Adalet Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine “zina” konusuyla ilgili çalışma yaptığına ilişkin haberlerin ardından Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı açıklama yayınladı.
“Adalet Bakanlığı gündem değiştirmesin” diyen Mor Çatı, Bakanlığın cinsel suçlar konusunda politika geliştirmesini istedi.
Mor Çatı, hükümetin bugüne kadar kadın hareketinin cinsel suçlarla mücadeleye dair etkili politika geliştirme önerilerine sırt çevirdiğini belirtti.
Lakin toplumu rahatsız eden bir cinsel şiddet ya da çocuk istismarı basına yansıdığında hükümetin hemen “hadım” ve “idam” söylemlerini dile getirdiğini vurgulayan açıklamasında “Bu kez bunlara ek olarak cinsel istismar ile ‘zina’ hakkında düzenleme yapılacağı söylenerek cinsel suç ile evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki rızaya dayalı cinsellik aynı kefeye konuluyor” dendi.
Mor Çatı, acil önlem almanın yolunun “konuyu bu şekilde bulandırmaktan değil, öncelikle kadınlar ve çocukları merkeze alan bir sistem kurmaktan ve adalete erişimleri önündeki mevcut engelleri kaldırmaktan geçtiğini” belirtti.
“Cinsel istismar örtbas ediliyor"
Açıklamada cinsel saldırı ve istismar suçları soruşturma, kovuşturma ve cezalandırma açısından en özensiz yürütülen, kadın ve çocukların adli süreçlerde ikincil haksızlıklara tekrar tekrar maruz kaldıkları bir suç tipi olduğunun altı çizen Mor Çatı açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“Cinsel suçlar çoğunlukla yargı aşamasına gelmeden örtbas ediliyor. Şikayet edildiğinde, polis, savcı, mahkeme şikayetleri ciddiye almıyor, başvuruda bulunan kadına ve çocuğa ön yargılı bir yaklaşım sergiliyor, delil toplamıyor ve faili tutuklama tedbirini uygulamıyor. Çocuğun beyanı şüpheyle karşılanıyor, çocuk onu korumakla yükümlü olan aile, resmi kişi ve kurumlarca beyanından caydırılıyor. Delillerin açığa çıkmaması ve bunun sonucu olarak cezasızlık yeni cinsel suçları da teşvik edici bir mekanizmaya dönüşüyor.
“Bu sorunlar yerine ceza artırımının konuşulmasıysa meselenin esasen ciddiye alınmadığını, fazlasıyla kamuoyu tepkisi toplayan bir konudan başka gündemler için faydalanıldığını gösteriyor.
“Başvuru merkezi yok”
“Cinsel suçlarla mücadele, etkili politikaları fiilen hayata geçirmek ile mümkün olur. İstanbul Sözleşmesi’ne ilk taraf ülke olan Türkiye, Sözleşme uyarınca açılması gereken cinsel şiddet kriz merkezilerinin kurulması için hala tek bir adım atmadı.
“Kadınların ve çocukların şiddete maruz kaldıklarında başvuracakları merkezler hala yaygın ve erişilebilir değil, ALO 183 telefon hattı, şiddet hattı olarak değil, sosyal yardım hattı olarak çalışıyor. Çocuğun istismara maruz kaldığını fark edip desteklemek isteyen ebeveynini, okulda durumu fark eden öğretmeni, sağlık kurumunda istismarı tespit eden sağlık çalışanını destekleyecek mekanizmalar yok. Mevcut mekanizmaların işleyişi ise şikayetlerin “başımıza iş açılmasın” diye örtbas edilmesi üzerinden işliyor.”
“Hadım cinsel suçun cezasız kalmasıdır”
Açıklamada hadım ve benzeri uygulamaların 1980’lerden beri tartışıldığı, “çeşitli tedavi yöntemleri” adı altında uygulamalar hayata geçirildiği ama bunların hiçbirinin başarılı olmamasına ek olarak ayrıca olumsuz etki yarattığı vurgulandı.
“Cinsel şiddet, çocukların cinsel istismarı, ne cinsel dürtülerin kontrol edilememesi sonucu oluşur ne de tedavi edilerek iyileştirilecek bir hastalıktır. Cinsel şiddet olayları “bazı kötü adamların” gerçekleştirdiği münferit olaylar da değildir. Basında görünür olduğu için duyulan ya da dört duvar arasında kaldığı için asla duyulmayan bu suçlar, çoğunlukla çocuğun/kadının tanıdığı ve yakını olan failler tarafından kasten, tasarlanarak işlenir. Cinsel suçlarla tedavi edilecek hastalıklar gibi mücadele etmeye çalışmak, faillerin cezai sorumluluğunu, devletin de cinsel saldırıyı önleme yükümlülüğünü ortadan kaldırmak demektir.”
“Rızaya dayalı cinsellik suç değildir”
“Cinsel suç, tecavüz, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı gibi rızaya dayalı olmayan, kişilerin cinsel dokunulmazlığını tehdit eden suçlardır. Bir cinsel davranışın suç teşkil edip etmemesi rızanın olup olmamasına göre belirlenir. Rızaya dayalı cinsellik suç olarak kabul edilemez.
“Ciddi suç eylemleri ile iki yetişkinin rızaya dayalı cinsel ilişkisinin “zina” kavramı üzerinden bir arada konuşulması, devletin cinsel suçları normalleştirme ve görmezden gelme çabasının bir ürünüdür; en hafif ifadeyle konuyu ve cinsel suçlara maruz bırakılanları açıkça istismar eden bir tartışmadır.”
Evlilik dışı cinselliğin yasa dışı ilan edilmesinin kadınlara karşı ayrımcılığı beslediği belirtildiği açıklamada “Kadınların kendi bedeni ve cinselliğine ilişkin söz söyleme hakkına saldırıların olduğu toplumlarda bu düzenlemenin kadınlara yönelik şiddeti arttıracağı açıkça öngörülebilir” dendi.
Mor Çatı, cinsel saldırıların ve çocuğun cinsel istismarının önlenmesi için şiddete maruz kalanların ikincil haksızlıklarla karşılaşmayacağı bir sistem oluşturulması, mevcut yasaların uygulanması ve özellikli sosyal hizmet sunan merkezlerin hemen oluşturulması gerektiğini, cinsel istismara karşı koruyucu-önleyici kapsamlı cinsel sağlık ve cinsiyet eşitliği eğitiminin başta tüm çocuklar olmak üzere herkes için erişilebilir hale gelmesinin de en acil önlem olduğunu belirterek “Bakanlıkların, cinsel şiddete maruz kalan çocuklar ve yetişkinlerin ses çıkarabileceği ve mevcut kanunların uygulanmasını sağlayacak koşulları yaratması” talebinde bulundu. (EA)