Haberin İngilizcesi ve Kürtçesi için tıklayın
2014 yılında Şişli Halaskargazi Caddesi üzerinde kokoreç almak için durduğu kaldırımda, hızla gelen bir taksinin çarpması sonucu yürüyemez hale geldi Ece.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun destekleriyle Almanya'dan özel olarak getirtilen tekerlekli sandalye ile Şişli sokaklarında çakmak, kalem ve mendil satarak geçimini sağlıyor.
Daha önce de trans kadın İhsan Hala için bağış kampanyası yürüten feminist aktivist Dilâra Gürcü'nün geçtiğimiz aylarda yürüttüğü bağış kampanyasıyla Ece Devrim'in bir yıllık kirası karşılandı
Ece Devrim ile 14 yaşında Münih'ten İstanbul'a geldiği günden bugüne dek geçen sürede yaşamı, mücadelesi, Ülker Sokak, tecavüz, politika ve LGBTİ aktivizmine kadar pek çok şeyi konuştuk.
Konuşma dökümünden kendi sorularımızı çekince tamamen Ece Devrim'e ait bir metin/anlatı ortaya çıktı. Arabaşlıkladığımız anlatıyı yayımlıyoruz.
Münih'ten İstanbul'a
Ben 50 yaşında bir trans kadınım. Almanya'ya göçmen statüsünde giden bir işçi ailenin çocuğuyum. 14 yaşımda bedenimi tanımaya başlayınca herkesten farklı olduğumu hissettim.
Aile içinde babam tam bir diktatör gibiydi. Sanırım bu yüzünden diktatörlere karşı bir mücadele gelişti bende.
Zamanla cinsel yönelimimi keşfettim ve diktatör babamın ve ailemin baskısı nedeniyle evden ayrıldım. Babam beni değiştirmek için Almanya'da bir psikiyatriye götürdü. Bu durumun değişmeyeceğini söyledi doktorlar babama, o da beni Türkiye'ye akrabalarımın yanına göndermekte buldu çareyi.
İki üç yıllık bir sokak hayatım var, sokaklarda tecavüz de ettiler. Erkekler, eğer sen bir transsan veya bir hayat kadınıysan, sana tecavüz etmeyi bir hak olarak görürler.
Babam bir diktatördü
Önce İzmir'e geldim teyzemlerde kaldım. Erkek kuzenim ile birlikte sürekli geziyoruz. O beni çeşitli yerlere götürüyor, belki değişirim diye. Sözde beni erkek yapacak ya, beni pavyonlara götürürdü.
İzmir'de Rita Club vardı. Genelde eşcinsellerin gittiği bir mekan. Beni oraya götürdü ve o gün bana "ah şimdi anladım senin tarzını" dedi. Sene 1982-84. Kuzenim beni Almanya'ya gitmem için otobüsle İstanbul'a gönderdi. O zamanlar herhalde sadece İstanbul'dan uçak vardı Almanya'ya.
İstanbul'dan babamı aradım, ben geldim uçağa binmek için bekliyorum, dedim. O sırada yine diktatörlüğü tuttu, telefonda kavga ettik. "Gelmiyorum" dedim, kapattım telefonu.
O gün bugündür bir daha kendisiyle görüşmedim. Tam 35 yıl oldu. İnsani olarak arada aradım ama benle görüşmek istemedi. En son kaza geçirince aradı. "Alo ben baban" dedi, anladığım halde "hangi babam" dedim.
"Ne oldu" dedim, başladı konuşmaya. "Ben umreye gideceğim de, hakkını helal eder misin" dedi. Ben "edeyim etmesine de, sen vicdanen kendinde o hakkı görüyorsan tamam" dedim. O da bana "kaza geçirmişsin geçmiş olsun" dedi ve telefonu kapattı.
Tecavüzcüm ile dost hayatı yaşadım
Ben ilk tecavüze maruz kaldığımda 15 yaşındaydım. İstanbul'da sokaklarda yaşıyordum. İstiklal Caddesi'nin trafiğe açık olduğu dönemdi. Bana tecavüz eden üç erkekten biriyle birlikte yaşamaya başladım. Çünkü beni sokaklarda yaşamaktan kurtardı.
O zamanlar darbeden yeni çıkmış bir Türkiye vardı, artık ne zor şartlar olduğunu siz düşünün. Şimdilerde gülüyorum bu duruma. Çünkü tecavüzcümle iki yıl yaşamak zorunda kaldım. Tecavüzcümün adı piskopat Bülent. Sokaklarda kitap satarak hayatını kazanıyordu. Beni de bir lokantaya bulaşıkçı olarak yerleştirdi. Zamanla kendimi geliştirdim ve klüplerde DJlik yapmaya başladım.
Polis merkezlerinde...
Bir gün Balık Pazarında kokoreç yerken bazı trans kadınlarla tanıştım. Canan adlı trans kadın beni Pürtelaş sokağa götürdü. Seks işçiliğine başlamak zorunda kaldım. Ardından Ahlak müdürü Doğan Karakaplan geldi, evlerimizi bastı. polis merkezlerinde her türlü işkencelere maruz kaldık.
Bizleri Belgrad Ormanı'na götürürlerdi tecavüz ederlerdi, döverlerdi ya da eşyalarımızı alır, bizi çıplak bırakırlardı. Biz de evimize gelene kadar yine tecavüzlere maruz kalıyorduk. Pürtelaş ve Ülker sokak dağıldıktan sonra ben yine DJ’lik yapmaya başladım. O sırada Özgürlük ve Dayanışma Partisi'ne (ÖDP) üye oldum ve politikaya başladım.
Kendi bedenini pazarlamak kim ister?
Trans kadınların toplumda suçlandığı tek nokta seks işçiliği yapmaları. Ancak trans kadınların arasında bedenlerini satmak istemeyen eğitimli çok arkadaşımız var.
Hiç kimse kendi bedenini pazarlamak istemez. İnsan farkında olmadan da bu beden sömürüsüne alıştırılır. Hiçbir trans kadının hayalinde seks işçiliği yapmak yoktu.
Sistem trans kadınlara fahişelik yapmaktan başka bir sınır tanımıyor. Ben hiçbir zaman seks işçiliğini kabul etmiyorum. Çünkü bu, toplumun bizlere empoze etmeye çalıştığı bir şeydir.
Bugün fahişe olan trans kadınlar, jigololar ve hayat kadınları için ben, "para karşılığı seks işçiliği yapmaya zorlanan insanlar" diyorum. Bu insanların en temel yaşam hakları toplum ve sistem tarafından engellendiği için seks işçiliğine zorunlu bırakılıyorlar.
Kapitalist sistemin en büyük destekçisi erkek egemen sistem. Bu sebeple genelde fuhuş operasyonları kadın ve trans kadınlara yönelik yapılır. Hiçbir zaman erkek seks işçilerine yönelik olmaz. Çünkü sistemin kendi düzenidir.
Beş yıldızlı hotellerde fuhuş yapıldığında adı zamparalık oluyor. Erkeğin elinin kiridir.
Zorunlu seks işçiliğine karşı çok direndim
Bedenimi satmamak için sisteme karşı çok direndim. Bulaşıkçılıktan DJ’liğe kadar pek çok iş yaptım. Hatta İŞ-KUR’un iş edinme kurslarına devam ettim bir ara ve sağlık personeli oldum.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sözcüsü Dr. Gülsüm Kav çalıştırmıştı derslerime. Stajımı da Beykoz'da down sendromlu çocukların tedavi edildiği özel bir hastanede yapmıştım. Hastane yönetimi benim çalışmamı çok beğenmişti. Çalışma saatlerimi haftanın beş güne çıkartmışlardı.
Ama staj bitince devam edememiştim. Her yere iş başvurusunda bulundum ancak İstanbul'da hangi hastaneye başvurduysam trans kimliğim nedeniyle kabul edilmedi.
Ben de mecburen seks işçiliğine başlamıştım yeniden. Trafik kazası sonrası Emekçi Hareket Partisi'nin aldığı tekerlekli sandalye sayesinde hayatımı sokakta çakmak satarak kazanıyorum.
En büyük sömürü düzeni ailede
Toplumun en büyük sömürü düzeni aile içindedir. Bana göre aile bağları falan hikaye. Sistem neden bu aileyi destekliyor çünkü sömürebilmek için.
Neden üç çocuk diyorlar mesela, çok umurlarında olduğu için mi? Hayır değil, artık günümüzde savaşlar başladı ve kapitalizm çöküyor ve savaşa göndermek için yeni köleler lazım.
Kapitalist düzenin yeniden inşaası içinde savaşlar çıkartıyorlar ki sistem işlesin.
Maalesef savaşlarda ölen halkın çocukları.
Ben politikacıyım, LGBTİ aktivisti değil
En başta Demet Demir olmak üzere çok bedeller ödedik. Ama Demet cezaevlerine girmiştir sırf LGBTİ haklarını savunduğu için.
Şekil ve renk değiştiren şiddet günümüzde de devam ediyor. Ben LGBTİ aktivisti değil bir politikacıyım. Çünkü ezilen bütün halkların hakları için mücadele etmek zorunda olduğumu düşünüyorum.
Bugün LGBTİ hakları için mücadele eden derneklerin içini sistem boşalttı. Sistemin ayağına takılan dernekler de kapatılıyor. Biat etmeyen muhalif medya da kapatılıyor.
1980 ile 2017 arasında bir fark yok. O dönem gazeteciler yaşanan trans cinayetlerini siyasi baskılar nedeniyle haberleştiremedi. Trans kadınlar apolitik oldukları için ve derneklerin de sistem tarafından içleri boşaltıldığı için kadın hareketi gibi örgütlenemiyor.
Bütün ezilen halklar için bu diktaya karşı hayır demek zorundayız. Hatta hükümetin kendi partisinden büyük bir kitle bile hayır diyecek. Hayır diyenleri terörist ilan ederek referandum çalışması yapılıyor. İnsanların üzerinde bir korku yarattılar. Referanduma gezi ruhu yansıyacak. Köprüden sonra son çıkış. Ezilenler birleşsin savaşa hayır, barış hemen şimdi diyelim. Tekrarlayayım, özgür bir dünya için hayır diyelim. (MD-EU/NU/HK)
***
İŞSİZ GAZETECİLER HABERİNİN PEŞİNDE
1- Yeni "İşlerinde" Konuşuyorlarsa da Onlar Gazeteci
3- Almanya: Yeni Nesil Diaspora/Kopuntu
5- Arap Kızı Camdan Bakıyor'la Gelen Örgüt ve "Araplık"tan Kurtuluş
6- Nasıl Çalışıyor/Çalışamıyorlar; Kalıpyargıları Esnetmek
7- Ayrımcılıktan Kurtulmak İçin Beyazlarla Evleniyorlar
8- Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve Sorunlar: Bingöl Örneği
9- İki Yönetici "Engelliye Eğitim Desteği" Uygulamasını Tartışıyor
10- "Engelli Eğitiminde Çözüm Kaynaştırma Sistemi"
11- Bingöllü Öğrenciler ve Veliler Anlatıyor
12- "Gavur"u Gitmiş Mahallesi Kalmıştı, Mahallesi de Gitti
13- Mıgırdıç Margosyan Yıkıntılar Arasındaki Sokağını Bulamadı
14- Nefrete İnat Yaşamı, Aşkı, Mücadeleyi Seçenler
15- Ece Devrim: Zorunlu Seks İşçiliğine Çok Direndim
16- Şahika: Sonradan Trans Kadın Olunmuyor Şahika,
17- Emirhan: Örgütlü Mücadele ve Yaşanana Kayıt Düşmek Şart
18- Sarmaşık Derneği Kapatıldı; Mağdurlar Ne Durumda?
19- Alternatif Bir Banka: Sarmaşık Gıda Bankası
20- Tarihi Dekorlu Bir Modern İstanbul Tasarısı: Balat
21- Kayyum Kıskacında Kalan Sanat
22- Sanatçılar ve Seyirciler Sahnesiz; Öğrenciler Konservatuvarsız Kaldı
23- Kayyum Kıskacında Sanatın Veri Haritası
24- Kürt Hareketlerinin Hapishane Kronolojisi
26- Hapishane: Genel Başkanlara Zorunlu Uğrak
* İşsiz Gazeteciler Haberinin Peşinde projesi Hollanda Kraliyeti Başkonsolosluğu'nun Matra-İnsan Hakları Programı mali desteğiyle gerçekleşti.