*Fotoğraf: 1996'da evinin önünde öldürülen gazeteci Kutlu Adalı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Sedat Peker’in faili meçhul bırakılan Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili açıklamaları ve kardeşi Atilla Peker’in Fethiye Cumhuriyet Başsavcığına verdiği ifade sonrası dikkatler cinayet soruşturmasının tekrar açılıp açılmayacağında.
bianet’e konuşan Kıbrıs Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir, iki gündür neredeyse tüm gazetelerin Kutlu Adalı cinayetini manşete taşıdığını, Kıbrıs’ta hükümete soruşturmanın tekrar açılması için baskı olduğunu söyledi.
“Burada tekrar soruşturma açılması isteği var” diyen Kişmir, Sedat Peker ve kardeşi Atilla Peker’in açıklamalarından yola çıkarak adı geçen herkese soruşturma açılmasını gerektiğini aktardı.
Kişmir, “Açıklamalar soruşturma açmak için yeterli. Ana muhalefet partisi olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve diğer partiler cinayetin araştırılması için bir komite kurulmasını istedi. Bunun için Meclis’e bir öneri sundular. Halkın Partisi ise polise suç duyurusu yaptı. Fakat hükümet kanadından böyle bir çaba görmedik” dedi.
TIKLAYIN - Orgeneral Mendi, Peker'in 'Kutlu Adalı' açıklamasını doğruladı
TIKLAYIN - Gazeteci Kutlu Adalı'yı ölüme götüren makale
Soruşturma dosyası 'kayıp' iddiası
Halkın Partisi Başkanı Kudret Özersay’ın dün Adalı’nın polisteki dosyasının kayıp olabileceğini iddia ettiğini belirten Kişmir, Polis Genel Müdürlüğü’nden konuyla ilgili henüz bir yalanlama gelmediğini aktardı. Kişmir “Bu iddia, umarım gerçek değildir” dedi.
24 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Polis Genel Müdürü Ahmet Soyalan’ı makamına davet ettiğini belirten Kişmir, “İsterlerse hemen soruşturma başlatabilirler” diye konuşarak şöyle devam etti:
“Kıbrıs’ta zaman aşımı diye bir kanun yok. Atilla Peker’in itirafı ve verdiği isimler var, Sedat Peker’in açıklamaları var. Dava süreci hemen başlatılabilir. Fakat bunun olabilmesi için bir irade lazım. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, ‘Bu cinayette yasa dışılık varsa’ diye bir cümle kurdu. Yasa dışılık ne anlama geliyorsa artık! Sanki yasal bir cinayet olabilirmiş gibi. Sonrasında da ‘Gereken yapılır’ dedi Polis Genel Müdürü Ahmet Soyalan’ı çağırıp.
"Polis Genel Müdürü Soyalan zaten 1996'da Kutlu Adalı'nın öldürülmesini soruşturan polis memuru. Dosyayı faili meçhul bırakan kişi. Dosyayı faili meçhul bırakan kişi Polis Genel Müdürü ve biz ondan şimdi soruşturmayı tekrar açmasını bekliyoruz."
“Diğer taraftan Başbakan Ersan Saner de soruşturmanın zaten tamamlandığını söyledi. 'Yeni bir delil varsa araştırılır' dedi ama aynı gün hem Atilla Peker’in ifadesi hem de soruşturmanın tam olarak tamamlanmadığı ortaya çıktı. Soruşturmayı tekrar açmak için neden bekliyorlar bilmiyoruz.
"Biat ediyorlar"
"Burada tamamıyla Türkiye’ye biat eden bir hükümet, tamamıyla biat eden bir cumhurbaşkanı var. Polis Genel Müdürü Soyalan deseniz zaten 1996’da Kutlu Adalı’nın öldürülmesini soruşturan polis memuru. Dosyayı faili meçhul bırakan kişi. Dosyayı faili meçhul bırakan kişi Polis Genel Müdürü ve biz ondan şimdi soruşturmayı tekrar açmasını bekliyoruz.
"Açıkçası bu kişilerin yeni bir soruşturma açması mümkün gözükmüyor. Çünkü bu kişiler böyle operasyonları destekleyen zihniyette kişiler.
"Kendileri gibi düşünmeyenleri Rumcu, hain, terörist ilan eden bir zihniyet hakim. O nedenle hükümetten ya da cumhurbaşkanından böyle bir şey beklemek mümkün değil.
"Kaldı ki bizim Anayasamızın geçici maddeleri Kıbrıs’ı Türkiye’ye, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlıyor. İddialara baktığımızda da TSK’den bazı komutanların ismi geçiyor. Anayasası Türkiye’ye bağlı olan Kıbrıs sizce bu iddiaları araştırabilir mi?”
Ne olmuştu? |
Sedat Peker, YouTube'dan yayınladığı 23 Mayıs tarihli 7'nci videosunda öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili şu iddialara yer vermişti: "1996’da Kutlu Adalı’nın cinayetine değineceğiz dedik. Söz namus. Biz o zaman Mehmet Ağar, Korkut Eken hep beraberiz... Genciz, vatanseveriz... Bana genelde iş adamlarını yönlendiriyorlar, faili meçhullerden ziyade. Onları da anlatacağım. Bana dedi ki, 'Kıbrıs'ta bir adam var, Kıbrıs'ı Rumlara satmak istiyor' İki profesyonel dedi... Dedim sana öz kardeşimi vereceğim, Atilla Peker'i. Uzmandır, sokaklarda yetişmiştir. Biletlerden bakabilirler. Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Adam namuslu adam, bu günleri görmüş, namuslu adam. Rumlara Kıbrıs'ı satacağı yok. Aradan zaman geçti, döndüler üç dört gün sonra. Denk gelinemedi. Korkut abiyle konuştuk. Dedi sonra gideceğiz. Onlara bağlı başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut abiyle, 'Halloldu o iş' dedi. Atilla Peker doğruyu söyler. Öldürsek öldürdük derdim. Zamanaşımına girdi. Eşinin mücadelesini hep uzaktan izledim. Neyi anlatayım. Hepimiz birbirimizin aynısıyız." Atilla Peker'e aynı gün gözaltıAynı gün Atilla Peker, Muğla'nın Fethiye ilçesindeki ikametinden gözaltına alındı. Kardeşinin gözaltına alınması üzerine Twitter hesabından paylaşım yapan Sedat Peker, "Korkut Eken ile Mehmet Ağar'ı neden gözaltına almıyorsunuz, sadece benim kardeşimi alıyorsunuz" dedi. Muğla Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan Atilla Peker ile özel koruması Yunus Olcay, "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan bugün Fethiye Adliyesine sevk edildi. Peker ile Olcay çıkarıldıkları sulh ceza hakimliğince yurt dışına çıkış yasağı konularak, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayrıca Fethiye Savcılığı, Atilla Peker hakkında Kutlu Adalı cinayetine ilişkin soruşturma başlattı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün akşam (24 Mayıs) Habertürk'te katıldığı programda Atilla Peker'in 6 Temmuz 1996 tarihinde evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen gazeteci yazar Kutlu Adalı cinayetinden soruşturma açılması için talimat verdiğini söylemişti. Kutlu Adalı cinayetiKıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, ölümünden hemen önce çok değerli tarihi eserlerin kaçırıldığı St. Barnabas Kilisesi ve İkona Müzesin'de gerçekleşen silahlı soygunu araştırıyordu. Adalı, soygundan dokuz gün sonra, 23 Mart günü yayımladığı haberinde, söz konusu baskında KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'na bağlı resmi araçların kullanıldığını yazdı. Adalı, Kıbrıs'taki Türk siyasiler ve çevresi tarafından milliyetçi ve vatansever olarak bilinse de dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a muhalifti. Denktaş hakkında yazdığı "Minaredeki deli" başlıklı yazı yüzünden evi kurşunlanmıştı. Adalı yazılarında, Kıbrıs’ta faaliyet gösteren bir dizi paramiliter örgütlerden bahsediyor, "Kıbrıs Barış Harekatı"ndan önce birçok cinayetin onlar tarafından işlendiğini ve Rumların üzerine atıldığını iddia ediyordu. Kutlu Adalı, 2 Nisan 1996 tarihinde tehdit edildiğini açıkladı. Adalı'nın şikayetleri emniyet yetkilileri tarafından dikkate alınmadı. Adalı, 6 Temmuz 1996 günü evinin önünde vurularak öldürüldü. Kuzey Kıbrıs yönetimi makamlarının başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Bunun üzerine eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye aleyhine dava açtı. 31 Mart 2005’te mahkeme, “cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı” gerekçesi ile Türkiye’yi mahkum etti. |
(HA)