Anadolu Ajansı'nın haberine göre, "Glock izdihamı" yaşanmış. Glock tabancaların yeni partisi geçtiğimiz hafta Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nda satışa sunulmuş. 950 adet ithal edilen Glock marka tabancalar için sabahın erken saatlerinde sıraya giren yüzlerce Glock tutkunu, üçte biri ilk gün içinde satılan Glock'ları alabilmek için izdiham yaratmış... Sanki maç kuyruğu gibi... Şimdilerde kimse maç bileti için birbirini ezmiyor ama tabanca almak için "izdiham" var. Sabahın erken saatlerinde sıraya girmek ve Glock marka tabanca satın almak için "ölümüne" izdiham... Bu nasıl bir duygudur acaba? Silaha ve Glock marka silaha tutkun olmak? Bir silaha sahipsiniz, yetmiyor bir tane daha almak. Silahın "markalısını" sevmek!
Sabah erkenden Glock marka tabanca almak için sırayı girip izdiham yaratmak ve 950 adet silahtan birini kapmak, satın almak. Böylece 950 adet gelen Glock marka tabancalardan birinin sahibi olmak... Sonra onu eve götürmek, rahat bir nefes almak ve artık kendini eskisinden daha iyi hissetmek, nasıl bir histir acaba? Taşıma ruhsatınız varsa eğer satın aldığınız Glock marka tabancanızı belinize takmak, nasıl bir iştir ve nasıl bir mutluluktur acaba? Herhalde sadece ve sadece 950 kişi bilir bu mutluluğu. Biz bilmeyiz böyle bir mutluluğun ne olduğunu ve benim gibi bilmez birisi de, böyle aptalca sorular sorar.
Herhalde sabah izdihamından ve satın alıp bu markalı silahın sahibi olunca, sözü dönüp dolaşıp, bu silaha getirmek gerekiyor. Sohbetlerin konusu başka bir şey olsa bile, siyaset veya referandum ya da havaların ne kadar sıcak ve kötü gittiği üzerine konuşulsa bile, ne yapıp ne edip sözü "Glock marka" tabancanın faziletlerine getirmek gerekiyor. Kılıfından çıkarıp masanın üstüne mi koymalı? Daha iyisi Glock marka tabancayı çekerek bir süre elinde tutarak arkadaşlara göstermek gerekiyor... Sonra da niteliklerini bir bir sayarak övünmeye sıra gelmeli. Artık bu bir "statüdür". Artık siz böyle bir tabancaya sahip kişisinizdir.
Birden eski bayram günlerini anımsadım. Masallarla büyütüldüğümüz günlere geri döndüm. Yatmadan önce okunan masallarda kurduğumuz dünyaları düşledim. Bayramın birinci günü giyeceğim gıcır ayakkabıları, yastığımın altına sığdırmaya çalışırken annemin müdahalesi yüzünden, başucuma konulan bayramlık ayakkabılarımla uyuduğum günleri düşündüm. Sonra bayram namazına gitmek için sabahleyin erkenden kalkıp camiden ve mezarlık ziyaretinden dönünce giymek üzere, gıcır ayakkabılarımı yatağın altına sakladığım günleri anımsadım. Hoca bayram namazında "öldürmeyeceksin" diye vaaz verirdi. Nerde benim bayramlarım, nerde benim masallarım...
Glock marka silah satın alanlar, ilk gün, tabancalarını yastıklarının altına koyarak mı uyudular?
Her çocuğun bayram günlerini, masallarını değiştirerek yarattığımız dünyayı silahlandırırken, çocuklarımızı kaza sonucu ölümle burun buruna getirmek için kurduğumuz bu tuzaklar mıydı bizim düşlerimiz?
Devlet eliyle markalı silah ithal etmek? Kimlerin fikridir bu? Kimler, kaç para kazandı?
Başlangıçta Avusturya ordusu için geliştirilen, daha sonra da polislerin kullandığı "Glock" tabancayı üreten şirket 1963 yılında Deutsch-Wagram'daAvusturyalı Gaston Glock tarafından kurulmuş. Silahın yaklaşık %83'ü çelikten. Ayrıca bazı modelleri yarı otomatik ve tam otomatik atış özelliğine sahip ve 17-19-31-33 mermilik şarjörleri bulunur. Yaygın inanışın aksine x-ray cihazlarında gözükür ve metal detektörlerinden geçirildiğinde öter. Silah pazarında satış açısından Smith Wesson'u geçmiştir. 2006'da ABD'de "Glock 22" polislerin gözdesi tabancadır. Glock tabancaları 100'den fazla ülkede 2.5 milyon'un üzerinde satmıştır.
Ülkemizde birçok modeli ithal edilmiş ve satışa sunulmuştur. Fiyatları 2 bin 444,89 ile 3 bin 42,07 Amerikan doları arasında değişmektedir. Herhalde buna KDV dahil olmasa gerek...
Artık kaza sonucu ölümlerle ilgili haberlerde silahın markasının "Glock" olduğu yazılacak. Yastığın altında babasının silahını bulan çocukların silahla oynarken kazaen dramatik ölümlerinde silahın "Glock" marka olduğunu öğrenince farklı mı düşüneceğiz? Ya da trafikte siniri bozulan veya sadece sinirlenen veya apartman yönetim kurulu toplantısını basarak kana bulayan insanların silahlarının markalı olması yaşamımızı daha anlamlı mı kılacak?
Evde silahlarla yaşamak, yaşadığınız kentte silahlarla dolaşmak... Arabanın torpido gözünde markalı silah bulundurmak... Tabancaları kuşanmış olarak"güvenli" yaşamak veya kendini "güven içinde" hissetmek duygusunun en aşağılık hali herhalde böyle bir şey olsa gerek... Silahlanarak güven duygusunu yaşamına egemen kılan bireylerin çoğalması, özgürlüğün güvenlik adına feda edilmesidir. Çocukların ve bir ulusun geleceği özgürlüklerin terk edildiği ve silahlanmanın markalaştığı anlayışa terk edilemez.
Türkiye'de asıl sorun ruhsatsız silahlardır ve o nedenle "ruhsatlı silahlar" sorun değildir, diyenler fevkalade yanılgı içindedirler. Asıl sorun bireylerin silahlandırılmasıdır. Bunun nasıl önlenebileceği konusunda ciddi olarak düşünülmelidir. Asıl sorun devlet eliyle bireyleri silahlandırmakla başlayan rant zihniyeti ve giderek "markalı" ve "silahlı yaşama" özendirilen bir dünya kurularak bireylerin sorumsuzluklarına garip bir statü kazandırma anlayışıdır ölümlere davetiye çıkaran...
Silahlar, yaşamı öldürüyor. Silah satarken yaratılan "izdiham" kimin eseridir? Öldürürken silahların ruhsatlı veya ruhsatsız olması veya markalı olması, silahın Glock marka olması sonucu değiştirmiyor. Bireysel ve "markalı" silahlanmayı teşvik ederek barışı kuramazsınız.
Her yıl 28 Eylül'de Umut Vakfı olarak kırmızı halı üzerine bırakılan ayakkabıların konulduğu bir tören düzenliyoruz. Bu simgesel törende kırmızı halı üzerine bırakılan ayakkabıların sahipleri ölmüş. Ayakkabıların sahipleri, sessiz... Kurşun adres sormuyor. Ayakkabılar artık sahipsiz. Bu yüzden 28 Eylül'ün adı "Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü".
Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü için her sene serilen kırmızı halı üzerine konulan ayakkabıların bazıları da "marka"lı. Ama silahla yaşamları sona eren sessiz kişilerin ayakkabılarının markalı veya markasız olması trajediyi değiştirmiyor. Kurşunla ölenlerin, öldürülenlerin ayakkabıları 28 Eylül'de serilen kırmızı halı üzerinde yan yana duruyor. (Fİ/TK)