Çocuk haklarında çalışan avukat Seda Akço, çocukların korunmasına dair kurulan bakanlardan oluşan komisyonu bianet’e değerlendirdi.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, çocukların korunması amacıyla başbakan yardımcısı ve beş bakandan oluşan bir komisyonun kurulduğunu dün açıkladı.
Akço, kurulacak komisyonun bakanlardan oluşmasının ve önlemek için yapılacakları tespit etmeye yönelik olmasının olumlu bir gelişme olduğunu, ancak yeni bir rapora gerek olmadığını, bu komisyonun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı liderliğinde hazırlanan ve bir eylem planı öngören 2014 - 2019 tarihli Türkiye Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi’nin uygulanmasını sağlamaya yönelik çalışması gerektiğini ve bunun ancak bakanlar düzeyinde bir çalışma grubu tarafından yapılabileceğine dikkat çekiyor. Bir eylem programı ortaya koyan Strateji Belgesi'nden hareketle de bakanların neler yapması gerektiğini açıklıyor.
“Geniş bir çerçeve gerekli”
Akço, Bozdağ’ın açıkladığı kapsamın doğru ve yerinde olduğunu düşünüyor. Ancak komisyonun ne şekilde çalışacağına dair temkinli:
“Bozdağ ‘Sebepleri araştırıp bunları ortadan kaldıracak yöntemleri bulmak üzere çalışma yapacak komisyon kuruyoruz, cezaların ağırlaştırılması da yer alacak’ diyor. Daha öncekiler gibi ‘Cezaları ağırlaştıracağız indirim uygulanma imkanını ortadan kaldıracağız’ gibi kolaycı, kestirip atan bir yaklaşım görmüyorum, o yüzden yaptığı açıklamayı olumlu buluyorum.
“Ancak böyle bir komisyon çalışır mı, çalışırsa neyi dikkate alarak çalışır ve nasıl bir sonuca varılır’ bilemiyorum, bu konuda biraz takipçi olmak gerekir. Şimdiye dek bu tür olaylar sonrasında hep toplumu teskin etmek için böyle açıklamalar yapıldı ve arkası gelmedi. Sadece bu açıklamaya bağlı olarak ‘gereken yapılıyor’ dememek lazım. Takip etmek gerekir. Komisyon kuruldu mu, çalışıyor mu, bakmak gerekir.
“Aynı zamanda ‘çocuğun cinsel istismarını önlemek amacıyla bir araya geldik’ deniyor ancak çocuğun cinsel istismarını önlemeye odaklı bir strateji ile istismar önlenmez. Çocuğun cinsel istismarının bir tek sebebi yoktur, tek koşulda, tek biçimde gerçekleşmiyor. İstismarı önlemek için ihmali ortadan kaldırmanız, yani çocuk haklarını bütün çocukların bütün haklarını güvence altına alacak bir sistem kurmanız gerekir.”
“Erken uyarı sistemi kurulmalı”
“Komisyon’dan ne yapması beklenir?” sorusuna yanıtın bahsettiği strateji belgesinde olduğunu anlatıyor:
“Öncelikle bir erken uyarı sistemi kurulmalı, bu erken uyarı sistemi içinde önce aile hekimi, zorunlu eğitim çağı ile birlikte öğretmenler birbirini takip edecek şekilde riski farketmekten ve bildirmekten sorumlu olmalı. Bildirimi alacak ve etkili biçimde müdahale edecek bir sosyal hizmet birimi olmalı. Ondan sonrasında da koruma ve tedavi ile ilgili hizmetler gelmeli. Böyle bir modele ihtiyaç var.
“Bakanlar bir araya gelmişken bunu yapmaya çalışırsa, toplum da destekleyecek şekilde işin içinde olursa böyle bir şerden bir hayır çıkarmayı başarmış oluruz, nihayet. Çok uzun zamandır bu sorunları ve çözüm önerileri tartışıyor ama bir gelişme kaydedemiyoruz. Umarım bu sefer farklı olur ve çocuk koruma sistemini iyileştirmeye yönelik bir adım atabiliriz.”
"Aile hekimi, öğretmen, sosyal hizmet birimi"
Akço, bahsettiği sistemin temel ayaklarını şöyle aktarıyor:
"Çocuğun her tür istismarını önlemek için anne babaya eşlik edecek ama aynı zamanda da anne babanın görevini yetirme konusundaki yeterliliğini izleyecek bir sistem kurmak lazım. Çocuğun doğumundan itibaren çocukluk bitinceye dek anne baba gibi çocuktan sorumlu bir kamu teşkilatı olmalı.
“Bu nasıl olabilir? Şu anda; doğumdan itibaren bebeğin iki yılını aile hekiminin düzenli olarak takip etmesi gerekiyor. Sonra çocuk okul çağına gelince milli eğitim sistemi içine giriyor. 2-6 yaş arasında 4 yıl boşlukta. Düzenli sağlık takibini 6 yaşa, zorunlu eğitimi çağına dek uzatmak lazım.
“Ondan sonra da sağlık sorunu oldukça hekime gideceği için 18 yaşına dek tüm dönemde sağlık çalışanları ihmal ve istismarı ve riskini farketme konusunda donanımlı hale getirilmeli. Bunun da bir aracı var Türkiye’de; Sağlık Bakanlığı’nın Çocuğun Psikososyal Gelişimini Değerlendirme Programı. Aile hekimlikleri bakımından o programı devreye sokmalı.
“Böyle olunca okula dek hekimler ihmal ve istismar riskini ve vakalarını takip edebilirler, okulla birlikte öğretmenler takibe başlar. Ama takip eden insanların risk farkettiklerinde bildirebilecekleri bir sosyal hizmet birimi olması lazım.
"Sosyal hizmetlerin de yeniden yapılandırılması gerekiyor. Orada da bu konu özelinde yapılması gereken iki şeyi öne çıkarmak lazım. Bir; mahalle düzeyinde ailelere destek verecek sosyal hizmet birimleri olmalı. İki; aldığı ihbar sonucunda etkili şekilde müdahale edebilen sosyal hizmet birimleri olmalı. Öncelikle sağlık, eğitim ve sosyal hizmetleri birbiri ile uyumlu çalışacak hale getiren bir erken uyarı sistemini kurmak gerekiyor. Bu üçlüye bir de İçişleri Bakanlığı’na bağlı çocuk polislerinin dahil olması lazım.”
“Tedavi hizmetleri yaygınlaştırılmalı”Akço, çocuğun cinsel istismarı özelinde de tüm bunlara ek olarak istismar mağdurlarına verilen travma koruma hizmetleri iyileştirilmesi gerektiğini söylüyor: “İstismar riski altında bulunan çocuk ya da onu farkeden yetişkin ‘Bu çocuk alınıp da kuruma gönderilirse başı daha çok belaya girecek’ kaygısı taşımamalı. Kurum bakımının, herkeste güven oluşturuyor olması gerekir. “Aynı zamanda, istismar olayları sonrasında bakım hizmeti vermek yetmez. Tedavi hizmetlerinin de yaygınlaştırılması gerekir. Maalesef ruh sağlığı tedavisinde konusunda da önemli eksiklikler var. Türkiye’de çocuk ve ergen psikiyatristi çok az ve çok az yerde bu konuda düzenli, ihtiyaca uygun tedavi hizmeti veren birim var, onların da arttırılması gerekiyor. “Erken uyarı sisteminin esas özelliği, bu sistem içerisindeki herkesin riski fark etmek olduğunu yani istismar olduktan sonra değil, olmadan riski fark edebilecek donanımda olması ve sistemin de risk ile harekete geçebilecek yeterlilikte olmasıdır. |
“Strateji belgesindeki adımlar atılmalı”
Akço, bakanların bir araya geldiği bir komisyonun bu strateji belgesinin uygulamaya konulmasında etkili olacağı görüşünde:
“Bakanlar strateji belgesini uygulamaktan sorumlu olan kişiler. Bakanların bir araya gelmesi eğer strateji belgesinin uygulanmasını sağlayacak olursa amaca uygun olur. O zaman ‘Daha önce de komisyon kuruldu’ demek doğru olmaz. Bakanların olacağı komisyon bunu sağlayabilecek tek yer.
“Ama zaten Aile Bakanlığı’nın sorumluluğunda, strateji belgesini üreten, bakanlar ve müsteşarlardan oluşan Çocuk Koruma Koordinasyonu Kurulu çalışıyor. O kurul aktif olarak çalışsa o strateji belgesini uygulayacaklar zaten ama anladığım kadarıyla o kurul da aktif değil.
“Bakanlar bir araya gelmeli ve bu strateji belgesindeki adımların derhal atılmasını sağlayacak kararları almalı; bunu uygulayacağız diyerek teşkilatları talimatlandırmalı, gerekli bütçenin ve personelin ayrılmasını sağlamalı ve bu kararların yerine getirilip getirilmediğini takip edecek bir yol oluşturmalılar.”
Bozdağ’ın sözünün ettiği hükümete sunulacak raporun da bu amaca yönelik olması gerektiğini düşünüyor:
“Bir araya geldik, strateji belgesindeki hizmetleri oluşturmak için şöyle bir yol izlenmesine kara verdik’ diyebilirler. Sıfırdan, ne yapılması gerektiğine dair rapor hazırlayacak olurlarsa fuzuli olur. Ne yapılması gerektiğini zaten bakanlıklarımız kararlaştırmış durumdaydı. ‘Bunu şöyle yapacağız’ diyecek olurlarsa anlamlı olur." (BK)