diye memurlar tarafından odadan çıkarıldığını, telefonla görüşme ve açık görüşlerin yapıldığı bölüme götürüldüğünü, karşıda bir erkeğin durduğunu, kendisini daha önce hiç görmediğini ve tanımadığını, kendisinin geleceğinden bilgisi olmadığını, gelen kişinin kendisini ‘Ben avukatım’ diye tanıttığını ancak ismini sormasına rağmen söylemediğini, elinde bir dosyanın bulunduğunu, dosyanın üzerinde ‘Çapraz şekilde üst üste duran iki silah işareti’ olan bir amblem benzeri şeklin bulunduğunu dile getirmiştir.
Kendini avukat olarak tanıtan kişinin kendisi ile görüşmek için buraya geldiğini söylemesi üzerine, bu görüşmeyi kabul etmediğini dile getirip odadan çıktığını belirtmiştir. Üzerindeki baskı ve tehdidin hala devam ettiğini, bu sebeple hiç kimseyle görüştürülmediğini, avukat görüşmesine çıkarılırken dahi koridorun boşaltıldığını belirtmiştir."
Avukatların talepleriyle devam eden duruşmada Avukat Neşet Girasun, "Tahir Elçi'nin siyasi bir cinayet sonucu katledildiği" yönündeki beyanları nedeniyle dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun tanık olarak dinlenilmesini istedi.
TIKLAYIN- Tahir Elçi cinayetinde TÜBİTAK'a arızalı harddisk gönderildi
ATK ve TÜBİTAK'a müzekkere
Van Baro Başkanı Zülküf Uçar ise; "istihbarat görevlilerinin dinlenilmeden iddianame düzenlemenin hatalı olduğunu, katliamın her yönüyle aydınlatılması gerektiğini" belirtti.
Taleplerin ardından mahkeme başkanı, savcıya mütalaasını sordu. Savcı, TÜBİTAK'a müzekkere yazılması ve Ahmet Davutoğlu'nun dinlenilmesi talebini reddini istedi.
Verilen aranın ardından Mahkeme heyeti, "12 saniyelik kayıp kamera görüntülerinin silinip silinmediği, montaj yapılıp yapılmadığı ya da görüntülerin neden kesik olduğunun sorulması için ATK'ye müzekkere yazılmasına, ATK ve TÜBİTAK'a gönderilen müzekkere sonuçlarının beklenilmesine, Ahmet Davutoğlu'nun tanık olarak dinlenilmesine ve sanıkların SEGBİS ile duruşmalara katılmasına karar verdi.
Mahkeme, tanık olarak dinlenilmesi istenen polislerin ve ihbar mektubu gönderen kişilerin dinlenilmesi taleplerini ise reddetti. Dava 13 Kasım 2022'ye ertelendi.
TIKLAYIN - “Tahir Elçi O 13 Saniyede Vuruldu”
Avukat Mahsuni Karaman polis kamerasının görüntü kayıtlarında 13 saniyenin kayıp olduğunu, Elçi’nin o 13 saniyede vurulduğunu açıklamıştı:
“Görüntülerde iki PKK militanının, Dört Ayaklı Minareye koşuşuna odaklanmış durumda. Ve kayıtların tamamı kesintisiz sürüyor, tüm süreç görünüyor. Görüntü kayıtlarında kesiklik olan tek kayıt, Fotofilm Şube’nin kaydı. Görüntü Elçi’nin sesi duyup irkilmesiyle donuyor, aynı kayıt, iki militanın sokaktan girişiyle başlıyor. görüntü kayıtlarını karşılaştırdık, o kayıtta 13 saniyelik bir boşluk, kesinti var. İşte Tahir Elçi o 13 saniyede vuruluyor.”
TIKLAYIN - Forensic Architecture Tahir Elçi Cinayetiyle İlgili Raporunu Açıkladı
Londra Üniversitesi’ne bağlı çalışan araştırma ajansı Forensic Architecture’ın cinayetle ilgili adli araştırmasında, olay yerindeki polis memurları kuvvetli suç şüphelisi olarak tanımlanmıştı.
İddianamede ne var?
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te öldürülmesiyle ilgili iddianameyi 26 Mart 2020’de hazırladı, 10. Ağır Ceza Mahkemesi 3 Nisan 2020’de kabul etti.
İddianamede üçü polis dört sanık şüpheli olarak yer alıyor.
Sanık polisler M.S., F.T. ile S.T.'nin "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten" 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi isteniyor.
Diğer şüpheli Uğur Yakışır ise “kasten öldürme, olası kast ile öldürme, 6136 sayılı yasaya muhalefet, devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozma, mala zarar verme” ile suçlanıyor ve hakkında ağırlaştırılmış müebbete varan hapis cezası isteniyor.
Yakışır, Elçi’nin yanı sıra aynı gün öldürülen polisler Cengiz Erdur ve Ahmet Çiftaslan’ın cinayetiyle ilgili de suçlanıyor.
TIKLAYIN - Tahir Elçi Cinayetinde Üçü Polis Dört Kişi Hakkında İddianame
Ne olmuştu?
Tahir Elçi, 15 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sunduğu "Tarafsız Bölge" programında "PKK terör örgütü değildir" dedi. Bunun üstüne kanala 700 bin lira para cezası kesilirken, Tahir Elçi 20 Kasım 2015 günü Diyarbakır'da, barodaki odasında gözaltına alınarak İstanbul'a getirildi.
Elçi, savcılığın tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk etmesine karşın Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Elçi hakkında, "terör örgütü propagandası" suçundan 7.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015'te Diyarbakır, Sur'daki Dört Ayaklı Minare önünde yaptığı basın açıklaması sırasında öldürüldü.
(RT)