Misyonerlik yaptıkları iddiasıyla Zirve Yayınevi'nde geçen yıl üç kişinin öldürülmesiyle ilgili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davaya 12. duruşmasıyla dün (16 Ekim) devam edildi.
Mahkeme, cinayetlerin en önemli zanlısı Emre Günaydın'ın yerel bir gazetede çalıştığını söylediği, "abi" diye andığı ve adı müdahil avukatlardan Orhan Kemal Cengiz'in taciz ve tehdit edilmesinde de geçen Varol Bülent Aral'ı nihayet tanık olarak dinleyebildi.
Mahkeme, 21 Ağustos'ta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden istediği Ergenekon İddianamesi'ni bekliyor. Yargılamaya 21 Kasım'da devam edilecek.
"Cezaevine SIM kart gönderenler destek sağlasınlar"
Günaydın, duruşmada "Aral bana devlet desteği sağlayacağını söylemişti, bu desteği nasıl sağlayacağını mahkemede açıklasın" diye sordu. Böyle bir destek vaat etmediğini söyleyen Aral "Cezaevine ceket içinde SIM kart gönderenler bunu nasıl başardıysa, diğer desteği de sağlarlar" yanıtı verdi. Aral, avukat Cengiz'i tanımadığını ileri sürdü.
18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi'ni basılması sonucu Almanya uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel öldürülmüştü.
"Silahlı örgüt kurmak" ve "cinayet işlemek" suçlamalarıyla 18 aydır Malatya E Tipi Cezaevi'nde bulunan Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildiler.
"Seni Aral mı yönlendirdi?" sorusuna yanıt vermedi
Sanıklardan sadece Günaydın'ı 2006 yılının sonbaharında Malatya Birlik Gazetesi'nde çalıştığı üç günlük sürede tanıdığını açıklayan Aral, Günaydın'la misyonerlikle ilgili değil PKK ile ilgili konuştuklarını söyledi.
Mahkeme başkanı, "Tanıkla misyonerlikle ilgili konuştuk. Konuşmadıysak, bu kadar şeyi nasıl biliyor?" diyen Günaydın'a "Seni olayı gerçekleştirmen konusunda bu mu ikna etti?" sorusu yöneltti; Günaydın, "Cevap vermeme hakkımı kullanıyorum" dedi.
3 Mayıs 2007'de Adıyaman Kapalı Cezaevi'nde Yayınevi Davası ile ilgili verdiği ifadenin doğru olup olmadığı sorulan Aral, ifadesinin "Ergenekon" ile ilgili yazmayı düşündüğü ve adını "Teferruat" koyacağı kitabının kurgusunun kaynaklık ettiğini iddia etti.
"Polis ve subay çevrem çoktur, çay içiyoruz"
Adıyaman'da kalaşnikof silahla yakalanmasıyla ilgili de Aral, silahı, 10 yaşında bir çocuğun elinde kamuflajlı gördüğünü ve elinden aldığını, Eski Saray Polis Karakolu'ndaki bir memurla arası iyi olmadığı için silahı cadde üzerindeki başka bir karakola teslim etmek üzereyken yolda yakalandığını söyledi.
Hizbullah Örgütü'yle bir bağının olmadığını söyleyen Aral, kendisine ait ajandada Mehmet Ağar, Kemal Kerinçiz ve Ümit Özdağ ile ilgili yazılar olduğunun sorulması üzerine, "Birtakım bilgiler geldi, değerlendirmek için not ettim" diye konuştu.
"İki polis beni tehdit etti"
"Sen kimsin de sana bilgi geliyor. Jandarma ya da emniyette haber alma adına çalıştınız mı?" sorusuna Aral, "Polis ve subay çevrem çoktur, çay içiyoruz, konuşuyoruz" yanıtını verdiyse de, 2 Ekim'de tutuklandığın iki sivil polisin kendisine "Sana senden olur her ne olursa, başın ağrımaz dilin rahat durursa" diyerek tehdit ettiğini savundu: "Bu söz Veli Küçük'e ait, siz nereden duydunuz diye sorduğumda, 'Atalarımızdan duydum' dediler." (EÖ)