Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin 9 Mayıs 2017'de Antalya'nın Finike ilçesine bağlı Kızılcık yaylasındaki evlerinde öldürülmelerinin üzerinden beş yıl geçti. Cinayete ilişkin yürütülen soruşturmada henüz kimse ceza almadı.
Çiftin kızı Emine Büyüknohutçu ve avukatları Tuncay Koç, dava sürecinin düzgün işletilmediği ve cinayetin muhtemel azmettiricisinin yargılanmadığı görüşündeler.
Çoğumuzun duyduğu bir olay, Aysin ve Ali Ulvi Büyüknohutçu çiftinin acımasızca öldürülmesi.
Asırlık sedir ve çam ağaçlarının bulunduğu Alacadağ, Gökçeyaka, Kızılcık ve Adala gibi bölgelerdeki taş ocaklarına karşı bölge halkının da desteğiyle yaklaşık altı yıldır hukuki mücadele sürdürüyor iken Büyüknohutçu çifti bir gece vakti, evlerinde katlediliyorlar.
Emekliliklerinde daha sakin ve huzurlu bir yaşam için taşındıkları Finike, onlara bir gün olsun huzur vermiyor. Çiftin cinayetinin aydınlatılması ve dava sürecindeki hukuksuzluklara dikkat çekmek için Slot, Medya tarafından bir belgesel çekildi.
"Daha büyük bir şeyle uğraşmak istedi"
Belgesel, Emine Büyüknohutçu'nun, babası Ali Ulvi Büyüknohutçu'yu anlatmasıyla başlıyor: "Hayatı boyunca bir şeylerle uğraştı. Bu sefer daha büyük bir şeyle uğraşmak istedi."
Belgesel, Büyüknohutçuların cansız bedenlerinin arkadaşları tarafından taşındığı görüntülerle açılıyor. Cinayetin detaylarını, belgesel süresince yine arkadaşları, kızı ve Ali Büyüknohutçu'nun bölgeden gönderdiği fotoğrafları haberleştiren gazeteci Mehmet Çınar anlatıyor.
Ali Ulvi Büyüknohutçu, kızının söylediği gibi bu sefer daha büyük bir şeyle uğraşıyor; ama ne ile uğraştığının farkında. Başlangıçta, 2015 yılında, daha çok yerel basında yer alıyor taş ocağının yarattığı tahribat. Ancak bu küçük ölçekli mücadelede dahi gözü korkutulmaya çalışılıyor Ali Büyüknohutçu'nun.
Büyüknohutçu kıvrak bir hamleyle, bu sefer olayı ana akım medyaya duyurmaya çalışıyor ve başarılı da oluyor. Taş ocağının faaliyetleri artık Hürriyet, Posta ve Takvim gibi gazetelerde yer alıyor. Bu sayede Nisan 2017'de, Bartu Mermer firmasına ait ocağı kapattırıyorlar. Kızı, Emine Büyüknohutçu şöyle aktarıyor bu gelişmeyi: "Oradaki 13 maden ocağını kapattıracak bir güç vardı babamın elinde."
Aysin Büyüknohutçu ve kızları.
Kundaklama
9 Mayıs'tan iki önce çiftin evinin yanında bir yangın çıkıyor. Kundaklama şüphesi üzerine kızının aradığı Ali Büyüknohutçu, bunu bir tehdit olarak algıladığını söylüyor.
Keza belgeselde, yangın için dört başı mahmur bir düzenek kurulduğu da görülüyor. Yangından sonra savcılığa gidip suç duyurusunda bulunuyor çift. Ali Büyüknohutçu, kızı Emine'ye şöyle diyor: "Sağ olsun, burada Ali diye bir çocuk var. O gelip haber verdi yangını."
Büyüknohutçu'nun Ali diye bahsettiği Ali Yamuç. Yani cinayetin katil zanlısı. 11 Mayıs'ta, olay yeri incelemeleri devam ederken garip hareketleri nedeniyle şüphelenilip gözaltına alınıyor Yamuç.
Para teklifi
Belgeseldeki polis kamerası kayıtlarında şöyle dediği duyuluyor Yamuç'un: "Planımda yoktu öyle bir şey. Düşünmemiştim." Ancak Yamuç'u gören görgü tanıklarının ve kendi ifadesine göre, parmak izi bırakmamak için eldiven giydiği ortaya çıkıyor.
Yamuç, jandarmaya verdiği ilk ifadesinde işsiz olduğunu ve cinayetleri evden para almak için işlediğini söylüyor. Ancak 18 Mayıs'ta çıktığı savcılıkta ve mahkemede jandarmadaki ifadesini değiştirerek kapatılan taş ocağında çalışan "Çirkin" lakaplı bir kişi kendisine çifti öldürmesi için para teklif ettiğini, o da bu teklifi kabul ederek çifti öldürdükten sonra olaya hırsızlık süsü verdiğini söylüyor.
Ali Yamuç'un ardından gözaltına alınan eşi Fatma Yamuç da 19 Mayıs'ta cinayete iştirak ve yardım suçlamasıyla tutuklanarak Burdur Cezaevi'ne gönderiliyor. Fatma Yamuç tutuklanmadan önce gittiği bir görüşte, Ali Yamuç eline bir kâğıt sıkıştırıyor. Belgeselde bu görüntüleri cezaevi kamerasından izlemek mümkün.
"100 bin liramı verin"
Kâğıtta şöyle yazıyor Ali Yamuç:
"Anlaşıp konuştuğumuz gibi eğer 10 gün içerisinde 100 bin TL parayı eşim olan (Fatma Yamuç'a) vermezseniz Ali Ulvi Küçüknohutçu ve eşi Aysin Küçüknohutçu cinayetinden en az benim kadar sorumlu olursunuz. Bana vaad ettiğiniz ödemeyi yapın. Aksi takdirde mahkeme gününde isminizi savcılığa altın harflerle yazdırmaktan zevk duyarım. Benim başımı yaktınız, 'Öldür paranı hemen vercez' diye vaadlerde bulunup, neyi bekliyorsunuz. 10 gün içerisinde param gelmez ise görüşürüz. İpleriniz cebinizde haberiniz olsun. O kadar, yakarım."
20 Eylül 2017'de, Ali Yamuç'un nakledildiği Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi'nde eşofman lastiğiyle kendini asarak intihar ettiği açıklanıyor.
Fatma Yamuç adına açılan cinayete iştirak davası şu an ilerlemiyor; ancak tişörtünde Aysin Büyüknohutçu'nun kanı tespit ediliyor. Ali Büyüknohutçu'nun en çok tehdit aldığı dönemdeki telefon kayıtları ise ısrarla aileye verilmiyor.
Sedat Peker detayı
Belgeselde dikkat çekilen bir başka detay ise cinayetten 15 gün sonra düzenlenen "Finike Portakal Festivali"ne konuk olarak Sedat Peker'in gelmesi.
Belgeselin sonlarına doğru tanık olduğumuz çarpıcı ve ne hissedeceğinizi bilemediğiniz anlardan biri ise Emine Büyüknohutçu ve Ali Yamuç'un annesinin arkadaş olmaları ve bu cinayetlerin aydınlatılması için artık birlikte çalışmaları.
Sedat Peker, 2017 Finike Portakal Festivali'nde.
"Lastiklerini kendi ellerimle çıkardım"
Ali Yamuç'un annesi, oğlunun cezaevinde bir eşofman ipiyle kendini astığına inanmadığını, hatta öyle ki cezaevine ayakkabı ipi ve benzeri şeylerin alınması yasak olduğu için o gün Ali Yamuç'un üzerindeki eşofmanın lastiklerini zaten kendi elleriyle çıkardığını anlatıyor.
Göz göre göre gelen bir cinayet, azmettirici olarak yargılanması istenenlerin hiçbir soruşturmaya bile tabi tutulmaması, insan yaşamının değerinin 100 bin lira olması, çevre mücadelesinin aslında alabildiğince politik olması belgesel bittikten sonra zihninizi yoklayan başlıklardan bazıları. Ancak en mühimi, bu cinayetlerin ne kadar büyük ve bir o kadar da kirli eller tarafından işlendiği ve bu yüzden hâlâ kimsenin ceza almadığı.
Ali Yamuç'un annesi ve Büyüknohutçu çiftinin kızları Emine Büyüknohutçu.
Azmettirici kim?
Tüm ifşaat sürecinde "Türkiye'yi sallama" iddiası olan Sedat Peker'in Büyüknohutçu çifti cinayetine dair tek kelime etmemesi ise elbette hayret verici değil. Ancak çizmeye çalıştığı "mert adam" imajının da ne denli boş olduğunu bize bir kez daha gösteriyor buradaki suskunluğu.
Çünkü çevre aktivistleri şu soruları ısrarla sormaya devam ediyor: "Büyüknohutçu çiftinin azmettiricisi kim?", "Sedat Peker'in Finike'de ne işi vardı?"
Büyüknohutçu Cinayeti
|
(TY)