Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
BİA Medya Gözlem Raporu, Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde 233 gazeteci ve medya temsilcisinin toplam 10 ağırlaştırılmış müebbet, 1 müebbet, 2 bin 552 yıl 10 ay hapis ve 3 milyon 928 bin TL maddi veya manevi tazminat cezası istemiyle yargılandığını gösteriyor, yaygın sansür ortamını örnekliyor.
2018'in Ekim, Kasım, Aralık döneminde 25 gazeteci ”Erdoğan’a hakaret” sanığı ve şüphelisi oldu. Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’ten 1 Ocak 2019'a kadar Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi en az 54 gazetecinin mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
BİA Medya Gözlem Raporu’nda “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “cezasızlık / hak aramaları”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “Anayasa Mahkemesi”, “AİHM” ve “RTÜK” gibi bölümler yer alıyor.
123 hapis gazeteci
Türkiye’de cezaevindeki gazeteci ve medya çalışanların durumu hem ülke içinde hem uluslararası planda farklı şekillerde kamuoyuna yansıyor. Kimi örgüt ve girişimler “gazeteci” oluşlarının temel alarak savunu faaliyetlerinde bulunurken, kimileri de “gazetecilik faaliyetleri kapsamında cezaevinde olup olmadıklarını” esas alıyor. Hatta, aynı kriterde yola çıktıkları halde farklı sonuçlar da elde edebiliyorlar. BİA Medya Gözlem Raporu’nda hapisteki gazeteciler, çalıştıkları medya kuruluşunca gazeteci olarak tanıtılanlar, gazetecilik faaliyeti kapsamı itibariyle herhangi bir tespit ve sonuca gidilmeden, Türk Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlem görmeleri dikkate alınarak değerlendirmeye alınıyor.
Türkiye’de 123 gazeteci, gazetecilik ve politik davalar kapsamında 1 Ocak’a hapishanede girdi. Hapishanedeki 123 kişiden 47’si hükümlüyken 34’ü halen yargılanmaktaydı. 30’u soruşturma geçirirken 12’si mahkum edilip dosyalarını İstinaf Mahkemesi’ne veya Yargıtay’a taşıyanlardı.
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde yedi gazeteci tutuklandı. Dördü (Murat Aksoy, Atilla Taş, Kibriye Evren ve Rojhat Doğru) hükümlü veya sanık olarak hapsedilirken üçü de (Hakan Gülseven, Berivan Bila, Sedat Sur) hapishaneye girip, aynı dönem içerisinde tahliye edildi. Önceki dönemlerde tutuklanmış Avusturyalı dergi yazarı Max Zirngast, Ece Sevim Öztürk ve Şirin Kabakçı da bu dönemde adli kontrolle serbest bırakıldı.
12 gözaltı
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde 12 gazeteci gözaltına alındı. Gazetecilerden 10’u “Kürt Sorunu” kapsamına girebilecek durumlar gerekçe gösterilerek gözaltı yaşadı.
Geçen yılın aynı döneminde 17 gazeteci veya medya çalışanı gözaltı yaşamıştı. Gazetecilerden 10’u “Kürt Sorunu”, beşi de “FETÖ” soruşturmaları kapsamında gözaltındaydı.
2017 yılının tamamındaysa 31’i Fethullah Gülen Cemaati'ne yakın medya kuruluşlarında, 20’si Kürt medyasında çalışan, beşi uluslararası medya temsilcisi toplam 85 gazeteci gözaltına alınmıştı. Darbe girişiminin yaşandığı, OHAL’ın uygulamaya girdiği 2016’da bu sayı 201 idi.
Bir cinayet; İki gazeteci ve iki medyaya tehdit
2018’in Ekim-Kasım-Aralık döneminde Washington Post gazetesi yazarı, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı (Jamal Khashoggi), 2 Ekim'de İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'nda öldürüldü. İki gazeteci (Fatih Portakal ve Nalin Öztekin) ve iki yayın kuruluşu (Cumhuriyet gazetesi ve Odatv sitesi) da tehdit edildi: Fox TV haber sunucusu Fatih Portakal’ı hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Osmanlı Ocakları tehdit etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedef gösterdiği Cumhuriyet gazetesinin İstanbul Şişli’deki merkez binasının park yerindeki aracına mermi isabet etti.
Geçen yılın aynı döneminde altı haberci ve bir medya organı saldırıya uğradı. Ölümle tehdit edilenler gazeteciler arasında yine Fatih Portakal ve Cumhuriyet gazetesi çalışanları vardı. Ayrıca, Fatih Altaylı ve Burcu Yıldırım aynı durumla karşılaşmıştı.
2017 yılının tamamındaysa bir Suriyeli kadın gazeteci İstanbul’da öldürülmüş, 20 gazeteci, bir gazete ve bir yayınevi saldırıya uğramıştı. Ayrıca, 12 gazeteci ve beş medya kuruluşu da tehdit edilmiş, beş haberci de sözlü saldırıya maruz kalmıştı.
TCK ve TMK: 182 medya temsilcisi mahkemede
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde 10 gazeteci veya medya temsilcisi “darbeye iştirak” veya “Devletin birliğini bozmak” suçlamasıyla toplam 10 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. “Casusluk” veya “Devlete ait gizli belgeleri temin ve yayımlamak” iddiasıyla 9 gazeteci toplam 1 müebbet ve 500 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Bu dönemde 100 gazeteci, gazetecilik veya politik davalar çerçevesinde “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 1.514 yıl hapisle yüz yüze kaldı. Bunlardan 3’ü toplam 26 yıl 9 ay 15 gün hapse mahkum edilirken 20’sine açılan dava yeniydi.
TIKLAYIN- BİA Medya Gözlem Raporları (2001- 2018)
Söz konusu üç ay içerisinde 51 gazeteci veya medya çalışanı “örgüt propagandası” veya “örgüt açıklamalarına yer vermek” gerekçeleriyle toplam 352 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılandı; Biri aklanırken üçü toplam 11 yıl 1 ay 20 gün hapse (6 ay 7 günü ertelemeli olmak üzere) mahkum edildi; dördüne dava yeniydi. Ayrıca, daha önceki dönemlerde mahkum olmuş altı gazetecinin cezaları bu dönemde onandı.
Dört gazeteci, “devlet kurumlarını aşağılamak” suçlamasıyla 8 yıl hapisle yargılandı; ikisine dava yeniyken bir diğeri ertelemeli 6 ay 7 gün hapse mahkum edildi. Üç haberci “suç ve suçluyu övmek” iddiasıyla toplam dokuz yıl hapisle yargılandı. Üç gazeteci, “kin ve düşmanlığa tahrik” veya “dini değerleri aşağılamak”tan toplam 8 yıl 6 ay hapisle yargılanırken biri TCK 216’dan ertelemeli beş ay hapse mahkum edildi. Biri “haberleşmenin gizliliğini ihlal” gerekçesiyle üç yıl hapisle, biri “Atatürk’ün anısına hakaret” iddiasıyla 4 yıl 6 ay hapisle yargılandı.
Tüm bu suçlamalardan hepsinde 182 gazeteci için istenen cezaların toplamı 10 ağırlaştırılmış müebbet, 1 müebbet hapis, 2 bin 399 yıl 10 ay hapis cezası oldu. Sanık sayısı ve cezalara ilişkin bu hesaplamaya “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.
36 gazeteci “hakaret” sanığı veya davalısı
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde 31 gazeteci “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 83 yıl 4 ay hapis cezası talebiyle yargılandı. Biri beraat ederken ikisi toplam 2 yıl 11 ay 12 gün hapse (1 yıl 8 ay 25 günü ertelemeli) mahkum edildi. Davalardan ikisi yeniydi.
Aynı dönemde, beş gazeteci (biri çizer) ve beş medya kuruluşu da “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla toplam 3 milyon 928 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu. Bu tazminat davalarından bir çizer ve bir medya kuruluşu 18 bin TL tazminat ödemeye mahkum olurken tazminatların 1 milyon 500 TL’lik kısmı reddedildi. Talep edilen tazminatların 360 bin TL’lik bölümüyse yeniydi.
Geçen yılın aynı döneminde dokuz gazeteci “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam 30 yıl 4 ay hapis cezası talebiyle yargılanmıştı; biri 1 yıl 5 ay 15 gün hapse mahkum olurken bir diğeri aklanmıştı. Ayrıca, 22 medya çalışanına da toplam 51 yıl 4 ay hapis istemiyle yeni ceza davası açılmıştı. Beş gazeteci, iki gazete, bir İnternet sitesi ve bir karikatürist de 2 milyon 790 bin TL maddi veya manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu; 200 bin TL’si mahkemece reddedilmişti.
2017 yılının tamamındaysa, bir gazeteci 1 yıl 5 ay 15 gün hapis, beşi de toplam 43 bin 840 TL para cezasına mahkum edilmişti. Biriyle ilgili beraat kararı verilmişti.
“Erdoğan’a hakaret”
Son üç ayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle toplam 15 gazeteci toplam 70 yıl hapisle yargılandı; biri aklanırken beşi toplam 8 yıl 2 ay 22 gün hapse (2 yıl 9 ay 20 günü ertelendi) mahkum edildi. Ayrıca 10 gazeteciyle ilgili (Ahmet Sever, Berivan Bila, Hasan Cemal, Nurcan Gökdemir, Deniz Varlı, Fatih Portakal, Selma Erdal, Alican Uludağ, Kutlu Esendemir ve Levent Gültekin) TCK’dan ya yeni soruşturma açıldı ya da açılmış soruşturmaları sürüyor. Böylece, sadece son üç aylık dönemde 25 gazeteci Erdoğan’ın sanığı ve şüphelisi olmuş oldu.
Geçen yılın aynı döneminde beş gazeteci yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle TCK’nın 299. Maddesi kapsamında “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten toplam ertelemeli 1 yıl 11 ay 10 gün hapse ve 42 bin TL de adli para cezasına mahkum edilmişti. Bir gazeteci de yargılama sonunda aklanmıştı. Altı gazeteciye “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yeni davalar açılırken, 14’ünün davası sürüyordu. Toplamda 20 gazeteci, 98 yıl hapis tehdidiyle karşı karşıyaydı. Soruşturma geçiren iki gazeteci de dahil edildiğinde Erdoğan’ın mağduru, sanığı ve şüphelisi olan gazeteci sayısı 28’i bulmuştu.
2017 yılının tamamındaysa 17 gazeteci ve köşe yazarı, 299. Maddesi’nden toplam 8 yıl 4 ay 10 gün hapse (4 yıl 10 ay 10 günü ertelemeli) ve 136 bin 500 TL de adli para cezasına mahkum ediliyordu. Dört haberci beraat ederken, bir dava da zamanaşımından düşmüştü. Yıl sonunda altı gazeteci de yeni davalarla karşılaşıyordu.
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, 1 Ocak 2019’a kadar en az 54 gazetecinin mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
327 haber linkine sansür; Wikipedia 20 aydır yasak
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde İnternet alanında çıkan 327 habere erişim engeli kararı verildi. Ulusal gündeme ilişkin konularda iki yayın yasağı çıkarken bir İnternet haber sitesi de erişime kapatıldı. Dünyanın en yaygın İnternet ansiklopedisi Wikipedia, birkaç sayfasında Türkiye hükümetini hedef alan içerikler bulunduğu gerekçesiyle 20 aydır Türkiye’de yasak! Çalık Holding’den Kalyon’a, Akın İpek’ten Kıvanç Tatlıtuğ’a birçok kesim, İnternet haber mecrasına erişim yasağı getirtti. Türk Hava Yolları’nın eleştirel gazete yasağının bir kez daha gündeme geldiği bu dönemde, bir röportaj ve iki muhabirin çalışması engellendi, bir cezaevi mektubu da yasaklandı.
Geçen yılın aynı döneminde, 36 site haber ve yazısına, sekiz karikatüre, altı kitap, üç gazeteye sansür uygulanmıştı. Aynı dönemde bir yayın yasağı kararı alınırken, en az iki farklı sansür olayı daha meydana gelmişti.
2017 yılı ise, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası çıkarılan OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) nedeniyle sorgulanamaz idari ve cezai sansür uygulamalarıyla geçmişti. 2017’de, 6 geçici veya daimi yayın yasağı, üç akreditasyon ayrımcılığı, 47 pasaport ve bir basın kartı iptali, KHK ile üç medya kapatması yaşanmıştı. Bu dönemde 10 site, 6 gazete, 97 site haber veya yazısı, 8 kitap, 6 dergi, 3 Twitter mesajı, 8 karikatür de sansüre uğramıştı. Ayrıca, çeşitli 9 sansür olayı daha meydana gelmişti.
AYM’te öncelik “risksiz” dosyalara
Anayasa Mahkemesi (AYM), Ekim-Kasım-Aralık döneminde ikisi gazeteci, biri İnternet haber sitesi, biri de polis olmak üzere üç dosyadan Anayasanın güvence altına aldığı ifade özgürlüğü hakkının hiçe sayıldığı gerekçesiyle toplam 8 bin 227 TL tutarında tazminata (mahkeme gideri dahil) hükmetti.
AYM, risk taşımayan, iktidarın güvenlik politikalarına ters düşmeyecek dosyaları belirli ölçülerde gündemine alırken 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra gazetecilere yönelik keyfi tutuklama, ağır tecrit ve basın özgürlüğü ihlaline dayanan şikayetlerle ilgili 11 Ocak 2018’de bozduğu suskunluğuna bugüne kadar sürdürdü. Cumhuriyet gazetesi çalışanları ve diğer dosyalardan yargılanan medya çalışanları, başvuruları zamanında AYM Genel Kurulu’ndan karara bağlanmazsa dosyaları onanır onanmaz bu kez hükümlü olarak hapse girebilirler.
AİHM Türkiye’ye dokunmuyor
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), ifade özgürlüğü bakımından Türkiye ile ilgili herhangi bir kararı kamuoyuna yansımadı.
Önemli dosyalara öncelik verilmesini sağlayan Mayıs 2017’deki İç Tüzük değişikliğinin ardından Türkiye’den gelen tutuklu gazeteci başvurularıyla ilgili ilk kez 20 Mart 2018’de Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararlarıyla harekete geçen AİHM, yeniden sessizliğe büründü.
Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi 15 Temmuz 2016 Darbe girişiminden hemen sonra tutuklanan birçok gazeteci, 2,5 yıl sonra, haklarında “haksız tutuklama” başvurularına ilişkin bir karar verilmesini bekliyor.
Oysaki, ağır tecrit altında tutukluluğu süren veya henüz tahliye edilmiş gazetecilerin bireysel başvuru kapsamındaki dosyalarına, BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, Avrupa Konseyi eski İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ve dünyada ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanında faaliyet gösteren 13 hak örgütü de müdahil olmuştu.
Cezasızlıkla mücadele
Gazeteci Haydar Meriç’in kaçırılması ve öldürülmesiyle ilgili yargılama Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürerken gazeteciyi fiziki takibe aldığı ifade edilen bir polis memuru FETÖ üyeliği”, “hukuka aykırı dinleme” gibi suçlamalarla 23 yıl 4 ay hapse mahkum edildi.
Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'a yönelik silahlı saldırıda bulunan Murat Şahin “izinsiz silah taşımak”tan 10 ay hapis, NTV muhabiri Yağız Şenkal’ı yaralamaktan da 4 bin 500 TL idari para cezasıyla kurtuldu. Midyat Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik 8 Haziran 2016’daki bombalı saldırıyı haberleştirirken 10’un aşkın gazetecinin güvenlik kuvvetlerinin ve bir grubun saldırısına uğramasıysa iki buçuk yıldır cezasız.
Araştırmacı gazeteci Ahmet Şık’ı “İmamın Ordusu” taslak kitabı nedeniyle Mart 2011’de komployla tutukladıkları gerekçesiyle yedi hakim ve savcı hakkında “görevi kötüye kullanmak” ve “hürriyeti kısıtlamak”tan dava açıldı.
Gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın 90’lı yıllarda öldürülmesini de kapsayan Umut Davası, bombacı Oğuz Demir ile Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama istediği beş sanıkla ilgili iki ayrı dosya halinde sürüyor. Özgür Ülke gazetesinin İstanbul Kadırga’da dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in yazılı talimatından sonra bombalanmasının sorumlularına ise hiçbir zaman dokunulmadı.
RTÜK
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 23 program durdurma cezası ve 37 para cezası verirken radyo kuruluşlarına bu dönemde herhangi bir işlem yapılmadı. Kurul, TV’lere toplam 37 program durdurma ve 5.297.702 TL para cezası verdi.
Üç ayda 37 gazeteci işsiz
Ekim-Kasım-Aralık 2018 döneminde en az 37 gazeteci, köşe yazarı veya yazı işleri personeli işten çıkarıldı ya da bağlı bulundukları medya gruplarının editoryal dönüşümleri sonucunda işte ayrılmaya itildi. Bu dönemde, basın kuruluşlarıyla ayrı düşmek sırası kurumlarına uzun yıllardır emek veren, eleştirel söyleme sahip Şirin Payzın, Ferhat Boratav, Deniz Zeyrek ve Gökçer Tahincioğlu gibi gazeteciler oldu.
Geçen yılın aynı döneminde ise 46 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarılmış veya işten çıkmak zorunda bırakılmıştı. Diğer yandan, Sputnik Türkiye Grubu’nun dört eski çalışanı işe iade davası açtı. 2017 yılının tamamında ise 166 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarılmış, işten çıkmak zorunda bırakılmış veya hazırladıkları/sundukları programlar sonlandırılınca işlerine son verilmişti. (EÖ/APA)
İnfografik: Yağmur Karagöz
Görsel: Antonio Rodriguez