Kazdağları’nda süren direnişin birinci yıldönümünde altın madeninin durdurulmasını talep eden yaşam savunucuları, “Kaz Dağları’ndan yükselen ses, sular altında bırakılan Hasankeyf’in çığlığıdır” dedi.
Mezopotamya Ajansı’ndaki habere göre, “İzmir Yaşam Alanları, Konak İskelesi önünde bir araya gelerek, Kazdağları’nda süren direnişin birinci yıldönümünde altın madeninin durdurulmasını talep etti. Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni ve HDP il parti meclisi üyeleri de katıldı.
“AKP doğaya savaş açtı”
İzmir Yaşam Alanları’nın basın metnini Yalçın Şardağı okudu. Şardağı, Efemçukuru’nda altın madenine, Urla’da, Seferihisar’dan balık çiftliklerine, taş ocaklarına karşı, Karaburun, Çeşme, Kemalpaşa RES’lere karşı, Foça’nın havasını zehirleyen Termik santrale karşı verilen tüm direnişlerin kazanana kadar mücadeleye devam edileceğini belirtti.
Şardağı’nın ardından söz alan HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, Kazdağları’nda süren mücadelenin tüm topluma umut olduğunu söyledi. Çepni, AKP rejiminin 18 yıllık iktidarında doğaya savaş açan bir politika yürüttüğünü kaydetti. İktidarın "yerlilik, millilik edebiyatı" ile doğaya saldırdığını söyleyen Çepni, ülkenin doğal güzelliklerini sermayeye peşkeş çektiğini vurguladı.
Tüm dünyanın geleceğine sahip çıktıklarını, ekolojistlerin mücadelesinin önemli olduğunu belirten Çepni, şöyle dedi:
“Kazdağları’nda mahkeme durdurma kararı verdi ancak şirket hala orada. Bursa'da, Konya'da, Salihli'de köylüleri darp eden jandarma, Saray bekçileri neden Kazdağları’nda değilsiniz, neden o şirketi oradan çıkartmıyorsunuz.”
“350 bin ağaç katledildi”
Çepni’nin konuşmasının ardından ortak yayınlanan metni ise Yüksel Keleş okudu.
Keleş, şöyle dedi:
“Doğaya hayat veren İda Dağı, civarındaki tüm pınarlarıyla, güzellikleriyle birlikte madencilerin talanına karşı ‘kurtarın bizi’ diyor. Kazdağları ekosistemi içinde yer alan Kirazlı bölgesindeki maden proje sahası, geçtiğimiz yıl yüzbinlerce ağacın kesilmesiyle hepimizin yüreklerini acıtmıştı. Kanadalı şirket Alamos Gold’un ve onun yerli iştiraki olan Doğu Biga Madencilik’in Kirazlı’da, altın madeni için yaklaşık 350 bin ağacı katledişi, hepimiz için bardağı taşıran son damla olmuştu. Tam bir yıl önce katliamı görmeye gelenlerin kaderine bırakıp gidemediği ve Kirazlı’daki Balaban tepesinin eteklerinde nöbet beklediği bir direniş başladı. Nöbet yeri, burada yaratılan dayanışma ile dostluklarla çoğaltıldı.” (EMK)