Yasemin Çakal’ı hatırladınız mı?
Erkek şiddetine karşı, meşru müdafaa hakkını kullandı, bir süre Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ndeydi ve tahliye olduktan sonra İsviçre'ye göç etmek zorunda kaldı.
Türkiye’de yaşasaydı, hayatı tehlike altındaydı. Yasemin’le birlikte İsviçre, ilk kez Türkiye'den bir kadına “erkek şiddeti” nedeniyle politik oturma izni verdi.
Yasemin’i hatırlatma nedenim aslında avukat Sezin Uçar’la ilgili.
Sezin’i her ne kadar avukat olarak girdiği davalarını, gazeteci olarak takip ederken tanısam da onu asıl, Yasemin’den dinlediğimde tanımıştım.
Yasemin’le yaptığımız her söyleşide konu döne dolana Sezin’e gelirdi. Feminist avukatlarla birlikte Sezin de Yasemin’in davasına giriyor onu cezaevinde ziyaret ediyordu.
Yanlış hatırlamıyorsam, Yasemin tahliye olduktan sonra Sezin tutuklandı. Avukatlığını yaptığı Yasemin’in kaldığı Bakırköy Cezaevi’ne gönderildi.
O dönemdeki gelişmeler, bianet'ten Ayça Söylemez imzalı, "Avukatlar, gelip ifade verelim dedi, savcı baskın emri verdi" habere de yansıdı.
Hem Türkiye’den hem uluslararası meslek örgütlerinden avukatlar, Sezin ve onunla birlikte tutuklanan avukat Özlem Gümüştaş’ın serbest bırakılması için mücadele ettiler.
İkisi de bir süre sonra serbest bırakıldı.
Ne var ki, şimdilerde bu davalar, Sezin’in mesleğini yapmasına da engel oluyor.
TIKLAYIN - Tutuklu Avukatlar ve Gazetecilere Suçlama: “Gözaltına Alındıklarını Duyurmak”
Emekçilerin, öğrencilerin, kadınların, solcuların, sosyalistlerin avukatlığını yaptığı için tutuklanan Sezin, yine aynı nedenlerle mesleğini yapamıyor bu kez. Daha doğrusu mesleğini yapması engelleniyor.
Şöyle ki, avukat Sezin Uçar’ın bir yıl süreyle Bursa’daki müvekkillerine avukatlık yapması yasaklandı.
Hukuk devleti...
Aslında durum sadece avukatın mesleğini yapmasının engellenmesinden ibaret de değil üstelik.
Gözaltında üç kişiye işkence ve kötü muamele iddiası da var.
Haberlere yansıyan haliyle, ihlaller silsilesi şöyle...
17 Eylül’de İzmir Dikili’de Dilek Arsu, Seda Baykan ve Mehmet Mustafa Uzkar gözaltına alınıyor ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatlarından Uçar onları görmek, savunmalarını yapmak istiyor.
Bursa İl Emniyet Müdürlüğü TM Şube Müdürlüğü’ne gidiyor, hakkında davalar olduğu için müvekkilleri ile görüştürülmüyor.
Halihazırda, gözaltında işkence, dosyada gizlilik kararı ve avukatlara 24 saat müvekkilleriyle görüşme yasağına bir de avukata yasağı geliyor.
Hapishane de ziyaret etmesi de yasaklandı
Durumu sormak için Sezin’i aradığımda, “bu yasakların ilgili yasal düzenlemede olduğunu ancak hukuk dışı ve uluslararası hukuka da uygun olmadığını” söylüyor.
“Yasa bu haliyle, pek çok uluslararası metne ve avukatların çalışma yaşamlarını ve baskı altında olmadan görevlerini yapabilmeleri için düzenlenmiş çeşitli ilke ve kurallara da aykırı” diyor.
“Amaç, gözaltındaki müvekkili avukatsız bırakma” diye ekliyor.
Uçar’ın müvekkillerinin sadece ifadelerine katılması değil hapishanede görüşmesi de yasaklanıyor.
Uçar, kendisi gibi benzer davalardan yargılanan çok sayıda avukat olduğunu hatırlatıyor ve “Bu şekilde devam ederse savunma üzerindeki baskı dizginsiz bir şekilde artmış hak ve özgürlükler büyük oranda tırpanlanmış olacak. İşkence ve kötü muamelenin de artacağını tahmin etmek zor değil. Karara itiraz ettik, bekliyoruz...” diyor.
Sanıklar avukatsız...Avukatlar baskı altında..
Hangi Türkiye bu? "Yenisi mi, eskisi mi?"
Daha da korkunç olanı "Gelecek olan Türkiye mi?"
Hakikaten, bilemiyorum.
Toplumun her kesimini mağdur etme potansiyeli olan bir adaletsizlik olduğu ortada.
Şiddetsiz bir hafta dileğiyle..
TIKLAYIN - 78 Dosyada Yüzlerce Avukat Yargılanıyor, Onlarca Avukat Cezaevinde
TIKLAYIN - Baro Başkan adayı Uçar: Barolara erkek egemen ideoloji hâkim
(EMK)