Rosalino Levantino

Pekin’de 6 metre karelik ama fazlasıyla kalabalık bir oda, Aziz Nikola adasında sadece bir yaşlının yaşadığı bir köy, Québec’in Kuzey-Kıyı bölgesinde hiçbir insana rastlamadığımız muhteşem bir coğrafya (ve İmroz’dan [Gökçeada] şahsi bir anekdot).

Angelopulos’a yakışan mevzuyu Paracanov’a çektirip Vigo’yu ve Epstein’ı da işin içine katsaydınız  karşınıza kadın sinemacı Alexandra Gulea’nın büyüleyici eseri çıkabilir miydi?

Sadece rüzgârın gücüyle sessizce süzülmek kadar zevkli bir şey var mıdır?

Hürriyet hissini doya doya yaşadığı denize onu takıntılı şekilde bağlayan ülkenin siyasi gidişatı ve komünist partisine üyeliğindeki hayal kırıklığı mı olmuştu?

Evde başka, sokakta başka olma halinin şizofrenik tarafı olsa da, milliyetçiliğe karşı milliyetçilikle beslenmiş azınlık fertlerine çok daha geniş bir bakış açısı kazandırdığı muhakkak!

"Kuş-cam Çarpışmaları" adlı belgesel can çekişmekte olan gezegen ekosisteminin insanlık konforu için nasıl çarçur edildiğini bir kez daha yüzümüze çarpıyor.

Birilerince efemine bulunan, şirin mi şirin Emmanuel 13 yaşında köyün rahibi Hubert’in tacizine uğradığında kendini suçlu hissetmiş, akabinde dinî otoriteyi asla sorgulamayanların ona inanmamış olması yüzünden içine kapanmıştı…

Ananevi göçer hayatı Ortadoğu coğrafyasında, sosyal ve siyasal meseleler, iklim değişikliği, şehirleşme gibi sebeplerden dolayı kaybolurken ödenmek zorunda kalınan bedelde kadınların mağduriyeti pek kale alınmıyor.