*Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi İçin tıklayın
Suç örgütü liderliğiyle suçlanan Sedat Peker ve kardeşi Atilla Peker'in, gazeteci Kutlu Adalı cinayetinin faillerinden biri olarak gösterdiği emekli yarbay Korkut Eken, hakkındaki suçlamalara ilişkin Sözcü yazarı Saygı Öztürk'e konuştu.
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın kendisini Kuzey Kıbrıs'a gönderdiğini ve Atilla Peker'i yanına alarak gittiğini söyleyen Eken, Adalı'nın öldürülmesiyle ilgisinin olmadığını iddia etti.
Eken, "Atilla Peker ile KKTC'ye gittim. PKK faaliyetlerine yönelik üç beş günlük bir inceleme yaptım. Bunları raporladım ve Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı paşama verdim" dedi. Eken ayrıca, "Katil miyim ben? Devletin yetkilileri, istihbarat birimleri bilmiyorlar mı?" diye sordu.
TIKLAYIN - "Türkiye'de planladılar, Kıbrıs'ta öldürdüler"
TIKLAYIN - Gazetecilik örgütleri: Artık susan herkes suç ortağıdır
TIKLAYIN - Gazeteci Kutlu Adalı'yı ölüme götüren makale
Eken, dönemin Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı'nın dönemin Ağar'dan "Kıbrıs'taki PKK faaliyetlerini durdurmak" için yardım istediğini ve Ağar'ın da kendisini bu gerekçeyle Kıbrıs'a gönderdiğini söyledi.
Eken, Atilla Peker'i yanına alarak Kıbrıs'a gittiğini, daha sonra raporunu Kundakçı'ya ilettiğini söylerken "Gazeteci olduğu belirtilen Kutlu Adalı'yı tanımıyorum ki hakkında bir kelime konuşayım. Olayın araştırılması için suç duyurusunda bulunacağım. Siyasiler birbirlerine sahip çıkıyor. Bizi kim kollayacak? Sahip çıkan yok. Kutlu Adalı olayının faillerini bilenler, benim de bir ilgim olmadığını biliyorlardır" ifadelerini kullandı.
Ne olmuştu?Sedat Peker, YouTube'dan yayınladığı 23 Mayıs tarihli yedinci videosunda, Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili şöyle demişti: "1996'da Kutlu Adalı'nın cinayetine değineceğiz dedik. Biz o zaman Mehmet Ağar, Korkut Eken hep beraberiz. Genciz, vatanseveriz. Bana genelde iş adamlarını yönlendiriyorlar, faili meçhullerden ziyade. "Onları da anlatacağım. Bana dedi ki 'Kıbrıs'ta bir adam var, Kıbrıs'ı Rumlara satmak istiyor'. İki profesyonel, dedi. Dedim 'Sana öz kardeşimi vereceğim, Atilla Peker'i'. Uzmandır, sokaklarda yetişmiştir. Biletlerden bakabilirler. "Yüce Allah o insanın kanını bize nasip etmedi. Adam namuslu adam, bu günleri görmüş, namuslu adam. Rumlara Kıbrıs'ı satacağı yok. Aradan zaman geçti, döndüler üç dört gün sonra. Denk gelinemedi.
Atilla Peker'e gözaltıAtilla Peker, aynı gün Muğla'nın Fethiye ilçesindeki ikametinden gözaltına alındı. Kardeşinin gözaltına alınması üzerine Twitter hesabından paylaşım yapan Sedat Peker, "Korkut Eken ile Mehmet Ağar'ı neden gözaltına almıyorsunuz, sadece benim kardeşimi alıyorsunuz" dedi. Muğla Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki işlemleri tamamlanan Atilla Peker ile özel koruması Yunus Olcay, 25 Mayıs'ta adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Fethiye Savcılığı ayrıca, Atilla Peker hakkında Kutlu Adalı cinayetine ilişkin soruşturma başlattı. Kutlu Adalı cinayetiKıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı, ölümünden hemen önce, değerli tarihi eserlerin kaçırıldığı St. Barnabas Kilisesi ve İkona Müzesi'nde gerçekleşen silahlı soygunu araştırıyordu. Adalı, soygundan 9 gün sonra 23 Mart'ta yayımladığı haberinde, söz konusu baskında KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı'na bağlı resmi araçların kullanıldığını yazdı. Adalı, Kıbrıs'taki Türk siyasiler ve çevresi tarafından milliyetçi ve vatansever olarak bilinse de dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a muhalifti. Denktaş hakkında yazdığı "Minaredeki deli" başlıklı yazı yüzünden evi kurşunlanmıştı. Adalı yazılarında, Kıbrıs'ta faaliyet gösteren bir dizi paramiliter örgütten bahsediyordu. "Kıbrıs Barış Harekatı"ndan önce birçok cinayeti bu örgütlerin işlediğini ve suçların da Rumların üzerine atıldığını iddia ediyordu. Kutlu Adalı, 2 Nisan 1996'da tehdit edildiğini açıkladı. Şikayetleri emniyet yetkilileri tarafından dikkate alınmayan Adalı, 6 Temmuz 1996'da evinin önünde vurularak öldürüldü. Kuzey Kıbrıs yönetimi makamlarının başlattığı soruşturma sonuç vermedi ve cinayeti kimin işlediği belirlenemedi. Bunun üzerine eşi İlkay Adalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) Türkiye aleyhine dava açtı. AİHM, 31 Mart 2005'te "cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı" gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum etti. | |
(DŞ)