“Ben herhangi siyasi bir partiye üye değilim Biz adalet aradığımız için nerede bir adalet konuşulacaksa, hak arama varsa onları takip ediyoruz. Kardeşim diyorlar ya, burada Diyarbakırlılar var. Bunlar neden sizin kardeşiniz değiller? Zaten onların kardeşliği ile bizim kardeşliğimiz arasında dağlar var.”
Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Hanife Yıldız, 741.hafta eyleminde böyle seslendi.
İçişleri Bakanlığı'nın "yasaklaması" nedeniyle 41 haftadır Galatasaray Lisesi önünde açıklama yapamayan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu haftaki eylemlerini de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Çukurluçeşme Sokak’ta yaptı.
Ellerinde karanfiller ve kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri/İnsanları’na, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Oya Ersoy ve Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖDP) Başkanlar Kurulu’ndan Alper Taş da destek verdi.
“Veysel Güney’i unutmadık”
Haftanın basın açıklamasını Cumartesi Anneleri/İnsanlarından kayıp yakını Serpil Taşkaya okudu. “AKP iktidarının yürüttüğü politikalar sonucunda Türkiye, derin bir hukuk ve demokrasi krizi yaşıyor” diyerek sözlerine başlayan Taşkaya, Türkiye'de iktidarlar değişse bile toplumsal travmalara yol açan yaygın insan hakları ihlalleri ve cezasızlığın devam ettiğini söyledi.
Taşkaya şöyle seslendi:
“ Bu hafta iktidardan iktidara devreden bir hukuksuzluk, kuşaktan kuşağa devam eden bir mücadele dosyası ile kamuoyunun karşısındayız. Bugün Veysel Güney'i unutmadık diyerek buluştuk.
“Devleti yönetenleri 12 Eylül'ün suçlarını ve suçlularını korumaktan vazgeçerek Veysel Güney'in 38 yıldır gizlenen mezar yerinin tespit edilmesi için gerekli adımları atmaya çağırıyoruz.
Oğluna kavuşmaya ömrü yetmeyen Zeynep Güney'in bıraktığı yerden Veysel'i arama ve faillerini tarihin lanetliler sayfasına kaydetme mücadelemizi sürdüreceğiz. Kayıplarımızdan ve Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz.”
“Veysel’in idamından sorumlu olanlar yargılansın”
Toplumsal hafızalarda yer etsin diye bir kez daha tekrarladıklarını söyleyen Taşkaya, şunları belirtti:
“Veysel'i hukuki bir delile dayanmadan ikinci duruşmasında idama mahkum eden sıkıyönetim mahkeme heyeti başkam Albay Ahmet Arısüt, Üyeler Yarbay Ayhan Ulusoy ve Üsteğmen Güney Sert ile Veysel'i idama götüren iddianameyi hazırlayan Savcı Caner Ersu taammüden cinayet işlediler.
“Veysel'in idamından ve kaybedilmesinden; başta Kenan Evren olmak üzere, 12 Eylül'ün tüm asker ve sivil unsurları, Gaziantep Sıkıyönetim Komutam General Şahabettin Balkan, Veysel'in bedenini tutanakla teslim alan Yüzbaşı Burhan Erdem sorumludur.
“Veysel Güney'in idamı ve bedeninin kaybedilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve zamanaşımına tabi değildir. Adli makamları; etkili bir soruşturma ve kovuşturma yaparak, Veysel Güney'in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili karar alma ve uygulama mekanizmalarında yer almış tüm devlet görevlilerinin cezalandırılmasını sağlayacak hukuki bir süreci başlatmaya çağırıyoruz.”
Yıldız: Demokrasi dar sokakta olmuyor
Taşkaya’nın ardından Cumartesi Anneleri/İnsanları’ndan Hanife Yıldız konuştu.
“Kayıplarımızı ve toprağa verdiğimiz arkadaşlarımızın önlerinde saygılı ile eğiliyorum. Geçen hafta bir paket açıldı. Demokrasi, herkes kendisini Özgür ifade edebilir diyorlardı. Biz de, 'Galatasaray Meydanı açılır. Biz de sesimizi duyururuz' dedik. Ne yazık, demokrasi böyle dar sokaklarda olmuyor. Galatasaray Lisesi önünde ve burada olan bize emek veren tüm insanları en içten duygularımla selamlıyorum."
'Bayramlar bize acı içinde acı'
“Bayramlar geçiyor herkes öyle ya da böyle bayram ediyor biz acı içinde acı, yas içinde yas. Gözlerimiz yollarda ya devletten ya hükümetten bir ses duyarız diye bekliyoruz ne yazık ki biz bayramları bayram gibi yaşamıyoruz. Biz intikam peşinde değiliz. Bizim ne aradığımız herkes iyi biliyor devlette iyi biliyor. Ama ne yazık bu zulümde yaşatmaya devam ediyor.
“Galatasaray Lisesi önünden vazgeçmeyeceğiz. Eğer demokrasiden özgürlükten bahsediliyorsa bizim alanımızı açsınlar bizim sesimizi duyursunlar. Halka sesleniyorum bizim yanımızda olun bizim sesimizi duyun.”
Güney: Bize acıları yaşatanlar yargılansın
Yıldız’ın ardından Veysel Güney’in ailesi adına yeğeni Doğan Güney söz aldı.
"Bundan tam 38 yıl önce amcam adaletsiz ve suçsuz bir şekilde devlet tarafından katledildi. Ve bir anneyi ve evladının mezarını muhtaç hale getirdiler. Bundan 38 yıl önce nenemin acısı hiç bir şekilde dinmedi. Burada Galatasaray Lisesi'nde ilk ağıtlarını yaktı, sesini duyurdu. Son nefesine kadar da kendi mezarına evladının eşyalarıyla gömülmekti. Bir anneyi bu acıyla 31 yıl yaşattılar. Bütün Cumartesi Anneleri bu şekilde yaşadı. Bizler tüm kayıpların bulunmasını faillerin adalet önüne çıkarılmasını istiyoruz. Bizlere bu acıları yaşatanlara varsa adalet önünde yargılanmalarını istiyoruz.”
Kırmızı karanfiller Evsensel’e
Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin çalıştığı gazete Evrensel’in 25. Yılını kutladığını hatırlatarak, ellerindeki çiçekleri, gazetenin muhabiri Eylem Nazlıer’e verdi.
Veysel Güney'in mezarı nerede? Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın açıklamasında Güney'in yaşadığı hak ihlali süreci şöyle anlatıldı: 24 yaşındaki Veysel Güney, 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde Antep'te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı. Meclis kararı olmadan özel kanun çıkartılarak, 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde idam edildi. İdam sonrasında Veysel'in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney'e teslim edildi. Ancak 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi. Veysel'in idamından 25 yıl sonra Veysel Güney'in ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk "Adaleti Gördünüz mü?" isimli kitabında onu suçlayacak delillerinin olmadığını açıkladı. Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel'in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Bu girişimlerin tümü sonuçsuz kaldı. |
(EMK)