Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, altı aylık bebeği Deran’la birlikte cezaevine giren öğretmen Ayşe Çelik’e mektup gönderdi.
8 Ocak 2016’da Diyarbakır’dan telefonla bağlandığı bir TV programında, “Burada çocuklar, anneler öldürülüyor, sessiz kalmayın” dediği için “terör propagandası”ndan hapis cezasına çarptırılan Çelik, 20 Nisan’da tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti.
Buldan’ın “Ayşe öğretmenim, sevgili kız kardeşim” sözleriyle başlayan mektubu şöyle:
“Acıların gerçek tanıklığı senin şahsında susturulmaya çalışıldı”
“‘Çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın’ diye televizyon ekranından bu ülkenin bir yurttaşı olarak, bir kadın ve bir öğretmen olarak en doğal, en meşru hakkınla duyarlılık çağrısı yaptığından bu yana yaklaşık iki yıl geçti.
“Hukuksuzluğun başat olduğu, demokratik ve insani değerlerin çürümeye bırakıldığı bir ülke ortamında, bu iki yıllık sürede otoriter rejimin saldırısına, lincine maruz kaldın. Sorgulandın, yargılandın, mahkûm edildin.
“Toplum senin şahsında, insan canını, çocukların yaşam hakkını savunmaktan bezdirilmeye çalışıldı. Yıkımların, acıların, haksız uygulamaların gerçek tanıklığı senin şahsında susturulmaya çalışıldı.
“Aklını ve vicdanını yitirmemiş hiç kimse size yapılanı kabul edemez”
“Bütün dünya bilir ki, hiçbir dinde, hiçbir öğretide ve hiçbir ahlakta yaşamı savunmanın bir suç olduğu görülmemiş, bu erdemli davranışa hapis cezası öngörülmemiştir. Sana ve bebeğine reva görülen bu haksız, vicdansız, insafsız uygulamayı aklını ve vicdanını yitirmemiş hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir.
“Maalesef ki, 6 aylık bebeğinle onurlu bir barışın sağlanamadığı, demokrasi ve insan haklarının tesis edilemediği bir ülkede yaşamanın bedelini ödüyorsun. Senin ve Deran bebeğin için, aynı zamanda sizin gibi haksızca tutuklanan bütün barış ve yaşam savunucularımız, çocuklarımız ve bebeklerimiz için sonsuz bir mahcubiyet duygusu içerisindeyim.
“Çocuklarımıza yaşanılası bir ülke vermek için mücadele edeceğiz”
“Barışı henüz sağlayamadığımız, adaleti tesis edemediğimiz her gün için size ve bütün halkımıza sonsuz borçluyuz. Ve bu borçluluk duygumuzun omuzlarımızdaki yükü, aldığınız gayri meşru mahkûmiyet kararıyla daha da ağırlaşmıştır.
“Bilmeni isterim ki, bizler yaşamı soluduğumuz son ana kadar bütün varlığımızla çocuklarımıza yaşanılası bir ülke vermenin mücadelesini yürüteceğiz.
“Aydınlık günlere dair umudunu kaybetme”
“Sana ve Deran’a söz veriyorum ki, bu ülkede çocuklar hapishanelerde değil, özgür ve güvenli yarınlarda büyüyecekler. O güzel günleri mutlaka, ama mutlaka getireceğiz. Biz’ler kazanacağız. İyilik kazanacak. Güzellik kazanacak. Barış kazanacak. Yaşam kazanacak…
“Buna inan ve her şeye rağmen aydınlık günlere dair umudunu asla kaybetme.
Dayanışma duygularımla ve sevgilerimle seni ve Deran bebeğimizi kucaklıyor, gözlerinizden öpüyorum.” (TP)