* Sanık emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında 11 kez müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 11 sivilin gözaltında kaybedilmesiyle ilgili hakkında dava açılan eski Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk'ün yargılanması, bugün Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 5. duruşmayla devam etti.
Sanık Ertürk duruşmaya katıldı. Duruşmaya kaybedilenlerin aileleri, İnsan Hakları Ortak Platformu’ndan (İHOP) Feray Salman, Avrupa Birliği Türkiye delegasyonundan Sema Kılıçer, TESEV Demokratikleşme Programı’ndan temsilciler, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nden Serap Işık ile Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi’nden avukat Hüseyin Aslan katıldı.
Sanığa soruya “taciz” itirazı
Avukat Erkan Şenses bianet’e yaptığı açıklamada, sanık Ertürk’e 11 köylünün gözaltına alınması ve öldürülmesi ile ilgili bir talimat verip vermediğini, kendisi böyle bir emir vermediyse başka birinin böyle bir talimatı olup olmadığını sorduğunu söyledi.
Sanık avukatı, sanığa soru sorulmasını “taciz” olarak niteleyip mahkemeye itiraz etti ancak mahkeme soruların yanıtlanmasını istedi.
“Krallık ilan etmedim”
Ertürk yanıtında, “O tarihte köylülerin kaybedildiği İnkaya köyü bölgesine operasyon yapmadıklarını, Şenyayla’da operasyon yaptıklarını, kimseyi öldürme emri vermediğini, Jandarma Asayiş Komutanlığının belgelerindeki haritada da bunun görülebileceğini” söyledi.
Ertürk, “Ben tek başıma orada krallık ilan eden birisi değilim, ben o vatansever Mehmetçiklere sadece görevlerini yapmaları konusunda komutanlık yaptım” dedi.
Genelkurmay Başkanlığı’ndan mahkemeye gelen ve Kulp ilçesi Şenyayla bölgesinde yapılan operasyona dair faaliyet raporu da dosyaya kondu.
Belgeler depremde kaybolmuş!
Avukat Şenses, Genelkurmay’ın Bolu Komando Tugayı’na yazdığı yazıya gelen cevapta, “belgelerin 12 Kasım 1999’daki depremde zarar gördüğünün” iddia edildiğini söyledi. Bunun üzerine mahkeme Bolu Valiliği’ne başvurdu. Valilik ise depremde komando tugayının herhangi bir zarar gördüğüne dair ellerinde bilgi ve belge olmadığını açıkladı.
Sonuç olarak tugaydan hiçbir bilgi mahkemeye ulaştırılmadı.
Mahkeme AİHM’den habersiz
Mahkemenin olayla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararından habersiz oluşu da tartışmaya yol açtı. Avukat Şenses, AİHM’in olayla ilgili Türkiye’yi 11 kişinin kaybedilmesiyle sorumlu tutarak tazminata mahkum ettiğini hatırlattı.
Mahkeme avukatlara AİHM kararını nasıl edinebileceklerini sordu, avukatlar da Adalet Bakanlığı’ndan istenebileceğini ifade etti. Ancak mahkeme, kararı isteme yönünde bir karar vermedi.
Müdahil avukatların Ertürk’ün tutuklanması yönündeki talebi reddedildi, mahkeme başkanı Mahmut Kaya, Ertürk’ün 8 Mayıs 1998’de İnsan Hakları Daire Başkanlığı’nda verdiği savunmayı istedi ve duruşmayı 11Aralık 2014 saat 10:00'a bıraktı.
Ne olmuştu?
8 Ekim -25 Ekim 1993 arasında Kulp ilçesinin dağınık mezralardan oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş’a bağlı Kayalısü köyünün (Licik mezrası) civarında, General Yavuz Ertürk Komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda köy ve mezralarından toplanarak gözaltına alınan 11 kişiden bir daha haber alınamadı.
Kaybedilenlerin isimleri şöyle: Mehmet Salih Akdeniz, Celil Aydoğdu, Behçet Tutuş, Mehmet Şerif Avar, Hasan Avar, Bahri Şimşek, Mehmet Şah Atala, Turan Demir, Abdo Yamuk, Nusreddin Yerlikaya, Ümit Taş (16 yaşında).
AİHM kararı
Gözaltında kaybedilenlerin aileleri 1993’te ilgili savcılıklara başvurmuşlarsa da bir sonuç alamadılar ve 1994’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdular. (Akdeniz ve diğerleri davası: 23954/94).
AİHM 31 Mayıs 2001’de davayı sonlandırarak Türkiye’yi, 11 kayıp kişinin ölümünden sorumlu olduğu ve etkili bir soruşturma yürütmediği için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesinin, 3. Maddesinin ve 5(1). Maddesini ihlalden mahkum etti.
Meclis komisyonu
Kulp'taki 11 köylünün katledilmesi olayını 2004 yılında araştıran Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, olayın Tuğgeneral Yavuz Ertürk komutasındaki operasyon sırasında gerçekleştiğinin anlaşıldığını belirtti.
Dönemin Komisyon üyeleri Cavit Torun, Mesut Değer ve Hakan Taşçı, Diyarbakır ve Kulp İlçesi'nde incelemelerde bulundu ve olayla ilgili rapor hazırladı.
Raporda, gözaltına alındıktan sonra kaybolan kişilerin, PKK ile resmi ve özel anlamda herhangi bir ilgileri bulunduğunun tespit edilemediği belirtildi.
Toplu mezar bulundu
Olaydan 10 yıl sonra, 2 Kasım 2003’te bir çobanın Alaca Köyüne 500-600 metre mesafedeki bir dere yatağında toprak yüzeyine çıkan bazı kemik ve bez parçalarını bulması ve İHD Diyarbakır şubesine başvurması sonucunda Kulp Cumhuriyet Savcısı ile kemikler toplandı, bulunan kemiklerin kime ait olduğunun belirlenmesi için bazı aileler doku örneği verdi ve Adli Tıp Kurumuna gönderildi.
Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nce gönderilen 30 Aralık 2005 tarih ve 915-61097 sayılı raporda, olay yerinde bulunan kemiklerin en az dokuz kişiye ait olduğu ve bunlardan ikisinin Mizbah Akdeniz’in babası Mehmet Salih Akdeniz ile Ahmet Tutuş’un babası Behçet Tutuş’a yüzde 99,99 oranında ait olabileceği tespit edildi.
Bunun üzerine açılan soruşturmada Savcılık görevsizlik kararı verdi ve dosyayı, “Suç tarihinde Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli asker şahısların işlediği askeri suçlarıyla ilgili soruşturma yapmak görev ve yetkisinin” askeri savcılığa ait olduğu gerekçesiyle, askeri savcılığa gönderdi.
Zamanaşımı durduruldu
Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığında bulunan ve herhangi bir işlem yapılmayan dosyaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü ayrı bir soruşturmada, dönemin Bolu Dağ Komando Tugayı Komutanı Yavuz Ertürk’ün 7 Ekim 2013 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesinin alınmasının ardından Soruşturma Savcısı, Yavuz Ertürk hakkında yakalama kararı çıkartarak zaman aşımı süresini durdurdu.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından hazırlanan 19 sayfalık iddianame, 2013 yılı Ekim ayında Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk hakkında 11 kez müebbet ve 25 yıla kadar hapis cezası istendi.
Dava Ankara’ya nakledildi
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanık eski Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk’ün “güvenlik” gerekçesiyle yargılamanın başka ilde görülmesi yönündeki talebini değerlendirerek davanın Ankara’da görülmesini kararlaştırdı.
İlk duruşma 26 Mayıs 2014’te görüldü. Sanık Yavuz Ertürk duruşmaya sağlık sorunlarını gerekçe göstererek katılmadı. Katılan avukatların sanık Ertürk’ün tutuklanması ve davanın Diyarbakır’da görülmesi yönündeki talepleri de mahkemece reddedildi.
Suçlamaları reddetti
7 Temmuz’da görülen duruşmaya sanık Yavuz Ertürk katıldı. Ertürk, görevini kanunlara ve Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın ve dolayısıyla OHAL valiliğinin emirlerine göre yaptığını söyledi, suçlamaları reddetti: “1993 yılı Ekim ayında Şenyayla bölgesi diye nitelendirilen ve terör örgütünün eğitim ve örgüte personel ve erzak temin etmek amacıyla kullandığı yayla bölgesinde OHAL valiliğinin verdiği operasyon emri gereğince tugayımla operasyon icra ettim.” (AS)