“Benim bedenim, benim kararım” sloganı kürtaj hakkı için pek uygulanmıyor maalesef. “Her kürtaj bir Uludere’dir” yaklaşımıyla, kürtaj yasal olmasına rağmen “yasak” ya da “günah” görülerek ya devlet ya da erkek eliyle kısıtlanıyor.
Dolayısıyla, kadınların kürtaj hakkına erişimini kolaylaştırmak ve politika önerileri geliştirmek için hazırlanan Kürtaj Hakkım web sitesi, soruna önemli bir katkı sunabilir.
Ayrıca bianet'in de böyle bir kampanyası vardı.
KÜRTAJ HAKKI
Benim Bedenim Benim Kararım Kampanyası 5 Yaşında
"Benim Bedenim Benim Kararım" Diyen Emma Watson’a Çıplak Fotoğraf Tehdidi
Dünyada ilk kez Fransa’da kürtaj hakkı Anayasa'da yer aldı. Türkiye dahil bir çok ülkede kürtaj yasal düzenlemeler ile şekilleniyor.
ABD ve Polonya gibi örnekler bize kürtaj hakkının yasal düzenlemelerle kısıtlanabildiği ya da tümden kaldırılabildiğini gösteriyor. Bu gelişmeler aynı zamanda kadınların bedenleri ve hayatları üzerindeki kararı kadınlara değil yasa koyuculara bırakan baskıcı politikaları gösteriyor.
Küresel düzeyde kürtaj 26 ülkede tamamen yasak. 36 ülkede “kadının hayatı risk altında” ; 56 ülkede “ciddi risk altındaysa” kürtaj yasal.
Kürtajın Yasal Olduğu Ülke Sayısı
Her Durumda Yasal Olduğu Ülke Sayısı 26
Kadının Hayatı “Risk Altında” ise Yasal Olduğu Ülke Sayısı 36
Kadının Hayatı “Ciddi Risk Altında” ise Yasal 56
Peki Türkiye'de kürtaj hakları
Türkiye’de isteğe bağlı gebelik sonlandırma, 1984’ten beri belli şartlar altında yasal : kamu ya da özel sağlık kuruluşlarında kadınlar gebeliği sonlandırabilirler. Türkiye’de kadınlar sadece 41 yıldır yasal olarak kürtaj yaptırabiliyor. Ancak pek çok kadın bile bu haktan haberdar değil.
Kürtaj hakkını düzenleyen temel yasa Nüfus Planlaması Hakkında Kanunu ancak Türk Ceza Kanunu (TCK) gibi başka yasalarda da ilgili maddeler var. TCK “18 yaşında olma şartını ve hamileliğin 10 haftası içinde olmayı kürtajın yasal olma şartları olarak sayıyor. Eğer kadın cinsel şiddete sonucu istenmeyen bir gebelik yaşıyorsa, 20 haftaya kadar yasal kürtaj olma hakkına sahip. 18 yaşından küçük olan gebelikte vasi, evli olma durumunda eşin onayı gerekiyor.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği alanında çalışan araştırmacı Deniz Altuntaş kürtaj hakkını “kadının kendi bedenine dair kendisinin karar verebilme hakkı” olarak tanımlıyor. “Elbette bazı insanlar bunu dini veya etik olarak doğru bulmayabilir, bu da kürtaja karşı olma fikrini doğurabilir” diyen Altuntaş, kürtaj hakkı ile kast edilenin “herkesin kürtaj yaptırması değil” aksine “ihtiyacı olana bu hakkın erişiminin” olduğunu vurguluyor.
Altuntaş ayrıca, Türkiye’de yasal düzenlemelerin temel olarak “kadınlar istenmeyen gebeliklerini sonlandırmak için tıbbi olmayan, zarar verici ve hatta öldürücü yöntemler” sonucunda çok fazla kadın ölümü ve sakatlanması yaşanmasını ve anne-bebek ölümlerini azaltmak için yasal olarak kürtaja onay verildiğini hatırlatıyor.
Bu noktada dikkat çekilmesi gereken nokta, yasal olmasından çok kadın için yaratacağı sağlık riskine göre güvenli-güvenli olmayan kürtaj olmalı.
Zira “yasal olmayan ancak güvenli olan kürtaj deneyimleri” olabileceği gibi, yasal ama güvensiz kürtaj deneyimleri” de olabilir. Örneğin hapla yapılan kürtajın yasal olmaması ancak güvenli bir yöntem olması gibi. Diğer bir deyişle, “bir ülkede kürtajın yasak ya da kısıtlı olması kürtaj işleminin yapılmadığını değil aksine sağlıksız, kontrolden uzak ve hatta ölümcül koşullarda yapıldığını gösterir” diyor Altuntaş da.
Türkiye’de kürtaj hizmetine erişim kısıtlı!
Son yıllarda yapılan pek çok araştırma, kadınların bu hakka erişimin giderek kısıtlandığını gösteriyor. Oysa Balkan ve Orta Doğu gibi birçok ülkeden daha esnek bir yasa ile düzenlenmesine ve üç çeşit kürtaj yöntemi olmasına rağmen, Türkiye’de kadınlar neden kürtaj hakkına halen güçlükle ulaşılabiliyor? Neden, “kamu hastanelerinde kürtaj yapmayı reddeden doktorlar ya da narkoz vermeden ağrıyla kürtaja zorlanan kişiler var?”.
Çünkü Türkiye’de kadınların son yıllardaki deneyimleri, “Tecavüz sonucu hamile kalırsanız doğurun, devlet bakar” söylemini haklı çıkarır gibi. Bir diğer neden, “kürtajın evli ve çocuklu kadınların” hakkı gibi görülmesi ve bu kadınların erişimi nispeten daha kolay olması. Bekaret tabusu, çok partnerli yaşamak” ise başka bir neden. Hatta bu nedenle, “kliniklerde kürtaj işlemi aynı olsa bile kürtaj olana göre farklı ücretlendirilebiliyor. Evliyse daha az ücret ancak bekarsa daha yüksek ücret talep” edilebiliyor.
Kadir Has Üniversitesi’nin “Yasal Ancak Ulaşılabilir Değil: Türkiye’deki Kamu Hastanelerinde Kürtaj Hizmetleri araştırması, isteğe bağlı gebelik sonlandırma hizmetinin önceki yıllara göre azaldığını gösteriyor. Araştırma, kamu hastanelerinde isteğe bağlı kürtaj hizmetinin sağlanmıyor” olduğunu “doktorun kararı, doktorun inisiyatifi, doktor yapmıyor” gibi yanıtlara dayandırıyor.
Söz konusu araştırmada da görev almış olan Deniz Altuntaş’a göre, asıl şaşırtıcı bulgu “tıbbi olarak bir zorunluluk halinde de kürtaja erişimin kısıtlanması”.
Diğer bir değişle, “kadının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olsun ya da olmasın “doktorun vicdani ret hakkı, hastane politikası” gibi çeşitli gerekçeler ile fiili engelleri sıralayan doktorlar “zorunluluk halinde bile kürtaj işlemi yapmayı reddeden” konumundalar. Yine bu alanda yakın zamanda yapılan bir araştırma da “medikal imkanlar çeşitli olsa da kürtaj olmanın halen zor” olduğunu gösteriyor.
Kürtaj hakkının ihlaline en dikkat çekici örneklerden biri, istismara uğrayarak gebe kalan 16 yaşındaki bir kız çocuğu idi: 10 haftalık gebeliğinde kürtaj için başvuru yapan ancak mahkemelerin süreci geciktirmesi sonu 20 haftayı da geçirerek doğum yapmak zorunda kaldı.
Bu olayda 16 yaşındaki mağdur bir kız çocuğunun kürtaj hakkı elinden alındı fakat bu hakka fiilen erişmekte zorlanan pek çok kadın olduğu kadınların deneyimleriyle sabit: "Hangi yılın istatistiklerine bakarsanız bakın, bir yıl içinde kürtaj yapan devlet hastanelerinin sayısı 10’u bulmaz. Yani parası olan, özele gidebilen ancak bu haktan yararlanıyor. Parası olmayanlara ise merdiven altı kliniklerde yaşamını riske atmak veya çocuğu doğurmak kalıyor.”
Kadınların kürtaj hakkına erişimini kısıtlayan engellerden bir diğeri, Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH) ile Mor Çatı ile hazırladığı “Kadınların Üreme Sağlığı Hizmetleri ve Kürtaj Deneyimleri” araştırmasının gösterdiği şeyler biri “sağlık çalışanları arasında özellikle medikal kürtaj alanında görülen bilgi ve farkındalık eksikliği”. Bu yüzden, Türkiye’de haplarla güvenli kürtaj yapıldığı pek bilinmiyor.
Kürtaj hakkım!
Şüphesiz kadınların kürtaj yaptırmak istemelerinin çeşitli nedenleri olabilir. Dolayısıyla “kürtajla ilgili politika üretirken rıza dışı ilişkiler, cinsel saldırı ve şiddet olgusunu” hatırda tutmak gerekiyor : zorla gebe bırakma, gebeliği önleyici yöntemlere ulaşımın kısıtlanması ya da kaldırılması şiddetin farklı versiyonları.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan Selime Büyükgöze’ye göre, “kürtaja erişim hem erkekler hem devlet tarafından engelleniyor”.
Bu nedenle, kadınlara kürtaja erişime dair bilgilendirmek gerekiyor. İşte bu gereklilikle, KİH, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Women on Web’in birlikte hayata geçirdiği “Kürtaj Hakkım” projesi kapsamında internet sitesi hazırladı. Bu sitede, kürtaj olmak isteyen kadınlara hakları, nereden destek alabilecekleri, sağlık çalışanları için kürtaja dair yaklaşım kriterleri ve kürtaja ilişkin yapılan çeşitli araştırma raporları yer alıyor.
Kürtaj hakkını korumak / Kürtaj hizmetine erişmek
Unutulmaması gereken asıl nokta “kürtaj olmak isteyen herkesin hiçbir engelle karşılaşmaksızın bu sağlık hizmetine güvenli bir şekilde erişebilmesinin” gerektiği.
Deniz Altuntaş’ın dikkat çektiği gibi, kürtaj hakkı, oy hakkı gibi sıklıkla kullanılan bir hak değil. Bu nedenle, birçok kadın öncelikle böyle bir hakkın varlığından haberdar değil. Hakkın korunması için bilinmesinin ötesinde, kürtaj hizmetine erişimdeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu gereklilik ise ancak “kamu politikalarının toplumsal cinsiyet temelinde hazırlanması ve yürütülmesi” ile mümkün olabilir. Bu hizmete erişimi kolaylaştırmak ve hakkı korumada asıl olarak “devlet yönetiminin sorumluluğu olduğunu” hatırlatıyor.
Şüphesiz, kadın örgütleri de sürece çeşitli şekillerde katkı sunabilir. Altuntaş, "kadınların da bu hak için mücadele etmesi ve bu hakka sahip çıkması önemli” sadece kendileri için değil, buna ihtiyacı olan veya olabilecek her kadın için bu hakka sahip çıkmak önemli.” diyor.
Sinem Esengen ise ““Kürtaj için feminist dayanışma ağları oluşturmak” tan söz ediyor ve bunun için “kuşaklar arası deneyime kulak vermekten ve kapsayıcı olmak” gerektiğini hatırlatıyor.
EVRİM KEPENEK'İN SÖYLEŞİSİ
"Kürtaj yasak" algısıyla kadınlar merdiven altına yönleniyor
(DK/EMK)