Yeşiller Partisi Uluslararası Koordinatörü ve İTÜ İşletme Mühendisliği öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı, Nabucco doğalgaz boru hattı projesinin Türkiye ekonomisine doğrudan ve dolaylı ekonomik getirisi olacağını, ama bu getirinin sanki adil bölüşülecekmiş gibi sunulmasına itiraz ediyor.
bianet'in görüşünü aldığı Aşıcı'ya göre, bu proje küresel ısınmanın (iklim değişikliğinin) nedeni olan sera gazlarını üreten fosil yakıtlara bağımlılığı artırıyor. Boru hattındaki terminal noktalarında çevreye zarar veriyor. Aşıcı, doğalgazın kilometrelerce öteye taşınmasının aynı zamanda Kafkaslarda savaşın da dahil olduğu gerilim potansiyeli yarattığını, bu tür projeler yerine yerel enerji politikalarının ve güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerjilerin desteklenmesi gerektiğini savunuyor.
Türkiye üzerinden Hazar'dan Avrupa'ya gidecek doğalgaz hattı için anlaşma dün (13 Temmuz) imzalandı. 3.300 kilometrelik hattın 2.200 kilometresi Türkiye'den geçecek.
Türkiye'ye getirisi
Aşıcı, "Doğalgaz, talebin katı olduğu, yani fiyat ne kadar yükselirse yükselsin talebin kısa vadede kısılmadığı bir ürün. Bu projenin, geçiş ülkesi olan Türkiye'ye, kilometre ve metreküp başına ücretle mutlaka bir ekonomik getirisi olacaktır" diyor. "Geçiş yerinin güvenli, istikrarlı olması gerekiyor. Bu Türkiye'de siyasi istikrarın olmasını gerektiriyor ki, Bu da ancak belli bir ekonomik gelişmişlik düzeyinde mümkün olabilir. Bu da projenin dolaylı iktisadi etki denebilir."
Savaşlar çıkaran doğalgaz transferi
Aşıcı "Biz enerjinin yerelleşmesini ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmesini savunuyoruz. Türkmenistan'daki, Azerbaycan'daki doğalgazın kilometrelerce uzağa ulaşması, Kafkaslar'da birçok gerginliğe neden oluyor. 'Boru hattı nereden geçecek' sorusu, çatışmalar, savaşlar dahil büyük sorunlar yaratıyor. Enerji yerelleşmiş olsaydı, bu sorunlara neden olan ihtiyaçla karşılaşmayacaktık" diye konuşuyor.
Kyoto, Kopenhag derken...
İklim değişikliğine karşı ülkelerin sera gazı salımlarını denetlemeyi öngören yeni bir uluslararası sözleşme oluşturulmaya çalışılırken, Aşıcı bu projenin tam tersi yöne gitmek olduğunu saptıyor: "Fosil yakıt kullanımını düşürmek gerekirken, artırıyoruz. Bu, kabul edilebilir bir durum değil. Ülkelerin sera gazı üretimini belli oranda düşürme taahhütlerini vereceği Kopenhag'daki toplantı aralıkta. Ama Nabucco gibi projeler Avrupa'nın fosil yakıtlara bağımlılığını artırıyor."
AB'de doğalgaz tüketiminin 2030'a kadar yıllık ortalama yüzde 1,8 artması ve doğalgazın toplam enerji kaynakları içindeki payının yüzde 23'ten yüzde 32'ye yükselmesi bekleniyor.
Terminallerde çevresel yıkım
Aşıcı, bu tür boru hatlarının terminal olarak kullanılan noktalarında çeveresl yıkım gerçekleştiğini söylüyor ve Bakü-Tiflis-Ceyhan hattında Ceyhan'da yaşananların anımsatıyor: "Ceyhan'da limanlar yapılıyor ve bölge 'enerji havzası' olarak tasarlanıyor. 100 kilometrelik yolda 7 termik santral yapılıyor. Limanlarda büyük miktarlarda kömür indirip bindirme başladı. Oysa burayı enerji merkezi değil, hayat merkezi haline getirmek gerekiyor."
"İstihdam yaratacak" demek, abesle iştigal
Anlaşmanın imzalanmasını "Rüya değil gerçek" başlığıyla veren Zaman gazetesine göre, proje 10 bin kişiye istihdam sağlayacak.
Ancak Aşıcı projenin 2011'de başlayıp 2014'te biteceğini anımsatıyor: "Borular döşenir, altyapı hazırlanırken geçici istihdam yaratır. Proje birkaç yıl içinde bitecek. Önemli olan, işsizlik bu kadar yükselmişken, hükümetin kalıcı, doğayla barışık 'yeşil işler' yapması.
Yenilenebilir enerji kaynaklarına verilecek teşvikler, kalıcı işler sağlar. Doğayı korumayı da sağlar.
Rüzgar, güneş dururken, birkaç yılda bitirilecek projeden istihdam beklemek abesle iştigal. Yenilenebilir enerjiye yatırım çok daha akıllıca." (TK)