Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından ilgili dağıtım yerlerine 30 Mayıs 2024’te gönderilen yazıya göre, Düzce'nin Kuzey Ormanları Akçakoca mevkiinde, Melen içme suyu havzasının bulunduğu bölgeye altın madeni arama izni verildi.
Bu önemli gelişmeyi, Kuzey Ormanları Savunması iki gün önce (6 Ağustos) sosyal medya üzerinden duyurdu.
Bölgedeki halk, altın madeni arama faaliyetlerinin tarım ve hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkilemesinden endişe duyuyor. Halk sağlığını yok sayan ve yaşam şartlarını tehdit eden madencilik faaliyetlerine karşı çıkan yurttaşlar, ekonomik kaygılar ve hedefler yerine doğal ve kültürel mirası koruma önceliğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini savunuyor.
Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü Begüm Zafer, bianet’e yaptığı açıklamada, altın madeni arama izninin verildiği bölgedeki suyun Marmara ve İstanbul’un içme ve kullanma suyu kaynağı olduğunu vurguladı.
Zafer, Melen Çayı'nın 2071 yılına kadar İstanbul'un su ihtiyacını karşılayabileceğini belirtirken, madencilik faaliyetlerinin bu suyu zehirleme riski taşıdığına dikkat çekerek "Bu izin sadece Düzce için değil, İstanbul ve Marmara bölgesi için de ciddi bir tehdit oluşturuyor," dedi.
“Ekosistem ve insan sağlığı tehdit altında”
Altın madeni arama izninin verildiği Kuzey Ormanları'nın Düzce; Akçakoca, Çilimli, Yığılca ve Merkez ilçeleri sınırlarında yer alan Kaplandede Dağı ve Melen Havzası mevkilerinde büyük tahribat yaşanabileceğini söyleyen Zafer, açıklamasına şöyle devam etti:
“Bu durum, orman ekosistemleri, tarım alanları, asırlık ağaçlar, Melen Çayı, Aktaş Barajı, Sarıyayla Barajı ve şelaleler gibi doğal alanları geri döndürülemez hasara uğratabilir. Madencilik faaliyetleri nedeniyle bölgedeki su rejiminin bozulması, yeraltı yapısının tahrip edilmesi ve barajların su akışının kesilmesi bekleniyor.
“Bölgedeki madencilik faaliyetleri, köylerdeki binaların çatlaması ve yıkılması gibi olumsuz etkilere de neden olabilir. Ayrıca, toprak ve kaya öğütülmesi sırasında ortaya çıkan toz; akciğer kanseri, KOAH, amfizem ve verem gibi ciddi hastalıklara yol açabilir. Madencilik sürecinde kullanılan siyanür ve diğer ağır metallerin, atık maden barajlarına gönderilmesi büyük riskler taşıyor. Bu barajlar, en ufak bir hata, ihmal veya doğa olayı sonucunda çevre felaketlerine neden olabilir.”
Kuzey Ormanları Savunması Sözcüsü, bölgedeki gelişmeleri yakından takip edeceklerini ve köyleri, doğayı, su havzalarını ve Kuzey Ormanları'nı koruma mücadelesine devam edeceklerini belirttiği konuşmasını şöyle sonlandırdı:
"İliç’te yaşanan katliamın üzerinden altı ay bile geçmedi. Köylerimizi, doğamızı, su havzalarımızı, fındığımızı, Kuzey Ormanları'nı altın ve maden yağmasına teslim etmeyeceğiz. Köylerimizle birlikte Kaplandede Dağı'nı savunacak ve koruyacağız."
Kuzey Ormanları hakkında
Kuzey Ormanları, Türkiye'nin en önemli doğal zenginliklerinden biri ve birçok açıdan hayati bir öneme sahip. Bu ormanlar, ekosisteme su kaynaklarını koruma, hava kalitesini iyileştirme ve toprak erozyonunu önleme gibi faydalar sağlar. Ayrıca, karbon depolama kapasitesi sayesinde iklim kriziyle mücadelede önemli bir rol oynarlar.
Bölgedeki ormanlar, su havzalarının korunmasına yardımcı olur ve Marmara ile Batı Karadeniz bölgelerinin içme suyu ihtiyacını karşılar. Aynı zamanda, birçok kültürel ve tarihi mekâna ev sahipliği yapar ve zengin, çeşitli bir hayvan yaşamına sahiptir.
Batıda Istranca Dağları'ndan doğuda Abant Dağları'na, kuzeyde Karadeniz kıyılarından güneyde Marmara Denizi kıyıları ve Samanlı Dağları'na kadar uzanır. Ormanlar ayrıca, Asya ile Avrupa kıtaları arasında bir orman kuşağı köprüsü işlevi görür.
İdari açıdan, Trakya'da Çanakkale'nin kuzeyi, Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ, İstanbul ili ve Anadolu'da Kocaeli, Sakarya, Düzce, Yalova, Bursa'nın kuzeyi ve Balıkesir'in kuzeyini kapsayan toplam 11 il sınırları içinde yer alan ormanlar, bu illerin yerleşim alanları için hayati öneme sahip ekosistemlerin bütünlüğünü oluşturur. (TY)