Barış İçin Akademisyenlerin "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attığı için 1 yıl 3 ay hapis cezası verilen Prof. Dr. Füsun Üstel, hapis kararı uygulanmadan önce son dersini İstanbul Tabip Odası'nda (İTO) verdi: "Mahkûm vatandaşın peşinde"
Barış imzacısı olduğu için Üstel'e Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi, 32. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM) 1 yıl 3 ay hapis cezası vermiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (istinaf) mahkûmiyet kararını onamıştı.
Ders TTB'nin Cağaloğlu'ndaki merkezinde yapıldı. Derse Milletvekilleri Hüda Kaya, Sezgin Tanrıkılu, Garo Paylan, Züleyha Gülüm, Gülistan Kılıç, Saruhan Oluç, İbrahim Kaboğlu'nun yanı sıra çok sayıda Barış Akademisyeni, TTB ile İTO üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Dersin bitiminde Prof. Dr. Füsun Üstel dakikalarca ayakta alkışlandı:
Üstel, konuşmasının öncesinde kendisiyle dayanışanlara teşekkür ederek, dayanışmayla çoğalacaklarını söyledi. Toplantının yapıldığı salona "Barış hapsedilemez" pankartı asıldı.
2004 yılında yazdığı 'Makbul Vatandaşın Peşinde' kitabı ile II. Meşrutiyet'ten bu güne Türkiye'de vatandaşlık eğilimi ve eğitimini inceleyen Üstel verdiği "Mahkûm vatandaşın peşinde" dersi ile "Türkiye'de devletin istediği vatandaş tipi nasıldı, yıllara göre nasıl bir değişim gösterdi? Okullarda nasıl bir vatandaşlık terbiyesi verildi?" gibi sorulara cevap verdi. Devletin arzuladığı vatandaş tipini anlattı.
"Kitaplar ve öğretmenler aracılığıyla yurttaş olmaya çalışıyoruz"
"Mahkûm Vatandaşın Peşinde 2000'lerde yazdığı 'Makbul Vatandaşın Peşinde' kitabıma bir gönderme. Bu nedenle bu başlığı buldum. Devletin nasıl bir vatandaş istediği ve inşa ettiğini anlatacağım.
"Meşrutiyet Dönemi ve Cumhuriyetin ilanından bugüne kadar bütün kitaplar ve öğretmenler aracılığıyla yurttaş olmaya çalışıyoruz. Bu kitaplar gerçekliğin bütünlüğünü anlatmaya yeterli değil. Ama en azından devlet ne istiyor diye birtakım ipuçları veriyor.
1980 Darbesi sonrası Milli Eğitim Bakanlığı ders kitaplarından da örnekler veren Üstel; bugün vatandaşlığın makbulünün Türk ve Müslüman olduğunu söyledi.
"Darbe dönemi Milli Eğitim Bakanlığı'nın kitaplarından örnekler vermek istiyorum: 'Aynı din ve milletten olmak bir toplumu sağlıklı kılar.' Ya da başka bir ifade; 'Her millet kendi ırkının üstünlüğüne inanır ve savunur. Bu inanç ve savunuş bireyleri bir arada tutar. Sağlıklı ve güçlü olmalarını sağlar.'
"Vatandaşlar aslında her dönem daha farklı niteliklerle tanımlanmaya çalışılmış. Darbe sonrasında artık sivil bir vatandaşlıktan söz etmek mümkün değil. Militan bir yurttaşlık kurulmuş.
"Devletleşen bir militan vatandaşlık anlayışı var"
"Devletle kendisi arasına mesafe koymayan ve devletin bekası, devletin bütünlüğü için kendini devlet gibi gören, devletleşen bir militan vatandaşlık anlayışı oluşmuş.
"Vatandaşlık tutumu açısından baktığımızda artık bir sivil vatandaşlık mümkün değil. 80 sonrası bütün müfredat kitaplarında ülkenin tehlike içinde tanımlandığını görüyoruz. Vatandaşların sürekli teyakkuzda olmaları anlatılıyor"
Dersin sonuna gelindiğinde mahkemenin verdiği ceza kararını da değinen Füsun Üstel, mahkemelerin karar verirken karar metnine yargılananların kişilik özelliklerinin de yazıldığını belirtti. Üstel konuşmasını bitirdiği sırada salonda bulunan kalabalık tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı.
Üstel, konuşmasına son verirken KHK ile görevinden ihraç edilen Anayasa profesörü ve CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu'nu kürsüye davet etti.
"Anayasa Mahkemesi'nin sessiz kalmayacağını düşünüyorum"
Kaboğlu, devam eden yargılama sürecine değinerek, iç hukuk yollarının tükenmediğine vurgu yaptı:
"Bugün beni teselli eden şey sizinle birlikte yargılanmamdır. Özgürlükten alıkonulmayı ve hapsedilmeyi ağzımıza almamalıyız. Biz onu hak etmiyoruz. Suç işlemedik. Bu gerçekten Anayasamızda yeri olmayan bir durum.
"Yargıtay kararı olsa da Anayasa Mahkemesi var, AİHM var. Ben Anayasa Mahkemesi sürecini önemsiyorum. Böyle bir infaza gidilmemesi gerekiyor. Ben Anayasa Mahkemesi'nin bu vahim tablo karşısında sessiz kalmayacağını düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi'nin tedbir kararı alması gerekir." (HA)