Erdoğan, Beştepe'deki "Emekçilerle İftar Programı"nda yalnızca kamu emekçilerine tatil ilan etmekle yatinmedi. Tarihe göndermelerle Osmanlı Devleti'nde sosyal adaletin egemen ve lonca düzeninin emekçilerin güvencesi olduğuna dair İslami referanslarla "süslediği" konuşmasında çalışma yaşamında ve siyasetteki güncel gelişmelere de değindi.
Erdoğan konuşmasında politik, toplumsal ve ekonomik ilişkiler bağlamında son derece tartışmalı ve halkın gündelik yaşamında büyük yoksunluklar veya gerilimler olarak hissettiği gelişmeleri tam tersi kesin kanaatler ve iddialarla yorumladı. Erdoğan'ın konuşmasında yer verdiği ama kamu oyu algısıyla çatışan iki iddiasının doğruluğunu yapay zeka uygulamalarından Chatgpt'ye sorduk. Erdoğan'ın iddiaları ve Chatgpt'nin saptamaları aşağıda.
Erdoğan: "Ücret artışlarını çalışanları enflasyona ezdirmeyecek şekilde düzenledik"
Erdoğan konuşmasında kamu görevlilerinin ücret artış oranlarını, zam ve tazminatlarını, sosyal desteklerini çalışanları enflasyona ezdirmeyecek şekilde düzenlediklerini vurguladı.
"2025 yılı Ocak ayı itibarıyla enflasyon farkıyla birlikte memur maaşlarına yüzde 11,54 oranında zam yaptık. Böylece 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını 2025'te 43 bin 726 liraya yükseltmiş olduk. Bu rakamlarla birlikte 2002'den bugüne en düşük memur maaşı reel olarak yüzde 266 oranında nominal olarak ise yaklaşık 112 kat arttı. Ağustos ayı içerisinde inşallah toplu sözleşme sürecini başlatacağız. Kamu görevlilerimizin sorunlarını 23 yıldır olduğu gibi yine yapıcı bir anlayışla çözüme ulaştıracağız." dedi.
Doğruluk kontrolü [Chatgpt]:
"Çalışanları enflasyona ezdirmedik" ifadesi doğru değil"
ENAG’a göre: Memurlar açıkça enflasyona ezdirilmiştir.
TÜİK’e göre: Teknik olarak enflasyon farkı verilmiş olabilir ama gerçek yaşamda hissedilen enflasyonun çok altında bir zamdır.
🔎 Yani Cumhurbaşkanı’nın ifadesi, yalnızca TÜİK verileri kabul edilirse kısmen doğru olabilir. Ancak ENAG ve birçok bağımsız uzmanın belirttiği daha yüksek enflasyon oranları göz önüne alındığında, bu ifade gerçekçi değildir.
Erdoğan: "Boykotçular ülkesini Batıya şikayet ediyor"
Erdoğan konuşmasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in rejim yanlısı şirketlere yönelik boykot çağtılarını da değerlendirdi: "Sorumsuz boykot çağrılarıyla tüccarın işiyle oynayan, işçinin ekmeğiyle oynayan, sanayiciyi, girişimciyi batırmak için adeta çabalayan muhteris siyasetçilere prim vermeyeceğiz." dedi.
Türkiye için çalışan, 85 milyon için üreten, Türk ekonomisine katma değer sağlayan hiç kimseyi hiçbir şirketimizi bunların insafına terk etmeyeceğiz. 28 Şubat'ta sermayeyi renklere ayıranlar nasıl kaybetmişse bugün de medya kuruluşlarını, şirketleri, firmaları, isim isim verip açıkça tehdit edenler, ülkesini yurt dışına şikayet edenler de şunu iyi bilin kaybedeceklerdir. dedi.
Özel için "Ana muhalefetin başındaki zat, tüm medya gruplarını ne yapıyor? Batı'ya şikayet ediyor." dedi. Özel'i hedef alarak "Ya sen nasıl bir insansın? Başka gidecek kapı bulamadın mı? Çalacak kapı bulamadın mı? Eğer ciddiysen, belli bir karaktere sahipsen bu gençleri sokağa dökmek sana hiçbir şey kazandırmayacağı gibi kaybettirecek." diye suçladı: " Ne yapıyor? Tek tek televizyonları, medya gruplarını şikayet ediyor. Bizim kültürümüzde, bizim hayatımızda bu tür bir anlayış kesinlikle yoktur. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Bunların eline bizi düşürmesin."
Doğruluk kontrolü [Chatgpt]
"Bir siyasi metinden çok bir mobilizasyon çağrısı"
Bu konuşma bir siyasi miting ya da kamuoyuna hitap çerçevesinde yapılmış. Bu tür konuşmalarda:
Düşmanlaştırıcı dil (“muhteris siyasetçiler”, “ülkesini şikayet edenler”)
Biz-onlar ayrımı (“biz Türkiye için çalışıyoruz, onlar batırmaya çalışıyor”)
Milli birlik söylemi (“Türkiye Yüzyılı”, “hep birlikte el ele”)
Dini referanslar (“Rabbim yardımcımız olsun”)
gibi klasik popülist siyasi dil unsurları kullanılır. Bu tür retorikler, seçmeni konsolide etmek ve muhalefeti “ulusal bütünlüğe tehdit” gibi göstermek amacı taşır.
Sonuç
Erdoğan’ın bu konuşmasında öne sürdüğü ifadelerin birçoğu nesnel olarak doğrulanabilir değil; daha çok siyasi nitelikte, öznel yorumlara dayanan, duygusal ve polemik odaklı söylemlerdir.
❗ Gerçeklik düzeyi düşüktür, ama siyasi retorik açısından etkili ve kitle mobilizasyonu amaçlıdır.