Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Kanal D’de canlı yayınlanan Beyaz Şov’a telefonla bağlanarak “Çocuklar ölmesin” diyen öğretmen Ayşe Çelik hakkında verilen 1 yıl 3 aylık hapis cezası onaylandı.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi 26 Nisan 2017’de Çelik’i “terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla TMK 7/2’den 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırmış, Çelik’in avukatları karara itiraz etmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi yapılan itirazların ardından hapis cezasını onayladı.
bianet’e konuşan Ayşe Çelik’ın avukatı Mahsuni Karaman, Çelik’e verilen cezanın asıl nedeninin gençlere mesaj vermek olduğu görüşünde:
“Ayşe Çelik genel olarak apolitik gençlerin seyrettiği popüler bir programda ‘Çocuklar ölmesin’ mesajı verdi ve programın, sunucusu, konuklar ve izleyicilerin hepsinden alkış aldı. Bu, iktidar için tehlikeli bir durumdu.”
Avukat Karaman: Doğumdan sonra cezaevine girer
Ayşe Çelik 8 aylık hamile ve doğumu çok yakın. Bu nedenle doğumun cezaevinde olacağını düşünmüyoruz.
“Önümüzdeki bir ay içinde doğum olacağından, infaz kanunu çerçevesinde infazı bir süre geciktirme şansımız var.
“İfade değil, düşünce özgürlüğü sorgulanıyor”
“Aslında bu tür meselelerde biz ifade özgürlüğünü tartışırız ama burada aslında Çelik'in düşünce ve kanaat hürriyeti sorgulandı. İhlal edilen ifade özgürlüğünden öte düşünce özgürlüğü oldu.
“Çünkü Çelik'in sarf ettiği sözler değil, daha çok niyeti sorgulandı. Beyanları ile ne kast ettiği, neyi amaçladığı gibi bir tartışmaya gidilerek düşünceleri sorgulandı ve varsayımsal bir karar verildi.
“Gençliğe ‘Siz susun’ mesajı veriliyor”
“Ayşe Çelik aslında iktidar açısından çok tehlikeli bir şey yaptı. Yoğunlukla apolitik bir kesimin izlediği popüler bir programa bağlanarak orada takdir topladı.
“Programın sunucusu Beyazıt Öztürk'ten stüdyodaki tüm konuklara ve izleyicilere kadar herkes kendisini alkışladı.
“Ayşe Çelik'in kamuoyunun üzerindeki ölü toprağını üzerinden atacak şekilde böyle bir can yakıcı meselede duyarlılık yaratması nedeniyle kendisi üzerinden gençliğe mesaj veriliyor; ‘Siz susun, bu işlere bulaşmayın’ deniyor.
“Yani bu kadar popüler bir programda böyle olay yaşanmış olsa bu gördüklerimiz yaşanmayacaktı.”
Gerekçeli karar
Avukat Bahri Belen, 2. Ceza Dairesi'nin gerekçeli kararını bianet'le paylaştı:
Sanık Ayşe Çelik’in ulusal bazda yayın yapan bir TV kanalında ekrana gelen programın canlı yayınına telefonla bağlanarak PKK/KCK terör örgütünün doğu ve güneydoğudaki bazı yerleşim birimlerinde örgüt militanları tarafından yollara barikatlar, kurulması, hendekler kazılması ve bombalı tuzaklar yerleştirilmesi ve sözde özyönetim adı altında işgal eylemleri gerçekleştirilmesi neticesinde bu yerde yaşayan ve evini terk edemeyenleri rehin olarak alan ve canlı kalkan olarak kullanan teröristlere karşı yasanın verdiği yetki ve sorumlulukla azami gayret göstererek mücadele eden güvenlik güçlerinin operasyonlarını salt orada yaşayan sivillere karşı yapılıyormuş gibi göstermek suretiyle terör örgütünün güneydoğudaki yerleşim yerlerindeki eylemlerini meşru göstermeye çalışması şeklinde gerçekleşen eyleminin silahlı terör örgütü PKK/KCK’nın cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek, teşvik edecek nitelikte olduğu anlaşılmakla yerel mahkemenin kabulünde belirtilen gerekçelerde herhangi bir isabetsizlik görülmemekle sanık Ayşe Çelik'in mahkumiyetine diğer sanıklar yönünden verilen beraat kararlarına dair hükmün usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna varılmıştır…
Ne olmuştu?
8 Ocak 2016 Cuma akşamı Kanal D’de yayımlanan, Beyazıt Öztürk’ ün sunduğu Beyaz Show adlı eğlence programına Diyarbakır’dan telefonla katılan öğretmen Ayşe Çelik, Kürt illerinde yaşananlara dikkat çekmek adına söyledikleri nedeniyle, hakkında "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla soruşturma açılmıştı.
Barış talebinin suç olmadığını savunan, yazar, sanatçı, akademisyen ve aydınlardan oluşan bir grup sivil itaatsiz de "Ayşe Öğretmen'in sözleri suçsa, biz de bu suça ortak oluyoruz" diyerek kendilerini ihbar etmişlerdi.
Kendilerini ihbar edenler
Ahmet Dindar, Ayşe Erzan Silier, Ayşegül (Akış) Devecioğlu, Ayşegül İyidoğan, Bayram Bahri Belen, Dilek Gökçin, Ercan İpekçi, Ergin Cinmen, Ferhat Tunç, Gençay Gürsoy, Gülseren Onanç, Gülşen Denizhan, Gürhan Ertür, Gürkan Develi, Halim Bulutoğlu, İbrahim Akın, İbrahim Sinemillioğlu, Kemal Özgül, Mahmut Konuk, Mehmet Tursun, Mevlüt Ülgen, Murat Çelikkan, Nazmiye Özen, Nergiz Ovacık, Neşe Yaşın, Nil Özsoy Dindar, Orhan Alkaya, Orhan Silier, Oya Baydar, Perihan Pulat, Pınar Önen, Şanar Yurdatapan, Sibel Özbudun Demirer, Süleyman Eryılmaz, Temel Demirer, Türkcan Baykal, Üner Eyüboğlu ve Vecdi Sayar.
Kendilerini ihbar eden 38 kişi hakkında da 27 Nisan 2016’da dava açıldı.
Dava 23 Eylül'de başladı
Ayşe Çelik, kanal sorumlusu ve sivil itaatsizlere açılan dava 23 Eylül'de başlamış, Çelik sözlerinin arkasında durduğunu, barış istemenin suç olamayacağını savunmuştu.
Çelik, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 26 Nisan 2017’de “terör örgütü propagandası” gerekçesiyle, TMK 7/2’den 1 yıl üç hapis cezasına çarptırıldı, ceza ertelenmedi.
Davada yargılanan program yapımcısı ile Çelik’in ifadelerine katıldıklarını belirterek kendilerini ihbar eden 38 sivil itaatsiz beraat etti.
Programda ne konuşuldu? |
Ayşe Çelik.: Ülkenin doğusunda güneydoğusunda neler olup bittiğinin farkında mısınız? Burada doğmamış çocuklar, anneler, insanlar öldürülüyor. Sanatçı olarak insan olarak bir şekilde siz de yaşananlara sessiz kalmamalısınız ve bir şekilde dur demelisiniz. Ayrıca bir şey daha söylemek istiyorum. Ölen çocuklara sevinen zavallı insanlar var. Ben bu insanlara, daha doğrusu biz bu insanlara hiçbir şey söyleyemiyoruz, yazıklar olsun demekten başka. Beyazıt Öztürk.: Doğru. A. Ç.: Bir şey daha söylemek istiyorum, kusura bakmayın. Ben öğretmenim öğrencileri terk eden öğretmenlere seslenmek istiyorum. Bir daha oralara nasıl dönecekleri o güzel masum tertemiz yürekli çocukların yüzüne, gözlerinin içine nasıl bakacaklar. Ben konuşamıyorum. Gerçekten. Burada yaşananlar ekranlarda medyada her şey çok farklı aktarılıyor. Yani gerçekten konuşamıyorum, sessiz kalmayın. İnsan olarak biraz daha hassasiyetle yaklaşın. Görün duyun artık bize el verin. Yazık insanlar ölmesin. Çocuklar ölmesin. Anneler ağlamasın. Söyleyeceklerim bu kadar. Çok teşekkür ederim. B. Ö.: Ayşe hanım… Bir alkış alalım öncelikle Ayşe hanıma. A. Ç.: Aslında çok şey söylemek istiyorum. Duygu yoğunluğundan dolayı hiçbir şey söyleyemiyorum. B. Ö.: Pardon duyamıyorum, pardon. A. Ç.: Siz de fark ediyorsunuz sesim titriyor. B. Ö.: Farkınayız, evet. A. Ç.: Bomba seslerinden, kurşun seslerinden… insanlar susuzlukla, açlıkla mücadele ediyor. özellikle bebekler çocuklar. Lütfen siz de ziyade olun sessiz kalmayın lütfen. B. Ö.: Çok çok teşekkür ediyoruz Ayşe hanım. Öncelikle… A. Ç.: Ben çok teşekkür ederim beni bağladığınız için. B. Ö.: Rica ederiz rica ederiz ne demek. A. Ç.: Bir nebze de olsa sesimizi buradan duyurabildiysek ne mutlu bize. B. Ö.: Çok iyi yaptınız çok teşekkür ediyoruz. Hassasiyetiniz için de ayrıca size çok teşekkür ediyoruz gerçekten de elimizden geldiğince de duyurabildiğimiz yerlerden biz de elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz. Emin olun. Ama bu söyledikleriniz bir kere daha bize ders oldu. Daha da fazla yapmaya gayret edeceğiz. Buradan oradaki herkese selam olsun. İnşallah en kısa zamanda bütün o söylediğiniz barış dilekleri bizim için de geçerli. Biz de diliyoruz. En kısa zamanda bütün bunlar çözülsün istiyoruz. Çok teşekkür ederiz Ayşe hanım. Sağ olun. A. Ç.: Ben teşekkür ederim. B. Ö.: Elinize yüreğinize sağlık. Teşekkür ederiz. Evet devam edelim. Kaldığımız yerden. Ama gerçekten Ayşe hanıma çok çok teşekkür ediyoruz sağ olsun. Ama bütün bunların bir şekilde konuşuluyor olması da lazım. Yeri zamanı neresi olursa olsun bazı şeylerin dile getiriliyor olması lazım. Bugün Ayşe hanım yarın başka birisi başka bir yerlerde başka programlarda sesinin titremesi bile bence, bence bir alkışı daha hak ediyor bence. |
(EKN)