Türkiye, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne sunduğu Eylem Planı'nda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan mahpuslar, bu kapsamda PKK lideri Abdullah Öcalan için de “umut hakkı”nı tanımayacağını açıkladı.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AKBK), 12 Haziran 2025 tarihli toplantısında ağırlaştırılmış müebbet hapse hükümlü başvurucular Abdullah Öcalan, Emin Gurban, Civan Boltan ve Hayati Kaytan'ın “umut hakkı”nın sağlanıp sağlanmadığını eylül 2025’te yeniden değerlendireceğini duyurmuştu.

Avrupa Konseyi, Abdullah Öcalan için “Umut Hakkı”nı Eylül'de görüşecek
Ankara'nın "Eylem Planı" eylemsizliğe ayarlı
ANF'nin haberine göre Ankara, Eylül Toplantısı öncesinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne sunduğu Emin Gurban, Civan Boltan, Hayati Kaytan ve Abdullah Öcalan (No. 2) davalarındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına ilişkin yükümlülüklerini değerlendirdiği 27 Haziran 2025 tarihli Eylem Planı'nda “Şartlı Tahliye” başlığı altında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının “istisnai” olduğunu ve bu hükümlülerin şartlı tahliye mekanizmasından faydalanamayacağını belirtti.
"Umut hakkı" siyaset gündeminde
Geçtiğimiz yıl MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin TBMM Grup Toplantısında PKK Lideri Öcalan'a çağrıda bulunarak, silahlı mücadeleye son verilmesi halinde "umut hakkı"ndan yararlanacağını söylemesi sonrasında “umut hakkı” konusu yeniden siyasal gündeme gelmişti.

Bahçeli'den 'Öcalan' çağrısı: Gelsin Meclis'te konuşsun
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise mayısta konuyla ilgili olarak gazetecilerin sorularını yanıtlarken Öcalan'a "umut hakkı" tanınması için “Böyle bir durum söz konusu değil” demiş ve DEM Parti'nin sert eleştirileriyle karşılaşmıştı.

DEM Parti'den Bakan Tunç'a 'umut hakkı' tepkisi
Eylem Planı ne diyor?
Türkiye, "umut hakkı"nı kapsayan Eylem Planı'nı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne 27 Haziran'da sundu.
Türkiye'nin "Eylem Planı" Bakanlar Komitesi'nin Eylül 2025 toplantısında görüşeceğini duyurduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) genellikle "Gurban Grubu" davaları olarak anılan başvurular kapsamında Abdullah Öcalan'ınki de dahil şartlı tahliyesiz müebbet hapis cezalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) insanlık dışı veya aşağılayıcı muamelenin yasaklanmasına dair 3. Maddesi'ni ihlal ettiğine ilişkin kararının gereğini yerine getirmesi çağrısına yanıt olarak ileri sürüldü.
AİHM "umut hakkı" içtihadını 2013'te aldığı "Vinter ve Diğerleri vs. Birleşik Krallık" kararında geliştirmişti.
"Mahkûmun hapiste geçirdiği süre boyunca, serbest bırakılabileceğine dair bir olanak, yani umut olması gerekir. Ömür boyu hapis cezası, serbest bırakılma veya cezanın yeniden değerlendirilme ihtimali olmaksızın verilirse, bu ceza insanlık dışı muameleye dönüşebilir."
AiHM bu kararıyla uyumlu olarak uygulamada “Her mahkûm, hayatının sonuna kadar içeride kalma ihtimali olsa bile, bir gün özgürlüğüne kavuşma umudu taşımalı; bu umudu hayata geçirecek hukuki bir mekanizma bulunmalı.” yargısına vardı.
AİHM, 2014'te bu içtihada bağlı olarak aldığı "Öcalan 2" kararı, Öcalan'ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının herhangi bir şekilde tahliyeyi içermemesi veya bu yönde bir incelemenin reddedilmesinin insanlık dışı muameleden uzak olma hakkının ihlali anlamına geldiğine hükmetti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin, AİHM kararının icrası konusunda almayı düşündüğü önlemler kapsamında yönelttiği sorulara Türkiye şu yanıtları verdi.
* Abdullah Öcalan gibi ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılanlar hakkında “başka bireysel önlemlere gerek yok.”
* Hükümet, yanıtında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını "istisnai" olarak niteledi, 5275 sayılı Kanun’un 107/16. maddesinin Terör suçları nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanların şartlı tahliyeye tabi tutulmayacağını amir olduğunu kaydetti.
* Türkiye'nin mevzuatta "umut hakkı"na dair düzenlemeye gitmesini gerektiren bir neden olmadığını söyledi.
"Hiçbir şey söylemeyen plan"
Abdullah Öcalan'ın avukatlarından ve DEM Parti Şırnak Milletvekili Newroz Uysal yaklaşık 5 sayfa tutan Türkiye'nin "Eylem Planı"nın somut bir öneri veya takvim içermeyen, "hiçbir şey söylemeyen bir plan" olduğu saptamasını öne sürdü.
Uysal ANF'ye verdiği demeçte, Türkiye'nin Eylem Planı'nda "yeni yargı reform stratejisi belgesi ve insan hakları eylem planı hazırladığını söyle[diğini] ama ne strateji belgesinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ne de insan hakları eylem planıyla ilgili ne önerdiğini yazmış olduğuna" dikkat çekiyor.
"Hiçbir şey söylemeyen, ağırlaştırılmış müebbet ile ilgili taahhütlerini yerine getirmeyen, bakanlığın ona sormuş olduğu soruları cevaplamayan, gerçek anlamda şekli olarak bir prosedürün yerine getirdiği bir plan olmuş.” diyor.
"'Umut hakkı' pazarlığa tabi bir konu değil"
Uysal Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin kararında "Türkiye Eylül 2025'e kadar bu konuda beklediğimiz adımları atmaz, somut bir ilerleme olmazsa ara karar taslağı önerisi hazırlığımız olacak" dediğini hatırlatıyor.
"Şu an eylüle doğru gidiyoruz, sunulan eylem planı var ama somut değişikliğe dair hiçbir öneri ve planlama yok. O nedenle Komitenin Eylül 2025 tarihli oturumda Türkiye'ye Öcalan kararıyla ilgili ara karar taslağı hazırlaması ve bu konudaki değişiklik için gerçek anlamda diplomatik ve hukuksal gücünü kullanması gerekir." diyor.
Uysal'a göre, "‘Umut hakkı’, Türkiye'nin kaçabileceği, pazarlık konusu edebileceği bir mesele değil."
DEM Parti milletvekil, "Eğer Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, zamana yaymayan, bu şekli bilgilendirmeleriyle yetinmeyip gerçekten yapısal sorun olduğuna dair bir sorumluluk alırsa gerçek anlamda bunu değiştirme[nin] çok mümkün" olduğu kanısında.
"Bizler bunun Mecliste çabasını veriyoruz. Zaten Türkiye'nin uluslararası taahhütlerine uyması, devam eden sürecin de gerekliliğidir.” diyor.
(AEK)











