Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemlerinin 637. Haftasında, 36 yıl önce idam edildikten sonra kaybedilen Veysel Güney’le ilgili dosyanın akıbetini sordu.
Eylemde ayrıca, Ankara Tabip Odası'nın açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın hayati tehlikelerinin arttığı açıklaması hatırlatıldı.
“Yargılama oyunuyla idam edildi”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Pervin Buldan da bugünkü eyleme katıldı ve şu konuşmayı yaptı:
“Devlet kayıp yakınlarının sesini duymuyor. Kayıplar bulunana, failler cezalandırılana kadar mücadelemiz sürecek.”
Güney davasının avukatlarından Ercan Kanar, Veysel Güney olayının 12 Eylül'ün bir aynası olduğunu ifade etti.
“Veysel Güney çok kısa süren yargılama oyunuyla idam edildi, cansız bedeni ailesine teslim edilmedi.”
Veysel Güney'in yeğeni Doğan Güney de “annesinin hep Veysel'i beklediğini” söyledi:
“Gözü açık giden bir Cumartesi Annesi’nin hesabının sorulmasını istiyorum.”
“11 günde idama mahkum edildi”
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını Yeter Yücel okudu.
“24 yaşındaki Veysel Güney, 28 Aralık 1980 tarihinde, Antep’te gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı.
“İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 11 gün sonra, 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı.
“Meclis kararı olmadan, özel kanun çıkartılarak 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi.
“Annesi, babası ve kardeşi idama giden Veysel'le vedalaşırken aralarında silahlı askerlerden oluşan bir barikat vardı. Veysel'in elleri kelepçeliydi. Birbirlerine dokunmalarına izin verilmedi. Anne Zeynep Güney ölünceye kadar o gece Veysel'e sarılamamanın derin acısını yaşadı.
“İdam sonrasında Veysel'in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi.
“Veysel’in cenazesini almak isteyen ailesine ‘Onun mezara ihtiyacı yok! Belki köpeklerin önüne atarız!’ denildi. Bu ifadelerin ardından, 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi.
“Bugün bir kez daha hatırlatıyoruz: 12 Eylül’ün anayasası, yasaları, kurumları, siyaseti ve farklı düşüneni düşman gören zihniyeti esas itibarıyla yerinde duruyor. Darbecilerin başvurduğu hak ve özgürlük karşıtı baskıcı yönetim anlayışı bugün de varlığını sürdürüyor.” (AS)