Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, soruşturma dosyasına getirilen gizlilik kararlarıyla ilgili bianet’e konuştu. Elçi, failin polis olduğu durumlarda neredeyse tüm dosyalarda kısıtlama kararı verildiğini, oysa bu kararın mağduru korumak için kanuna konulduğunu söyledi.
Elçi, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun kısıtlama kararıyla ilgili 153/2. Maddesinin Şubat 2014’teki değişiklikle kaldırıldığını, Aralık 2014’te Meclis’ten geçen son yargı paketiyle yasaya tekrar konulduğunu belirtti.
İçişleri: Polisin kusuru olabilir
Kısıtlama ya da yaygın ismiyle gizlilik kararı son olarak, Cizre’de 12 yaşında sokakta öldürülen Nihat Kazanhan’la ilgili soruşturmada getirildi. Elçi’nin daha önce de kendisinin de takip ettiği Roboski katliamı, Medeni Yıldırım’ın öldürülmesi gibi şüphelilerin devlet görevlileri olduğu neredeyse her dosyada bu kararın alındığını ifade etti.
Kazanhan’ın öldürülmesiyle ilgili de otopsi raporunda av tüfeğiyle öldürüldüğü belirtilirken, İçişleri Bakanlığı olayda devlet görevlilerinin kusuru olabileceğini açıkladı. Bakanlığın bu açıklamasıyla aynı gün dosyaya gizlilik kararı getirildi.
“Yargı kamu görevlilerini koruyor”
Avukat Elçi, bu kararı, kararın yansımasını ve bu kararın alındığı dosyalarla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye’de sivillere karşı işlenen ve şüphelilerinin kamu görevlileri olduğu suçların soruşturulmamasının, sorumluların cezadan bağışık kalmasının en önemli sebeplerinden biri idarenin yanı sıra yargının tutumu.”
“Yargının tarafgir yaklaşımı, sanıkları veya şüphelileri koruyucu yaklaşımı, adeta örtülü bir sözleşmenin uygulanması gibi duruyor.”
“Yargı, devlet aleyhine işlenen suçlarda devleti koruyan, devlet görevlilerinin fail olduğu durumlarda faili koruyan bir tutum içerisinde. Bazı yasal hükümler istismar edilerek sanıklar, şüpheliler korunuyor. Kısıtlama kararı da bunlardan biri. Sonuçta mağdurlar negatif etkileniyor.”
“Mağdur daha da mağdur oluyor”
Elçi, yasanın amacının aksine kullanıldığının altını çizdi:
“Aslında Ceza Muhakemeleri Kanunu’ndaki bu hüküm soruşturmanın selameti açısında, şüphelilerin delilleri karartmaması, tanıkları susturmaması için getirilen bir düzenleme. Mağdurları korumak, suçun ortaya çıkmasını engellemeye çalışanları engellemek için getirilmiştir. Ancak suçu işleyen kolluk görevlileri olduğunda bu hüküm her zaman kullanılıyor.”
“Oysa failin devlet görevlisi olduğu durumda şüpheliler zaten delillere hakim durumda oluyor. Delilleri amirleri ya da meslektaşları hatta bazen olayda sorumluluğu olanların kendileri topluyor. Dosyayı zaten biliyor oluyorlar. Delilleri bilmeyen, soruşturmanın seyrinden habersiz kalan mağdurlar oluyor.”
Roboski ve Medeni Yıldırım
Tahir Elçi, sonucunda takipsizlik kararı verilmiş olan Roboski katliamı dosyasında da Lice’de öldürülen Medeni Yıldırım ile ilgili dosyada da aynı şekilde kısıtlama kararı verilmiş olduğunu hatırlattı.
“Dosyalardaki kısıtlama kararları kalktığında ya hiçbir şey yapılmadığını ya da şüpheli lehine davranışmış olduğunu görüyoruz.”
Kazanhan dosyasıyla ilgili de “Çocuk ölümü gibi bir olayda mağdur avukatlarından saklanacak ne var?” diye sordu.
“Mağdur avukatları ellerindeki bilgileri savcıyla paylaşırsa daha gerçeğe ulaşmak daha mümkün. Ne saklanıyor?”
Polisler ali İsmail korkmazda da polisler kayıtları silmiş. Bilirkişiyi de ayarlamışlar. Daha sonraki teknik birim geri döçnüştürdü. Pratik buyken gizlilik kararları adaleti ertelemek, adalete zarara vermek için uygulanıyor.
AİHM de “ihlal” diyor
Avukat Elçi, kendisinin avukatlığını yaptığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde görülen Tanış ve Diğerleri davasında da kısıtlama kararının hak ihlali olduğunun belirtildiğini ifade etti.
“AİHM, gizlilik kararı verilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak değerlendiriyor ve hak ihlali kararı veriyor.” (AS)