Beyazıt Öztürk, programına telefonla bağlanan ve Diyarbakır’da bir öğretmen olduğunu belirten Ayşe Çelik isimli vatandaşın “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” sözlerinin ardından özür diledi.
10 Ocak’ta Kanal D Ana Haber Bülteni’ne çıkan Öztürk, şaşkın ve üzgün olduğunu belirterek “İstemeden kırdığımız üzdüğümüz birileri varsa özür dilerim” dedi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da Ayşe Çelik hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" suçlamasıyla soruşturma başlattı.
“İç sesimden, konuşmayı dinleyemedim”
Beyazıt Öztürk, gündemi bu tür olayla oyaladığı, içinde adı geçtiği ve sevenlerini istemeden kırdığı için üzgün olduğunu söyledi.
Şaşkın olduğunu da belirterek “Benden beklenebilir mi böyle bir şey? Yıllardır tavrım belli, vatana, millete, bayrağa bağlı, böyle büyüdük çünkü” diye konuştu.
Öztürk’ün açıklamasında şu ifadeler öne çıktı:
“Telefon bağlandığında nüfus cüzdanı numarasına dek alıyoruz, biz geri arıyoruz. Sorular da önceden bellidir. Telefona gittim. İlk cümlede çocuklar ölüyor farkında mısınız diye bir şeyle karşılaşınca beynim durdu orada. En büyük hatam, konsantrasyonumu kaybettim.
“Canlı yayın, konuklar, seyirciler bekliyor. Dönüşte ne yapacağım nasıl yapacağım diye kendi içs esimi dinlemekten, arayan kişinin konuşmasını dinleyemedim.
“Aklımda kalan şey şuydu; ‘Burada bir şeyler oluyor, siz orada eğleniyorsunuz’. Bu cümle kalınca aklımda daha hassas olacağız dedim. Alkış dedim.
“Polis çocuğuyum”
“Arkasında böyle sohbetin olduğunu, öyle bir niyetin olduğunu stüdyodaki birçok insan da anlayamadık. Öğretmenim deyince MEB’den öğretmenimiz diye düşündüm. Öğretmen olmadığı da ortaya çıktı.
“Ben bir polis çocuğuyum. Babam her gün evden çıkarken acaba dönecek mi diye yolcu et için. Ben çok içinden geldim bu milletin. Üzüldüm, biz ailecek vatanımıza milletimize bayrağımıza bağlılıkla büyüdük.
“Geçmişime bakıldığında bir tutarlılık görülür. Biz şehitler olduğunda programı da yapmadık, yarıda da kestik. Bu tür hassasiyetler bizim için çok önemli. Terör örgütünün orada yaptığı zararlardan her gün izliyoruz. Hepimizin haberi var. Oradaki güvenlik güçlerinin ne kadar zor şartlarda mücadele ettiğini biliyoruz.
“Şansızlık oldu mu diyeyim bilmiyorum ama istemden kırdığımız üzdüğümüz birileri varsa özür dileriz.
“ Bazı açıklamalar da yapılıyor, beni lütfen politik malzeme etmesin kimse. Bugüne dek eğlendirmek için uğraştım mümkün olduğu kadar da politikaya girmemeye gayret etim şimdi tam göbeğindeyim. Bu konuyla ilgili malzeme olmak istemem. İşimi seviyorum ve devam edeceğim.”
“Tepkileri anlayışla karşılıyorum. Benim içinde bulunduğum şeyle dışarıdan görünen şey farklı bir şeymiş.”
Kim ne dedi?
Ayşe Çelik isimli kadın 8 Ocak akşamı Beyazıt Öztürk’ün Kanal D’de yayınlanan programına katılarak “Çocuklar ölüyor, sessiz kalmayın” dedi.
Yeni Şafak ve Sabah Gazetesi gibi yayınlar haberi “PKK propagandası” olarak duyurdu.
Milli Eğitim Bakanlığı, yayına bağlanan kişinin bakanlık ile bağlantısı olmadığını duyurdu.
Kanal D, 9 Ocak günü yaptığı açıklamada “Bir Provokasyonun Perde Arkası...” başlıklı açıklamasında Doğan TV ve Kanal D’nin ilk günden bugüne devletin yanında yer aldığını vurguladı.
Anadolu Ajansı, 9 Ocak’ta Ayşe Çelik hakkında soruşturma başlatıldığını, Çelik’in MEB’e bağlı olmadığını, halk eğitim merkezinde ücretli öğretmen olduğunu belirtti.
“Polis Haber” isimli bir sosyal medya hesabından ise “Özel Harekat Polisi” şapkalı yüzü kapalı birinin okuduğu “Beyaz’a açık mektup” diye bir görüntü yayınlandı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş 10 Ocak’ta partisinin toplantısında konuyla ilgili konuştu:
“Bir insan ‘Ülkemde insanlar ölmesin, barış olsun derken niye bu kadar saldırıya uğruyor? Çünkü geri kalanları korkutmak istiyorlar. Geri kalanlar korkmalı, televizyon programcıları ürkmeli, korkmalı. Ağzına barışın ve çözümün lafını almak isteyenler. Başına neler geleceğini görmeli. Saldırının bu kadar yoğun olmasının ve orantısız olmasının nedeni bu.
“Ne yaptı ki kadıncağız, bu kadar saldırıya uğradı? Toplumun geri kalanında bu duygunun yayılmasını engellemek istiyorlar. Peki bu televizyon ne yapıyor. Büyük bir pişmanlık beyannamesi yayınlıyor. Türkiye’de medyanın hali budur. Ne 7 Haziran ne de 1 Kasım’da hiçbir medya grubundan destek almadık. Doğan medya grubu da dahil. Asla aramızda bir çıkar ilişkisi ve uzlaşma olmadı.” (BK)