Sedat Peker’in faili meçhul bırakılan Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili açıklamaları ve kardeşi Atilla Peker’in Fethiye Cumhuriyet Başsavcığına verdiği ifade sonrası Kıbrıs Meclisi’nde bir araştırma komitesi kuruldu.
Kıbrıs’tan yayın yapan Bayrak Radyo Televizyon Kurumu brtk.net’in aktardığına göre Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Meclis Grubu’nun sunduğu Meclis Araştırma Komitesi kurulması önergesi bugün Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda bugün görüşülüp, oy birliğiyle kabul edildi.
TIKLAYIN - Orgeneral Mendi, Peker'in 'Kutlu Adalı' açıklamasını doğruladı
TIKLAYIN - Gazeteci Kutlu Adalı'yı ölüme götüren makale
TIKLAYIN - Kutlu Adalı cinayeti soruşturma polisi şimdi Polis Genel Müdürü
Konuyla ilgili söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kutlu Adalı cinayetinin demokraside açılmış ve hala kapanmamış bir yara olduğunu söyledi. Bugün henüz kapanmış bir dosyadan söz edilemediğine işaret eden Erhürman sadece poliste değil Meclis’te de ilgili araştırma dosyasının kapatılmadığını dile getirdi.
Başbakan'a tepki
Başbakan Ersan Saner’in “Bu konu önceki hükümetler döneminde neden gündeme getirilmedi?” diye sorduğunu dile getiren Erhürman, bu duruma konuyla ilgili yapılan açıklamaları gerekçe gösterdi.
Erhürman, bir kişinin “Ben bu işin doğrudan tanığıyım. Benden bunu yapmam istendi. Kıbrıs’a gittim, orada bana şu marka tabanca verildi, keşif de yaptım” dediğini kaydetti. Tufan Erhürman böyle bir açıklamanın önceki hiçbir hükümet döneminde yapılmadığını, dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın dosya yoksa açılması, varsa ileri götürülmesini gerektiren bir açıklama olduğunu anlattı.
Galip Mendi’nin açıklamalarına da işaret eden Erhürman, bunun önceki açıklamalarla paralellik gösterdiğini söyledi. Korkut Eken’in de dün açıklamalar yaptığını anımsatan Erhürman, tüm bunların yetkili makamlarca araştırılması gereken iddialar olduğunu belirtti.
KKTC’de bu bağlamda yapılması gerekenler olduğunu dile getiren Erhürman birden fazla birimin birlikte hareket etmesi gerektiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a Cumhuriyet Güvenlik Kurulu’nu bir an önce toplamaya çağrısı yapan Erhürman, dosyanın Polis Genel Müdürlüğü’nde ileri götürülmesi ve Meclis’in de harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Gereken araştırma gerçekleştirildikten sonra işin cezai tarafının ne olacağının şu anın gündemi olmadığını kaydeden Erhürman, şu an önemli olanın olayın açığa çıkarılması olduğunu belirtti. Erhürman, kurulacak komiteye davet edilen tüm yetkili makamların komiteye gitme yükümlülüğü olduğunu kaydetti.
Özyiğit: Kıbrıs'ı Türkiye'ye bağlayan madde
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit de söz alarak, tarihi tekrar okuma durumuyla karşı karşıya olunduğunu söyledi.
Özyiğit, 25 yıl önce yaşanan ve herkesi kahreden olayla ilgili oluşturulan komitelerin nelere ulaşıp ulaşamadığının önemli olduğunu belirtti.
Cemal Özyiğit, dönemin Başbakanı Hakkı Atun’un “polisten gerekli bilgileri alamadım” dediğine işaret etti. Bunun nedeninin geçici 10’uncu madde olduğunu söyleyen Özyiğit, “Gelin bunları masaya yatıralım.. Vesayet rejiminin bu işin üzerini örttüğüne inanıyorum” dedi.
Galip Mendi’nin açıklamalarına işaret eden Özyiğit, itiraflarla birlikte bu işin artık sonuçlandırılması gerektiğini söyledi.
Kendisinin de birtakım kişiler tarafından tehdit edildiğini ve polise şikayette bulunduğu halde sonuç alınmadığını kaydeden Özyiğit, araçlara bombalar konduğunu belirtti.
Özyiğit, “Gelin bu araştırmaları derinlemesine yapalım, hiçbir şey karanlıkta kalmasın” dedi.
Ne olmuştu? |
Sedat Peker, YouTube'dan yayınladığı 23 Mayıs tarihli 7'nci videosunda öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili şu iddialara yer vermişti: "1996’da Kutlu Adalı’nın cinayetine değineceğiz dedik. Söz namus. Biz o zaman Mehmet Ağar, Korkut Eken hep beraberiz... Genciz, vatanseveriz... Bana genelde iş adamlarını yönlendiriyorlar, faili meçhullerden ziyade. Onları da anlatacağım. Bana dedi ki, 'Kıbrıs'ta bir adam var, Kıbrıs'ı Rumlara satmak istiyor' İki profesyonel dedi... Dedim sana öz kardeşimi vereceğim, Atilla Peker'i. Uzmandır, sokaklarda yetişmiştir. Biletlerden bakabilirler. Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Adam namuslu adam, bu günleri görmüş, namuslu adam. Rumlara Kıbrıs'ı satacağı yok. Aradan zaman geçti, döndüler üç dört gün sonra. Denk gelinemedi. Korkut abiyle konuştuk. Dedi sonra gideceğiz. Onlara bağlı başka bir ekip öldürmüş. Karşılaştık Korkut abiyle, 'Halloldu o iş' dedi. Atilla Peker doğruyu söyler. Öldürsek öldürdük derdim. Zamanaşımına girdi. Eşinin mücadelesini hep uzaktan izledim. Neyi anlatayım. Hepimiz birbirimizin aynısıyız." Atilla Peker'e aynı gün gözaltıAynı gün Atilla Peker, Muğla'nın Fethiye ilçesindeki ikametinden gözaltına alındı. Kardeşinin gözaltına alınması üzerine Twitter hesabından paylaşım yapan Sedat Peker, "Korkut Eken ile Mehmet Ağar'ı neden gözaltına almıyorsunuz, sadece benim kardeşimi alıyorsunuz" dedi. Muğla Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan Atilla Peker ile özel koruması Yunus Olcay, "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan bugün Fethiye Adliyesine sevk edildi. Peker ile Olcay çıkarıldıkları sulh ceza hakimliğince yurt dışına çıkış yasağı konularak, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ayrıca Fethiye Savcılığı, Atilla Peker hakkında Kutlu Adalı cinayetine ilişkin soruşturma başlattı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün akşam (24 Mayıs) Habertürk'te katıldığı programda Atilla Peker'in 6 Temmuz 1996 tarihinde evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen gazeteci yazar Kutlu Adalı cinayetinden soruşturma açılması için talimat verdiğini söylemişti. Kutlu Adalı cinayetiKıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, ölümünden hemen önce çok değerli tarihi eserlerin kaçırıldığı St. Barnabas Kilisesi ve İkona Müzesin'de gerçekleşen silahlı soygunu araştırıyordu. Adalı, soygundan dokuz gün sonra, 23 Mart günü yayımladığı haberinde, söz konusu baskında KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'na bağlı resmi araçların kullanıldığını yazdı. Adalı, Kıbrıs'taki Türk siyasiler ve çevresi tarafından milliyetçi ve vatansever olarak bilinse de dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a muhalifti. Denktaş hakkında yazdığı "Minaredeki deli" başlıklı yazı yüzünden evi kurşunlanmıştı. Adalı yazılarında, Kıbrıs’ta faaliyet gösteren bir dizi paramiliter örgütlerden bahsediyor, "Kıbrıs Barış Harekatı"ndan önce birçok cinayetin onlar tarafından işlendiğini ve Rumların üzerine atıldığını iddia ediyordu. Kutlu Adalı, 2 Nisan 1996 tarihinde tehdit edildiğini açıkladı. Adalı'nın şikayetleri emniyet yetkilileri tarafından dikkate alınmadı. Adalı, 6 Temmuz 1996 günü evinin önünde vurularak öldürüldü. Kuzey Kıbrıs yönetimi makamlarının başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Bunun üzerine eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye aleyhine dava açtı. 31 Mart 2005’te mahkeme, “cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı” gerekçesi ile Türkiye’yi mahkum etti. |
(HA)