Çanakkale’nin Kirazlı Köyü son 10 gündür bir çevre katliamıyla gündemde. Kanadalı Alamos Gold şirketi tarafından bölgede altın madeni kurulmak isteniyor.
Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu kaynağı olan Atikhisar Barajı su toplama havzasında başlatılan bu faaliyet kapsamında 195 bin ağaç kesildiği iddia edilirkin, Tarım ve Orman Bakanlığı kesilen ağaç sayısının 13 bin olduğunu duyurdu.
Altın madeni kurulmak istenen ve ağaç kıyımı yapılan bölgede halk nöbet tutmaya başladı.
Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, ÇED raporunda öngörülenden dört kat fazla ağaç kestiğini belirterek, Bakanlığın açıklamasının inandırıcı olmadığını söyledi.
Bölgede çok sayıda yabancı ve yerli şirketin maden arama çalışması yaptığını dile getiren Doğan, süreç hakkında bilgi verdi:
Doğan: Yabancı şirketlere peşkeş çekildi
"2000’li yılların başında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Enerji Bakanlığı bölgedeki maden yataklarını araştırarak haritalandırma çalışması yaptı.
"Madenler önceden Kamu iktisadi teşebbüsü (KİT) olarak işletilirken daha özel sektöre, özel madenciliğe devretme gereksinimi duydu.
"2002’de devlet Çanakkale’de büyük bir toplantı düzenleyip bütün dünyadan yabancı madencileri davet etti. Türkiye’nin bütün yer altı kaynakları yabancı sermayeye sunulmuş oldu böylece.
"Sonrasında ise maden yasasında gerekli değişiklikleri yaparak bunun yasal zemini hazırlandı, firmalara maden araması için ruhsatlar verildi. 2010’lu yıllara gelindiğinde arama ruhsatları işletme ruhsatına dönüşmeye başladı. Bizler de tüm bunlardan ÇED süreçleri başlayınca haberdar olduk. Çünkü Bakanlık ÇED süreci bilgisini yayınlamadan önce ancak köylüler bize haber verirse projeden haberimiz oluyordu.
"Dağın her tarafında arama faaliyetleri yapıldı. 2017’den itibarense şirketler ÇED olumlu belgesini aldıkları anda işletmeleri kurulmaya başladılar.
"Dava kazanamaz olduk"
"Bizler haberimiz olduğu sürece madenlere karşı davalar açtık. Davalar büyük oranla kazanıldı. ÇED olumlu raporları iptal ettirildi. Fakat daha sonra davalar giderek bizim aleyhimize işlemeye başladı. Dava kazanamaz olduk.
"Ya da davalar sürerken şirketler Çanakkale Valiliği ya da Balıkesir Valiliği’nden ‘Gayrisıhhî Müessese’ izinlerini alıp çalışmalara başladılar.
"Kaz Dağı’nda ilk olarak işletme iznini alan Tümad Madenclik bir buçuk yıl önce Lapseki’de anında faaliyetine başladı. Daha sonra Alamos Gold firması hızlanarak izin aldı. Firmanın Ağı Dağı, Çamyurt ve Kirazlı da toplam üç tane projesi var. İlk olarak Kirazlı’ya başladılar.
"Süreç tamamlanmadan valilik izin verdi"
"Firma, Danıştay süreci tamamlanmadan Valinin ‘Gayrisıhhî Müessese’ iznini imzalamasıyla çalışmaya başladı. Üç ay gibi kısa bir süre içerisinde de o kadar alanı talan ettiler, ağaçları kestiler. Şimdi de o çukurları açmaya başladılar.
"ÇED raporunda 45 bin ağaç keseceklerini beyan etmişlerdi. Fakat 195 bin ağaç kesildi. Bakanlığın açıklamalarını da doğru bulmuyorum. Orman İdaresi ormana kereste gibi baktığı için ellerinde sağlıklı bir ağaç verisi olduğunu sanmıyorum. 195 bin ağaç kesimi sayısına ulaşan da Orman Mühendisleri Odası. Biz onlara güvenmeyi tercih ediyoruz.
"Bakanlık veriler için para istiyor"
"Şu anda Çanakkale’nin genelinde en az 100’ün üzerinde arama ve işletme ruhsatı alınan yer var. Bu noktada çok sağlıklı verilere ulaşamıyoruz. Çünkü bunu Enerji Bakanlığına sorduğumuzda Bakanlık bizden verileri vermek için para istiyor. Yani Bakanlık ruhsat bilgilerini satarak veriyor.
"Kirazlı, Kaz Dağı ekosisteminin bir parçası"
"Kirazlı’da tam bir çevre katliamı yaşandığını söyleyebilirim. Ama bu bölgede orası gibi onlarca yer var ve hepsinin sonunun öyle olacağını düşünün. Engelleyemezsek durum ona doğru gidiyor. Bunun anlamı doğa katliamı demek, ekosistemin mahvolması demek.
"Sosyal medyada kamuoyu yanıltılıyor diye bize laf söylediler. 'Burası Kaz Dağı değil insanları doğru bilgilendirin' dediler. Ama sanırım onlar Kaz Dağı’nı milli parkın tepesi olarak görüyorlar. Kaz Dağı ekosistemi bir bütün. Onun için biz Kirazlı’yı Kaz Dağı ekosisteminin bir parçası olarak görüyoruz.
"Sadece Kirazlı değil, Çanakkale ve Balıkesir civarında birçok noktada durum çok vahim. Havran’da Demirtepe Altın Madeni Projesi var. Engel olmazsak bir Kirazlı daha Havran’da önümüze çıkacak.
"Rehabilite etmiyorlar"
"Yine Tepeoba’da bir molibden madeni vardı. 2012’de faaliyete başlamıştı. Rezerv bittiği gerekçesiyle şirket birkaç ay önce faaliyetlerine son verdi. Dün o bölgeye gittik, mevcut durumu ve alanı fotoğrafladık. Şirketin alanı rehabilite edip teslim etmesi gerekiyordu.
Şirketin ‘Rehabilite ettim’ dediği alanı gördük. Ne demem gerekiyor bilmiyorum. Komik bir rehabilitasyon yapılmış. Cehennem çukurları olduğu gibi duruyor. Atık havuzları olduğu gibi duruyor. Oraların fotoğrafını çekip Kirazlı da bu hale gelecek demek lazım.
"Kıyametin çoktan kopartılması gerekiyordu"
"Kirazlı şu an güncel ve herkes orayı konuşuyor. Fakat bölgedeki altın madenciliği hem Balıkesir hem de Çanakkale için gerçekten vahim durumda. Acil müdahale gerekiyor. Konuyu bir bütünlükle ele aldığınız zaman hepsinin kümülatif etkisi olacağını görürsünüz. Aslında şimdiye kadar bu kıyametin çoktan kopartılması gerekiyordu. Türkiye’de, Çanakkale’de, Kaz Dağı’nda, Madra Dağı’nda altın madenciliğinin durumu bu. (HA)