“Dünyada sadece iki kuvvet vardır. Biri kılıç, diğeri düşünce. Uzun vadede kılıç her zaman düşünce tarafından fethedilecektir.” (Napoléon Bonaparte)
Ekonomik çöküntü başka görünümler altında toplumsal çözülmeyi su yüzüne çıkarıyor. Toplumsal çözülmenin en belirgin görüntüsü ise artan şiddet olayları. Son zamanlarda yaşanan şiddet olayları her gün bir yenisi eklenerek devam ediyor; çocuklar, kadınlar, hayvanlar katlediliyor. Katledenler bir yana, akıllarımıza sürekli şu soru geliyor: Bu katiller bunca cesareti nereden alıyor? Azmettirici, asıl katil kim?
Şiddetin ilk belirimi, insanın diğer hayvanlara uyguladığı şiddetle görünür hale geliyor. Araştırmalar gösteriyor ki şiddet uygulayan, cinayet işleyen kişiler geçmişinde hayvanlara karşı işkence yapmıştır. Bu çok önemli bir bağlantıdır ve hayvanlara işkence edenlerin potansiyel olarak insanlara karşı da aynı eylemi gerçekleştirebileceğinin bir göstergesidir.
Katliam yasası çıkarıldığından beri yaşananlar adeta bu bağıntının bir ispatı gibi. Sözde yasa çıkarılır çıkarılmaz önce sokakta yaşayan birçok hayvanın hem belediyelerce hem de farklı bireylerce öldürüldüklerine tanık olduk; ardından da birçok kadın cinayeti sosyal medyaya yansımaya başladı. Şiddet uygulayan, cinayet işleyen kişilerin geçmişinde hayvanlara karşı işkence yaptığı göz önünde bulundurulduğunda katliam yasasının acilen iptal edilmesi çok önemli.
Annesiz kedilerin annesi Garip
Bu yazıyı yazdığım sırada, Düzce Gölyaka Belediyesi’nde sokaktaki köpeklerin usulsüz toplandığını ve Garip adlı kısır ve küpeli mahalleli köpeğin, sokakta oynayan çocukların gözü önünde belediye çalışanlarınca yüksek dozda uyuşturucu iğne verilerek öldürüldüğünü okudum. Garip’in mahalledeki annesiz kedi yavrularını bile emziren sevgi dolu, çok sakin bir köpek olduğu ve mahalleli tarafından çok sevildiği söyleniyor. Öte yandan okul çıkışı, sokakta oynayan çocukların gözü önünde bu şiddet uygulanıyor.
Olaya nereden bakarsanız bakın elinizde kalıyor. Sokaktaki hayvanların usulsüz toplanması mı dersiniz, hiç kimseye zararı olmadığı gibi faydası olan bu hayvanlara şiddet uygulanması mı? Yoksa bu şiddetin çocukların gözü önünde yapılarak hem çocuklarda yarattığı taravma hem de şiddeti normalleştirmesi mi dersiniz?
“Şiddet dediğimiz şey insanlara özgüdür”
Saldırgan olduğu, insan yaşamını tehlikeye attığı iddia edilen masum canlar, ironik bir şekilde insan şiddetine, işkenceye maruz kalarak öldürülüyor. Ve tarih bir kez daha gösteriyor ki tehlikeli olan hiçbir şekilde hayvanlar değil, uygarlık adı altında her türlü ahlaksızlığı normalleştiren insanlardır.
Günümüzün en önemli felsefecilerinden Kuçuradi: “Şiddet hayvansal yanımızla ilgilidir” diyenlere karşı çıkarak “Hayvanların yaptıkları şiddet değildir. Onlar belirli uyarıcılara cevap veriyorlar. Şiddet dediğimiz şey insanlara özgüdür.” diyor. Çünkü bir hayvan korkusuyla uyarıldığı için saldırır. Ancak insan, bilerek ve isteyerek ve hatta planlayarak şiddet uygular.
Çocukları korumak bahanesiyle çıkarılan sözde yasanın eteğine sığınılarak sokaktaki hayvanlar katledilmeye devam ediyor. 11 Ekim’de Gebze’de bir soykırım yaşandı. 45 köpek 13 kedi olmak üzere birçok hayvan öldürülerek çöp poşetlerine konulup konteynerlere atıldı. Hemen ardından Ümraniye’den işkence haberleri geldi ve birçok ilden, ilçeden benzer haberler, görüntüler gelmeye devam ediyor.
“Güvenli sokaklar!” denilerek hayvan nefreti taşıyan herhangi bir insanın tek bir şikayetiyle, hiçbir kanıt olmadan sokaktaki hayvanlar toplanıp ölüm kampı olan barınaklara götürülüp işkenceye maruz bırakılıyor, öldürülüyor. Oysa birçok kanıt olmasına rağmen, çocukları, kadınları, LGBTİ’+ları taciz eden, öldüren failler delil yetersizliğinden, iyi halden serbest bırakılarak sokaklar yangın yerine çevriliyor.
Gebze'deki hayvan katliamının sorumluları açığa alındı
Ölüm saçan birkaç veri...
İddia edildiği gibi sokaktaki köpekler ölüm saçmıyor ama; ölüm saçan birkaç veriden söz etmek istiyorum. Siz karar verin, katil kim?
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre, son 11 yılda en az 695 çocuk, çalışırken hayatını kaybetti ve buna her yıl ortalama 61 çocuk ekleniyor. Bu bir şiddet değil midir ve bu şiddete karşı çalışan çocukları korumak için iktidar neden adım atmıyor? Sokaktaki köpekleri hedef göstermek, maliyetini düşürmek için sorumluluklarını yerine getirmeyen sermaye sahiplerini hedef göstermekten daha kolay olduğu için mi? Yoksa bu çocuklar, çocuk olarak görülmüyor mu?
Umut Vakfı’nın verilerine göre 2022’de medyaya 3 bin 984 silahlı şiddet olayı yansıdı. Dikkatinizi çekerim. Bu sadece medyaya yansıyan kısım. Bu silahlı şiddet olaylarında 2 bin 278 kişi öldürüldü. Vakfın verilerine göre 4 milyon ruhsatlı silah var. Bunun 9 katı kadar da ruhsatsız silah olduğu düşünülüyor. Adalet Bakanlığı verilerine göre ise 2022’de “Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun” kapsamında 3 bin 352 çocuk yargılandı. Bu çocuklardan 455’i 12-14 yaş grubunda, 2 bin 897’si ise 15-17 yaş grubunda.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu raporuna göre: 2024 yılının ilk 9 ayında erkekler tarafından 295 kadın öldürüldü, 184 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu sayılar artarak devam ediyor. 2024 Eylül ayında 34 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 20 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Adalet Bakanlığı’nın Nisan 2024’te yayımladığı “Adalet İstatistikleri 2023” raporuna göre, “çocukların cinsel istismarı” nedeni ile 2023 yılında açılan 14.184 dosya hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verilirken, 14.299 dosya için kamu davası açıldı. Çocukların cinsel istismarı suçlarında 2023 yılında karara bağlanan dosyalarda 7 bin 88 sanık mahkum edilirken, 7 bin 108 sanık ise beraat etti.
Bir de “kayıp çocuklar” sorunu var tabi. TÜİK'in 2016’da açıkladığı verilere göre, Türkiye’de kaybolan çocuk sayısı 104 bin 531. 2016-2023 yılları arasında kaç çocuğun kaybolduğu, bu çocukların kaçının bulunabildiğine dair herhangi bir istatistik bulunmuyor. Günde 36 çocuk kaybolduğu söyleniyor.
ÇEVRİMİÇİ ÇOCUK İSTİSMARI RAPORU
"Her 8 çocuktan biri çevrimiçi cinsel istismara maruz bırakılıyor"
Gebze ve Ümraniye nöbetindekilere selam olsun!
Tüm bu veriler elde iken sorarım size, “sözde başıboş” olduğu ilan edilen masum köpekler mi sokakları güvensiz hale getiriyor yoksa ellerinde silahlarla sokaklarda kol gezip yaşlı, engelli, çocuk, kadın, hayvan demeden dehşet saçanlar mı?
Napolyon’un dediği gibi kılıç ve düşünce iki önemli güç. Şimdi kılıç iyi iş görüyor, kılıçlarla insanlar sindiriliyor olabilir ama her zaman düşünce kılıçtan üstündür ve gün gelecek suspus oturan insanlar da bir gün kılıçlara karşı olan korkusunu yenip düşünmeye başlayacak. İş ki bu düşünce çok fazla gecikmesin. Bu faşist tutum ve katliamlar karşısında hepimiz üzerimize düşeni yapmalı ve artık bu şiddete dur demeliyiz. Herkes yapabileceğinin en iyisini yaparak bu katliama “dur” demeli.
Bu katliama dur demek adına Gebze’de ve Ümraniye’de her gün nöbette olan hak savunucusu arkadaşlarımıza “selam olsun!” diyelim ve onların nöbetlerine hep beraber ortak olarak bu sözde yasanın, bu kanlı yasanın iptalini sağlayalım. (AK/TY)