Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, organize suç örgütü liderliği suçlamasıyla hakkında arama kararı çıkartılan Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker'in ifadesi üzerine gazeteci Kutlu Adalı'nın Kıbrıs'ta öldürülmesi olayına ilişkin soruşturma başlattı.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada şöyle denildi:
"Atilla Peker adlı şahsın Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği 'Gazeteci Kutlu Adalı'nın Kıbrıs'ta öldürülmesi' olayına ilişkin çeşitli iddialar içeren dilekçesinin teslim alınması ve yapılan ilk değerlendirme sonucu iddiaya konu suçlarla ilgili Türk adli makamlarının soruşturma ve kovuşturma yapmasının Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca olanaklı olduğu kanaatine varılması üzerine, dilekçe içeriğinde bahsi geçen suç iddialarıyla ilgili derhal soruşturma başlatılmıştır.
Soruşturma kapsamında cinayet olayının gerçekleştiği KKTC adli makamlarından ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerin temin edilmesi amacıyla gereken yazışmaların yapılması ve yine ülkemiz dahilinde bulunan muhtemel delillerin temini ile dilekçe sahibinin ayrıntılı beyanının alınması için çalışmalara başlanmıştır."
TIKLAYIN - Kutlu Adalı cinayeti soruşturma polisi şimdi Polis Genel Müdürü
TIKLAYIN - Kıbrıs'ta Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili Araştırma Komitesi kuruluyor
Kuzey Kıbrıs eski Cumhurbaşkanları Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı, Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili iddialara ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Soyalan fırsat! İstenirse çözülür"
Kuzey Kıbrıs'ta yayınlanan Yenidüzen gazetesine konuşan Kuzey Kıbrıs 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kutlu Adalı cinayeti hakkında ortaya atılan iddiaların ve itirafların olayın çözülmesi için büyük bir fırsat doğurduğunu söyleyerek, Kıbrıslı Türk siyasilerin girişim yapmasının şart olduğunu kaydetti.
Konuyla ilgili araştırmanın Türkiye'de yapılması gerektiğini söyleyen Talat, Kutlu Adalı cinayetinin tahkikat memuru olan Ahmet Soyalan'ın bugün Polis Genel Müdürü olmasını "iyi bir avantaj" olarak değerlendirdi:
"Varolan delilleri görmüş biri, hangi safhada kimin kendisine 'dur' dediğini o bilir. Zamanında Ahmet Soyalan hangi askeri makamdan talimat geldiğini tam olarak belki bilmez çünkü kendi amirinden talimat almıştır. Ama mutlaka vicdanlı bir insandır, bundan eminim, bu olayın ortaya çıkmasını o da ister. Sonuçta adaletin bir parçasıdır ve azami gayreti gösterecektir diye düşünüyorum. Ama burada esas olarak siyasilerin harekete geçmesi, Türkiye tarafının ikna edilmesi lazım."
"Vahşetin hesabı verilmeli"
Birgün'e konuşan Kuzey Kıbrıs 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da, Yeni bulgular ışığında sonuna kadar gidilerek Kutlu Adalı cinayetinin her yönüyle aydınlığa kavuşturulması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
"Bu cinayeti, benzeri birçok cinayetteki gibi, Türk devleti adına görev yapmakla yetkili kılınmış canavar ruhlu faşistlerin Türkiye'nin yeraltı- mafya örgütleri ile iş birliği içinde işledikleri yapılan açıklamalardan ortaya çıkmış bulunuyor. Artık tahmin değil yüzleşilmesi gereken gerçekle karşı karşıyayız. Bu vahşetin hesabı verilmelidir"
"Bu cinayet işlendiği andan itibaren hemen herkes tarafından siyasi bir cinayet olarak algılanmış, merhum Kutlu Adalı'nın belirttiği görüş ve düşünceler nedeniyle katledildiği düşünülmüş ve bu cinayetin ardında Türkiye'nin derin devletinin olduğu kanaati hakim olmuştu. Dolayısıyla, Kıbrıslı Türklerin hemen hiçbiri bu işin altında Rumların olduğunu hiçbir zaman düşünmedi. Bunu bir tek seslendiren dönemin Cumhurbaşkanı Denktaş oldu. Yapılan bu itiraflardan ve bu itiraflarda ifade edilen somut isimler belirtildikten sonra, bu olayın üzerine yeniden gidilmeli ve bu cinayet aydınlanmalıdır. Bu somut ifadeler ve somut isimler ortaya çıktıktan sonra bile konuyu yine kapatma yönüne gitmek, kabul edilebilecek bir durum olamaz."
Ne olmuştu? |
Sedat Peker, YouTube'dan yayınladığı 23 Mayıs tarihli 7'nci videosunda öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili şu iddialara yer vermişti: "1996’da Kutlu Adalı’nın cinayetine değineceğiz dedik. Söz namus. Biz o zaman Mehmet Ağar, Korkut Eken hep beraberiz... Genciz, vatanseveriz... Bana genelde iş adamlarını yönlendiriyorlar, faili meçhullerden ziyade. Onları da anlatacağım. Bana dedi ki, 'Kıbrıs'ta bir adam var, Kıbrıs'ı Rumlara satmak istiyor' İki profesyonel dedi... Dedim sana öz kardeşimi vereceğim, Atilla Peker'i. Uzmandır, sokaklarda yetişmiştir. Biletlerden bakabilirler. Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Adam namuslu adam, bu günleri görmüş, namuslu adam. Rumlara Kıbrıs'ı satacağı yok. Aradan zaman geçti, döndüler üç dört gün sonra. Denk gelinemedi. Korkut abiyle konuştuk. Dedi sonra gideceğiz. Onlara bağlı başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut abiyle, 'Halloldu o iş' dedi. Atilla Peker doğruyu söyler. Öldürsek öldürdük derdim. Zamanaşımına girdi. Eşinin mücadelesini hep uzaktan izledim. Neyi anlatayım. Hepimiz birbirimizin aynısıyız." Atilla Peker'e aynı gün gözaltıAynı gün Atilla Peker, Muğla'nın Fethiye ilçesindeki ikametinden gözaltına alındı. Kardeşinin gözaltına alınması üzerine Twitter hesabından paylaşım yapan Sedat Peker, "Korkut Eken ile Mehmet Ağar'ı neden gözaltına almıyorsunuz, sadece benim kardeşimi alıyorsunuz" dedi. Muğla Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan Atilla Peker ile özel koruması Yunus Olcay, "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan bugün Fethiye Adliyesine sevk edildi. Peker ile Olcay çıkarıldıkları sulh ceza hakimliğince yurt dışına çıkış yasağı konularak, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayrıca Fethiye Savcılığı, Atilla Peker hakkında Kutlu Adalı cinayetine ilişkin soruşturma başlattı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün akşam (24 Mayıs) Habertürk'te katıldığı programda Atilla Peker'in 6 Temmuz 1996 tarihinde evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen gazeteci yazar Kutlu Adalı cinayetinden soruşturma açılması için talimat verdiğini söylemişti. Kutlu Adalı cinayetiKıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, ölümünden hemen önce çok değerli tarihi eserlerin kaçırıldığı St. Barnabas Kilisesi ve İkona Müzesin'de gerçekleşen silahlı soygunu araştırıyordu. Adalı, soygundan dokuz gün sonra, 23 Mart günü yayımladığı haberinde, söz konusu baskında KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'na bağlı resmi araçların kullanıldığını yazdı. Adalı, Kıbrıs'taki Türk siyasiler ve çevresi tarafından milliyetçi ve vatansever olarak bilinse de dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a muhalifti. Denktaş hakkında yazdığı "Minaredeki deli" başlıklı yazı yüzünden evi kurşunlanmıştı. Adalı yazılarında, Kıbrıs’ta faaliyet gösteren bir dizi paramiliter örgütlerden bahsediyor, "Kıbrıs Barış Harekatı"ndan önce birçok cinayetin onlar tarafından işlendiğini ve Rumların üzerine atıldığını iddia ediyordu. Kutlu Adalı, 2 Nisan 1996 tarihinde tehdit edildiğini açıkladı. Adalı'nın şikayetleri emniyet yetkilileri tarafından dikkate alınmadı. Adalı, 6 Temmuz 1996 günü evinin önünde vurularak öldürüldü. Kuzey Kıbrıs yönetimi makamlarının başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Bunun üzerine eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye aleyhine dava açtı. 31 Mart 2005’te mahkeme, “cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı” gerekçesi ile Türkiye’yi mahkum etti. |
(KÖ)