İçimi kaplayan bir lav gibi, gittikçe yoğunluğu artan…
Vajinamdan kaynaklanan sıcaklık bedenimin her yerine dağılıyor…
Vücudumun tümü bunun bütünlüğe ulaşması için çalışıyor…
Bu bir patlama mı ne? Adeta volkanik bir patlama…
O an hakkında ne diyeceğimi bilemiyorum, gidiyorum, ama nereye bilmiyorum…
Sanki kısa bir süreliğine yok oluyorum, zaman duruyor, havada asılı kalıyor, sonsuzmuş gibi…
Herhangi bir sınırlamanın, zamanın, mekânın dışında gibiyim…
Yüksek bir deneyim…
Kendimi gerçekten canlı hissettiğim ender anlardan…
İlahi bir tecrübe, öz benliğimle iletişime geçiyorum…
Fiziksel olanı ruhla buluşturan…
Spiritüel bir deneyim…
Kamera karşısında 24 ile 70 yaş arasındaki, kimi hetero, kimi lezbiyen, esasen beş kadın, orgazmla ilgili deneyimlerini aktarıyor. Erkek egemen zihniyet yüzünden cinselliği hususunda kendini yeterince hür hissetmeyen yönetmen Annie Gisler La Petite Mort (The Little Death/Küçük Ölüm) adlı filmde mevzuyu kurcalayan kişinin ta kendisi.
Aralarında bazısı bedenini geç yaşlarda tanıdığını fark etmiş, neden ender olarak orgazm olduğunu sorgulamaya girişmiş, aslında bu konuda pek de yalnız olmadığının ayırdına varmış.
Kimisi ritmik şekilde jimnastik yaparken ilk orgazmını tesadüfen yaşadığını anlatan, kimisi kadınlara cinsel tatmin hususunda eğitim veren, ileri yaşlarda da sekste tatminin mümkün olduğunu hatırlatan bir kılavuz.
Partnerlerini memnun etmek için orgazm simülasyonu yaptıklarını da rahatça ifade ediyorlar. Kadının bilhassa yatakta erkeğe hizmet etmesi gerektiğine dair zihniyetten muzdarip olmayanlar azınlıkta kalıyor değil mi? Kültürel bir olgu olarak esasen erkeğin tatmin olması en belirgin amaç sayılmaz mı?
Onun yataktan muzaffer bir savaşçı olarak kalkması herkesin hayrına olur zaten!
İsviçre 2018 yapımı 61 dakikalık belgesel cinselliğin çeşitli ayrıntılarını tek tek karşımıza çıkarırken kesinlikle düşündürüyor, bilgilendiriyor, epeyce eğlendirip arada sırada kahkahalarla gülmenize bile imkân tanıyor.
Eğitim şart
Batı medeniyetinin temsilcileriyle karşı karşıya olmamıza rağmen cinsellik hususunda eğitimin ne kadar eksik olduğunu öğreniyoruz. Genelde okullarda verilen bilgiler insan ırkının devamı için üremeye sanki koşullanmış, seksin tehlikeli olduğuna dair bir hisle karışık, çarpıtılmış bir eğitim.
Oysa klitorisin 8 bin sinir ucuna bağlı olduğunu idrak ediyoruz filmde.
Klitoris, fonksiyonu zevk almaya endeksli organlarımızdan biri mi yoksa?
Üstelik düşünün ki 1998 yılı keşfinin bilimsel olarak kabul edildiği sene.
70 yaşındaki Maggie klitorisini gücünün, zevk duyularının merkezi olarak betimliyor, hatta ileriye giderek klitoris için "En iyi arkadaşım" diyor.
Klitorisin öneminin altı çiziliyor, onu her şeyden önce şahsen tanımanın şart olduğu hatırlatılıyor, jenital bölgeyle göz teması için ayna kullanımının faydalarından da dem vuruluyor.
Mastürbasyon da şart
Gayet sürükleyici belgeselde tabii ki sıra mastürbasyona da geliyor. Mastürbasyonun kötü bir şey olduğuna dair telkinlerin yarattığı suçlulukla iğrenme arasındaki duygulardan, kendini bir erkeğe benzetmeye vardırarak günde beş veya altı kere mastürbasyon yaptığından bahsedene, gayet geniş bir spektrumla haşır neşir oluyoruz.
"Bazen bedenim kesinlikle deşarj olması gerektiğini hissettiriyor. Mastürbasyonu vücudumun gevşemesi için yapıyorum ve kesinlikle faydasını görüyorum; benim için düzenli diş fırçalama gibi bir pratik, hijyenik bir bakım".
Mastürbasyon sayesinde cinsel ihtiyaçlarını daha iyi kavrayan bir kadının tecrübesi ile ikili ilişkiyi daha üst seviyelere taşıyabildiğini de idrak ediyoruz şirin filmde.
Ne de olsa birçok kadın klitorisinin yerini dahi bilemeyebiliyor, birçok erkek de onu bulmakta epey zorlanabiliyor. Tabii ki herkesin tahrik olma biçim ve metotları başka başka, fakat kadın için partnerini eğitmek, ona yol göstermek ilişkinin başarısı için kesinlikle faydalı ve yapıcı.
Kahramanlarımızdan bir tanesi parmakla uyarılmaktan hoşlanmadığını, dil temasını tercih ettiğini belirtiyor. Ama bu durumda bile partnerini yönlendirmeyi ihmal etmemek lazım, diyor. Sessizlik içinde pasifçe durmanın hiç kimseye bir faydası yok: Küçük bir inleme, bir zevk nidası veya derin bir nefes verme partnerinize doğru yolda olduğunu hissettirecektir. Cinselliği yaşadığınız kişiyle iletişim halinde olmanın faydası kesinlikle büyük, seks sırasında konuşabiliyorsanız ne âlâ.
Ama tabii ki özelllikle erkeği rencide etmemek tercih edilir. Onların kendi performanslarından beklentileri o kadar yüksek ki temkini elden bırakmamak şart.
Her şey karşılıklı
"Erkeklik organının kadın organının içine yerleştirilmesinden çok daha büyük bir şeydir seks." Genelde insanlara sık sık hatırlatılması gereken bu gerçek belgeselde bir kez daha yüzümüze çarpılıyor. Bu konuda epey çalışmak lazım, pratik lazım, öğrenmek, tecrübe kazanmak, belki ustalaşmak lazım, ama şefkatle ve sevgiyle… Kadının bunu kendi iyiliği için yapması tavsiye ediliyor.
Cinsel ilişki en az iki kişinin beraber inşa ettiği bir şey deniyor, önemli olan bağlantı haline geçtiğin insanla yakaladığın uyum, derinlik, kurduğun iletişim.
Erkek dinlemeli, kendini bilmeli.
Neler neler yapabildiğine dair fiyakacı bir teşhire yönelik davranmamalı.
Bedenini kontrol edebilme kapasitesine sahip olmalı, partneriyle oynamaktan hoşlanmalı, mizah duygusuna sahip olmalı.
Kadına iyi davranmayı, özveriyi, sabrı, verici olmayı, ne zaman kalkıp gitmesi gerektiğini de bilmeli. "Ne de olsa o verdikçe ben daha çok verir hale geliyorum…"
Ejakülasyona set çekmeyin
Belgeselde konu vajinal orgazmın mümkün olup olmadığına da varıyor. Vajinal orgazm ile klitoral orgazmı ayırmak ne kadar doğru? Klitoral orgazm için volkanik patlama benzetmesinde tüm kahramanlarımız hemfikir gibi görünüyor.
Vajinal orgazm için ise öne çıkan yorum "erime" hissi; içinde kelebeklerin uçuşması gibi daha yumuşak betimlemeler kullanılıyor ve sanki bu durum uyumlu bir birliktelik sürdürdüğünüz âşığınızla mümkünmüş gibi aktarılıyor.
Sıra G noktasına geldiğinde acaba kadın dergilerinin bir icadı mı diye sorgulanıyor. "Bilimsel bir tarafı var mı?"
"Çok aradım, ama bulamadım!" diyen de var.
"Bence erkeğin prostatına tekabül ediyor. O da zevki bize hissettiren bezlerimizden biri, üstelik ejakülasyona da müsait, değerlendirmemek niye?"
Tabii bu durumda çocuklukta annelerin bilhassa kız çocuklarına yönelik "Yatağına çişini sakın kaçırma!" uyarıları akıllara geliyor. Boşalma hissi geldiğinde koşullanma yüzünden kötü bir şey olacakmış gibi bazı kadınların kendini tuttuğu, boşalmamak için tıkır tıkır işleyen bir sistemi sekteye uğrattığı ortaya çıkıyor. Uzmanımız tam tersine davranıp rahatlanması ve sürecin en doğal şekilde tamamlanması için kadının kendisine izin vermesi gerektiğini belirtiyor.
Anal orgazm var mı?
Batı'da genelde eşcinsel erkeklik halleriyle özdeşleştirilen anal penetrasyonun bir kadın tarafından gönül ferahlığıyla tercih edilmesi o kadar da kolay olmuyor. Filmde röportaj yapılan kadınlardan birinin ifadesine göre anal seksin iğrendirici ve pis bir tarafı varmış gibi hissettiriliyor.
Bir diğeri anal orgazm hakkında "Öyle bir şey tanımıyorum, hiç olmadım!" diyor. "Erkeklerin bana anal seks uygulamasından çok onlara ben uygulamayı tercih ediyorum (Vibratör kullanımının faydalarını bilen biri kendisi). Pek az erkek buna razı oluyor, oysa güzelim prostat bezinin sayesinde penetrasyonun zevklerinden yararlanmaları azımsanacak bir tatmin değil".
Sodominin de üzerinde sabır ve şefkatle çalışılması, geliştirilmesi gereken bir pratik olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
Bir erkeğin orgazm yaşadıktan sonra genelde libidosunun düştüğü, aynı kıvama gelmek için belirli bir süre geçmesi gerektiği de belirtiliyor filmde. Oysa kadın ilk orgazmı yaşadıktan sonra o yoğunlukta uzun süre kalıp defalarca orgazm olabiliyor.
"Potansiyeliniz yüksek, sakın kendinize hayır, dur veya yeter demeyin; daha fazlasını hak etmediğinizi de sakın düşünmeyin".
Su gibi akan belgeselde bir çiftin beraberce orgazma ulaşmasının bir efsane olmasından da dem vuruluyor. "Hiçbir erkek beni buna zorlayamaz, öyle bir talep gelirse onu yatağınızdan (mümkünse bir tepikle) atıverin!"
Orgazmın baskıyla olmayacak bir şey olduğu kesin!
Seviyeli belgesel
İsviçre Radyo Televizyon Kurumunun damgasını gördüğümüz filmin sponsorları arasında Migros markası adı dikkat çekiyor.
Röportajlarda konudan konuya geçilirken gayet estetik görüntüler seyirciyi hipnotize ediyor, bazıları sembolik, bazıları artistik, bazıları kesinlikle pragmatik içeriklerle simülasyonlar yaşatıyor, kadın orgazmı mümkün olduğunca yorumlanmaya ve görsel hale getirilmeye çalışılıyor.
Yönetmen Annie Gisler'in mazisinde şuursuzca geçen seneler için epeyce kızgın, hatta öfkeli olduğu, ama filmde içinde kalanları burjuva ahlakının izin verdiği seviye ve biçimlerde, adeta bir protokol ağzıyla ifade ettiği hissediliyor.
Mikrofonu uzattığı Lada, Maggie, Aurore, Aude veya Anne Valerie, yönetmenin de duygularına tercüman olurken o sanki kaybolan yılların intikamını alıyor, ama bunu yaparken kesinlikle eğleniyor, öğreniyor, ayrıca seyirciyi de ihya ediyor.
Filmin neredeyse bütününden yararlanarak işbu metni oluşturduğum için kendisinden kusuruma bakmamasını dilerken, kadın-erkek eşitsizliğinin yüksek seviyede olduğu bir memleketin dilinde yazdığımın dikkate alınacağını umuyor ve kendimi alamayarak yazıyı belgeselden diğer bazı incilerle süsleyerek bitiriyorum…
Erotizm bir umman, keşfetmek lazım; yapılabilecek o kadar envaitürlü şey var ki!
Bu konuda yeterince hür müyüm, yoksa hâlâ örseleniyor muyum?
Orospu veya frijit gibi beylik yargıları ne kadar önemsiyorum?
Seksi seviyorum, bununla gurur duyuyor ve bunu ifade etmekten sakınmıyorum, ne var bunda?
Erkeklerle (veya kadınlarla) beraber olup onlarla oynamayı seviyorum.
Kadın olarak cinsel tatminim için aktif olma hakkına sahibim.
Tabularımızdan beraberce sıyrılmalıyız...
Kadın bedenini tanımalı ve sahiplenmeli...
Kadın kendi cinsel hikâyesinin yazarı olmalı...
Tatminimin başrol oyuncusu benim!
Biz annelerimiz veya ninelerimize göre çok daha ilerideyiz ama daha katedecek uzun bir yol var, bir jenerasyonda olacak iş değil bu.
Ailenin mutfakta ustalaşmış eski nesil temsilcilerinden yemek veya tatlı tarifleri aktarılırken, neden cinsel tatmin yolları aktarılmıyor? Belki o zaman daha sağlam çiftler, birbirine kenetlenmiş ebeveynler, gergin değil de daha gevşemiş bir toplum mümkün olacak…
Kadın cinsel gücünü keşfettiğinde dünya değişecek! (RL/ÇT)