3 Haziran Marmara Denizi Günü’nde kamuoyuyla paylaşılan “Marmara Denizi: Restorasyon Yol Planı”, bölgenin ekolojik bütünlüğünü yeniden kurmayı hedefliyor.
National Geographic Society’nin desteğiyle yürütülen proje, Marmara Havzası’nın karasal ve denizel alanlarının en az yüzde 30’unun 2030 yılına kadar koruma altına alınmasını öneriyor.
2022 sonbaharından 2024 ilkbaharına kadar süren 16 aylık çalışmada; deniz biyologları, mühendisler, şehir plancıları, hukukçular ve yerel topluluklar bir araya geldi. Projenin saha araştırmaları ve haritalama çalışmaları hidrolog ve şehir plancısı Sera Tolgay tarafından yürütüldü ve Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği tarafından desteklendi.
Çalışmada, Marmara Denizi’nin yalnızca bir iç deniz değil, göçmen kuşlar ve deniz memelileri için yaşamsal bir rota olduğu vurgulandı. Ancak müsilaj krizi, oksijen seviyesindeki düşüş, derin deniz deşarjları ve yaygın arazi tahribatı, bu hassas sistemin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne seriyor.
Uydu görüntülerine dayanan analizlere göre Marmara’daki kaliteli orman örtüsü son 20 yılda yüzde 15,75’ten yüzde 6,5’e düşerken, kentsel gelişim yüzde 27,7’den yüzde 38,4’e yükseldi.
Rapor bulguları
- 2030’a kadar Marmara Havzası’nın yüz ölçümünün yüzde 30’unun korunması hedefleniyor.
- 2022 sonbaharından bu yana süren saha çalışmaları ve bilimsel analizler sonucunda, Marmara Denizi’nin karşı karşıya olduğu ekolojik tehditleri tanımlayan ve çözüm önerileri sunan kapsamlı restorasyon planı tamamlandı.
- Marmara Denizi, kuşların, yunuslar gibi pek çok deniz memelisinin ve birçok canlı türünün göç rotası üzerindeki kıtalararası bir köprüdür. Ancak, 2021’de yaşanan müsilaj krizi ve hızla artan endüstriyel kirlilik bu eşsiz ekosistemi tehdit etmektedir. Sadece son 20 sene içerisinde Marmara’nın çevresindeki kaliteli ormanlar yüzölçümü olarak havzanın yüzde 15’inden yüzde 6’ya gerilemiş; şehirleşme yüzde 10 artarak yüzde 38’e ulaşmıştır.
- Proje, uydu görüntüleri, NDVI analizleri, derin deşarj haritaları ve su kalitesi verileri gibi çok boyutlu veri analizleri ve yerel paydaş görüşmeleri ile desteklenmiş, National Geographic Society’nin katkısıyla yürütülmüştür.
- Marmara’nın kalan doğal alanlarını korumak ve yeni “ölü bölgelerin” oluşmasını önlemek için 2030’a kadar bölgenin en az yüzde 30’unun koruma statüsüne alınması gerekiyor.
Marmara Havzası'nın yüzde 25’i korunabilecek
Yol haritasına göre, mevcut doğal alanların tamamının koruma altına alınması hâlinde, Marmara Havzası'nın yüzde 25’i korunabilecek; bu da 2030 hedeflerine ulaşmak açısından umut verici bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Raporda ayrıca tehdit altındaki türlerin yaşadığı kritik bölgelerin sit alanı, milli park veya deniz koruma alanı ilan edilmesi gerektiği belirtiliyor.
Projeyi destekleyen ve katkı sağlayan isimler arasında Claire McNulty (National Geographic Society Avrupa ve Orta Doğu Direktörü), Sven Andres (Program Yöneticisi), Caner Gökbayrak (Bursa Su Kollektifi), Alper Tüydeş (Karacabey Belediyesi), Volkan Narcı (Deniz Yaşamını Koruma Derneği), Serdar Güven (İznik Belgesel Sinemacılar Derneği), tarihçi Hüseyin Irmak
(Kağıthane Belediyesi) ve Derya Tolgay (Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği) yer alıyor. (TY)











