Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İstanbul'da Okmeydanı'ndaki Labella Salonu’nda 31 Mart 2024’te yapılacak olan yerel seçimlere ilişkin halk buluşmasına katıldı.
"Biz Filistin halkını AKP ile birlikte tanımadık"
MA'nın geçtiği habere göre, Bakırhan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Filistin mücadelesi: Kürt Türk devrimcilerinin Filistin halkı için bedenlerini yaşamlarını yitirdiğini çok iyi biliyoruz. Biz Filistin halkını AKP ile birlikte tanımadık Erdoğan ile birlikte tanımadık. Bizim onlarla dayanışmamış samimidir bunun bedellerini geçmişte arkadaşlarımız yoldaşlarımız ödediler.
Bugün Cumhurbaşkanı barış için elimizi taşın altına koyacağız, sorumluluk alacağız. Artık kan ve gözyaşı akmasın diyor. Bir an önce heyecanlandım.
Bizim ülkemizdeki barıştan mı bahsediyor bizim ülkemizdeki toplumsal barışa mı gönderme yapıyor. İçeriğini okuyunca, bizim ülkenin Erdoğan güllük gülistanlık olduğunu düşünüyor. Burada herkesin mutlu mesut olduğunu düşünüyor. Bugün HDP İl Binasının abluka altında olduğunun farkında değildi.
Yerel seçimler: Kürtlerin emekçilerin, ezilenlerin yoksulların bulunduğu her ilde, ilçede, beldede iradelerinin yönetimlere yansıdığı yani kazan kazan politikasını izleyeceğimizi bir kez daha siz değerli haklarımızla paylaşmak istiyorum.
Biz bir eğilim belirledik. Dedik ki, Türkiye’nin her yerinde kendi adamlarımızla girme eğilimimiz var. Tabi bunu Parti Meclisimiz ile tartışmadık. Eş başkanımız ile birlikte 20-25 kenti ziyaret ettik. Aynı burada olduğu gibi haklarımızın katıldığı çok geniş toplantılar aldı. O Toplantılarda insanlarımız bize bunu sordu.
Biz 2015’ten beri iktidara kaybettiren, karşısındaki muhalefetin kim ne ne olduğuna, ne yaptığına bakmaksızın muhalefeti destekledi.
Peki dediler ki Sayın Eş Başkanımız bu siyaset Kürt’e, emekçiye ne kazandırdı, demokratik çözüme bir katkı sundu. Bu siyaset Kürtlerin İstanbul’da daha özgür daha rahat ve refah içinde yaşamasına yol açtı mı sorularını sordular. İnanın gezdiğimiz yerde aynı şeyleri söylediler.
Biz de MYK’mız ile birlikte toplandık. Bizim 2015 yılından beri AKP karşıtı o siyasetimiz devam edecek, daha güçlü devam edecek. Eda yoldaşlarımıza işkence yaptıkları sürece, Doğan Erbaşları cezaevinde olduğu sürece, eş genel başkanlarımız cezaevinde olduğu sürece daha güçlü ve örgütlü bir şekilde devam edecek. Bizim oylarımızla son Cumhurbaşkanlığı seçiminde ana muhalefet partisine verdik.
"Kürt imamı koruyamadılar"
Oyunu ver ama bizimle fotoğraf verme oyunu ver ama bize sorma. Sanki biz doğuştan beri oyumuzu onlara vermek zorundaymışız gibi büyük bir yanılgı içindedirler. Biz oylarımızı AKP kaybetsin diye verdik ama demokrasi kazansın diye verdik emekçiler kazansın diye verdik.
Bir Kürt imamı Büyükşehir Belediyesinde çalışırken gözaltına alındığında ona sahip çıkılsın diye verdik.
Yargılanmayan soruşturmaya uğramayan tek bir Kürt var mı? Bir imama dahi sahip çıkmaya bir anlayışa niye oylarımızı verelim. Dolayısıyla bizim bu eğilim sonrası çeşitli manipülasyonlar yapanlar AKP ile anlaştı diyenler bize rota belirleyenler yol çizenler büyük yanılıyorlar.
Başta İstanbul olmak üzere her yerde kendi adaylarımızı çıkarma eğilimindeyiz. Bu işbirliği güç birliği yapmayacağımız anlamına gelmiyor.
Ama bu işbirliği kapalı kapılar arkasında olmayacak. Bu işbirliği sizlerden kaçırılmayacak kamuoyundan gizlenmeyecek.
Biz buradayız, bizimle birlikte başta İstanbul ve ilçeleri olmak üzere Türkiye’de bu yerel yönetimleri yönetmek isteyenler varsa kapımız açıktır buyurur açık kamuoyu karşısında konuşuruz.
Bizim Türkiye haklarından saklayacak hiçbir şeyimiz yoktur. Bundan sonraki politikamız budur. Niye her dönem bu kadar bedel ödemiş bu kadar emek vermiş bu hareket bu birbirine benzer iki blok arasında seçim yapın. Birisini 100 yıldır Kürtler buradaki halklar ve inançlara uyguladığı baskı politikalarından tanıyoruz.
Batıda da aday başvurularımızı almaya başladık buradaki adaylarımızı en geniş eğilim yoklaması ile belirleyeceğiz.
Nasıl yapacağız, kentte bulunan sadece üyelerimizle değil kentin yerel demokratik kitle örgütleri yöre dernekleriyle sendikalarıyla emek ve meslek örgütleriyle bileşen partileriyle kadın örgütleriyle, gençlik örgütleriyle, çevreleriyle yani bu topraklarda örgütlü bulunan bütün kurumların düşüncelerini alarak onlara hitap edebilecek onları temsil edebilecek nitelikte adayları tespit etmeye çalışacağız. İstanbul olduğu için net söylüyorum kimse bizim adımıza pazarlık yapmasın.
"Filistin'de barış isteyenler Rojava'da bomba yağdırıyor"
Rojava: Dışişleri Bakanı diyor ki İsrail İle ilişkilerimiz Filistin davasına zarar vermiyor. İsrail terör devletidir denildiği gün bunları söyleyenlerin çocuklarının gemileri İsrail’e malzeme, gıda indiriyordu. Gerçekten buna inanacak mıyız? Evet İsrail’e çeliği siz veriyorsunuz. İsrail silahı sizin verdiğiniz çelik ile yapıyor.
O silahlar ne yapıyor, mazlum Filistinli çocukların, kadınların ölmesine sebebiyet veriyor. Bu iki yüzlü politikayı her yerde teşhir etmemiz gerekiyor.
Sözde Mescidi Aksa Filistinliler için özgürlük diyenler özde arkada ticaretine bakıyor, gemilerine yük dolduruyor, paralarına para katıyorlar.
Dolayısıyla bu iki yüzlülüğü teşhir edilmesi bizim başarılı olmamız için çok önemli bir adımdır. Ben eminim değerli haklarımız İsrail Filistin arasındaki iki yüzlülüğü de çok iyi görürler. Melelerimize ve Seydalarımıza bir çağrımız var. Onlar da bu sürede boş durmamalı.
Filistin'e barış isteyenler Rojava’ya bomba yağdırıyorlar, yerleşim alanlarını vuruyorlar, çocuklar katlediyor ama kimse çocuklar katlediliyor demiyor. Bu iki yüzlülüğü de teşhir etmemiz gerekiyor.
"Toplumsal barışı sağlayın"
Tecrit: İsrail’de barış diyenler, maalesef burada cezaevinde tecrit uyguluyor. Tutsakların çok büyük bir zulüm altında yaşamlarını devam ettiriyorlar. Bu ülkede barışını sağlamayan birisi kesinlikle İsrail ile Filistin’de arabulucu müzakereci olamaz, orada barış isteyemez. Önce kendi ülkesinde barışı kurmalıdır. 2015’te denediler, işlerine gelmedi rafa kaldılar.
Bu ülkede huzur, barış, adalet olacak, emekçiler insanca geçinecekleri bir ücrete sahip olacaklarsa, asgari ücret alan arkadaşlarımız çocuklarını rahatlıkla okula gönderip, ceplerine harçlık koyacakları bir geliri sahip olmasını istiyorsak. Kesinlikle bir barış olmalıdır. Barışın olması bizim düşündüğümüz kadar zor değil.
2015’te Sayın Öcalan aslında demokratik cumhuriyet diyerek, demokratik ulus, ortam yaşam, eşit yaşam diyerek büyük bir fırsat sunmuştu.
Hala da aynı çizgisini devam ettiriyor. Buradan çağrı yapıyoruz, önce toplumsal barışını, Kürt barışını sağlar, bunun için de 2015’de büyük bir irade ortaya koyan, insanların bir arada kardeşçe yaşamasını isteyen sayın Öcalan üzerindeki tecridi kaldır.
(EMK)